Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Kasım '13

 
Kategori
Deneme
 

Kör noktalarımız

Kör noktalarımız
 

Başkalarının bizi nasıl gördüğünün çoğu zaman farkında olmayız. İnsanlar genellikle kendinden emin davranırlar ve; “Ben böyleyim, değişemem, olduğum gibi kabul etmelisin” söylemlerini sıkça kullanırlar. Olaylar sırasında daima haklı olduklarını gösteren kesin deliller arayıp bulurlar. Özellikle eşlerle yapılan tartışmalarda bu deliller hemen ileri sürülmek üzere hazırda bekletilir. Fedakârlıklarını hatalarına karşı kalkan olarak kullananlar da çoğunluktadır.

Bir araştırmaya göre; insanlar için yaptığımız fedakârlıklardan ziyade, onlara kendilerini nasıl hissettirdiğimiz daha önemliymiş. Yani yanında kendimizi iyi hissettiğimiz ve huzur duyduğumuz insanları daha fazla seviyoruz. Bu durumda eşimize “senin için saçımı süpürge ettim” demek pek fazla işe yaramayacaktır. Eğer yanımızda kendisini iyi hissetmiyorsa, başka bir saçını süpürge edecek kadın arayışına girme ihtimali ortaya çıkabilir! Tabii evin geçimini sağlayan erkeklerin bu özverilerini abartmaları da aynı sonuca yol açabilir.

Farkında olarak, ya da olmayarak kişilerle ilgili izlenimleri beynimizde biriktiriyoruz. Günün birinde bu birikimler doluluk yaratmaya başlıyor. Öyle ki sevdiğimizi sandığımız bir insan bile, sırf bu doluluktan ötürü kurtulmak istediğimiz bir birey haline dönüşebiliyor. Sonrasında ise vicdan muhasebeleri yapmaya başlıyoruz.

Bir insanın başkasının gözünde bu duruma gelmesi tamamen onun kör noktaları ile ilgilidir. Kör noktalarımız bizim fark etmediğimiz, fakat başkalarının bizde gözlemlediği özelliklerin tümü için ayrı ayrı geçerliliğini korur. Eleştirilere ne kadar açık olursak olalım; çevremizdeki insanlar nezaket, ya da çekinme gibi çeşitli nedenlerle bizi yeterince eleştirmeyebilirler. O yüzden özellikle olumsuz özelliklerimizi fark etmek adına, dışarıdan bakarak kendimizi olduğumuz gibi görebilmek için çabalamak zorundayız. “Beni beğenen böyle beğensin” tarzı düşünceler bir süre sonra en değer verdiğimiz insanların bile sessizce yanımızdan uzaklaşmasına ve yalnız kalarak acı çekmemize neden olabilir.

Eğer toplumsal bir varlıksak, tartışılmaz bir biçimde değişmek zorunda olduğumuz da kesindir. Çünkü kendimizi toplumdan ne kadar soyutlasak da; dostlara, arkadaşlara ihtiyaç duyarız. Sayıları az olsa bile, yine de sırf onlar için kör noktalarımızı tespit etmeli ve değişmeliyiz.

Burada uyumlu olmak için yaşadığımız toplumun değer yargılarını körü körüne kabullenmeye çalışmaktan söz etmiyorum. Tabii ki kendi doğrularımızı oluşturmalı, yanlış kişilerin kuklası olmaktan kaçınmalıyız. Sözünü ettiğim, sevdiğimiz insanlara kendilerini nasıl hissettirdiğimiz. Onlarla paylaştığımız bütün zamanların olumlu duygularla dolu olmasının önemi… Yanımızda kalmasını istediğimiz insanlarla birlikteliğimiz sırasında kendimize sürekli bir biçimde dışarıdan bakmayı başarabilmeli, gerektiğinde sivrilen taraflarımızı törpüleyebilmeliyiz. Birlikteyken neden olduğumuz olumsuzlukları veya hoşnutsuzlukları çok çabuk kafamızdan atabiliriz. Fakat karşımızdaki kişi için durum böyle olmayabilir. Bilinçaltında biriken olumsuz duygular yüzünden bir süre sonra o kişiyi kaybedebiliriz. Eğer kör noktalarımızın hâlâ farkında değilsek, çoğunlukla suçlama yoluna gideriz. Sonra aynı şeyler başkalarıyla da tekrarlanır. Bu kısır döngü böylece hayatımız boyunca sürer gider. Çok sayıda, uzun süreli dostluklarınız varsa ve onların çıkar ilişkisi olmadığından eminseniz lütfen üzerinize alınmayın. Siz zaten kör noktalarınızı çoktan aşmışsınız demektir.

Her insanın ihtiyaçları birbirinden farklıdır. Genellikle kendi ihtiyaçlarımızı ölçü olarak kabul etmek yanıltıcı olabilir. Örneğin hediye almaktan hoşlanan bir kişi, değer verdiği kişiyi hediyelere boğabilir. Aşırı hizmet davranışları, övgüler vs. hep yanılgılara neden olabilen davranış biçimleridir. Önemli olan sizin keyif aldıklarınız değil, karşınızdaki kişinin istekleri ve yanınızda nasıl hissettiğidir. Yetişkin yaştaki çocuğuna sürekli olarak zorla yemek yedirmeye çalışan bir annenin iyi niyetli davrandığına şüphe yoktur. Fakat çocuğunu nasıl sıkıntıya soktuğu ve bu konudaki kör noktasını fark etmesi gelecekteki mutlu beraberlikleri açısından önemlidir.

Aynı şekilde herkesin öncelikli değer yargıları da farklıdır. Karşımızdaki kişinin önceliklerini önemsememek, kendi öncelikli değerlerimizle onları memnun etmeye çalışmak o an için yalnızca bizi keyiflendirir. Birlikte geçirilen süre diğer kişi için tam bir fiyaskodur. İki seçeneği vardır aslında… Eğleniyormuş gibi rol yapabilir, ya da keyifsizliğini belli edebilir. Onu yeterince tanımadığımız için kendisini sıkıntılı hissetmesine neden olmamız, sadece bizim kör noktalarımızla ilgilidir ve ne yazık ki bu durumların tekrarlanması kaçınılmazdır. Ta ki biz, onun bizi nasıl gördüğünü fark ederek değişinceye veya o kişi belli bir doluluğa ulaşarak hayatımızdan çıkıp gidinceye kadar…

İnsanın kendisine dışarıdan bakmasının, başkasının gözüyle kendisini izlemesinin ne kadar zor olduğunun farkındayım. Empati kurmayı bile aşan bir eylem bu. Fakat olanaksız değil. Birkaç kez denemek devamını da getiriyor. İlişkilerimiz ve sohbetlerimiz sırasında bir alışkanlığa, doğal bir davranış biçimine dönüşüyor. Akıl oyunları oynamaktan hoşlanıyorsanız, denemenizi tavsiye ederim. Kör noktalarımızı bütünüyle yok edemesek bile; her an farkında oluyor, ona göre davranıyoruz. Bunu başarmak o kadar büyük bir fayda sağlıyor ki…

Karşımızdaki insana değer vermek, onda itici duygular yaratmamak uzun vadede yine bizim kazancımız olacaktır. Eski devirler değişti çünkü! Kimsenin kimseye tahammülü ve sabrı kalmadı. Sırf vefa duygusuyla devam eden dostluklar, aşklar da tamamen tarih olacak bir gün…

   

 

 

  

 
Toplam blog
: 27
: 1563
Kayıt tarihi
: 22.09.13
 
 

Ege Üniversitesi mezunu. Emekli öğretmen. Yayımlanmış romanları ve deneme kitapları var. ..