Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Nisan '20

 
Kategori
İstanbul
 

Koşuyolu- 2001 / II

Baharın İlk Soluk Aldığı Yer

Koşuyolunda mahalleyi ikiye bölen minibüs caddesinin Acıbadem tarafındaki villaların göz alıcı bahçeleri vardır. Bahar gelince bu bahçeler adeta cennete döner. Bazen bir iki erik ağacı, birkaç dal gül veya hanımeli asması bu minik dünya cennetleri için yeter de artar bile. Sahip oldukları bu güzellikler nedeniyle bu villaların satış fiyatları ve kiraları İstanbul ölçülerinde bile yüksektir. Bazı lüks olanları Boğaziçi villalarıyla yarışırlar.Hele o tüm Marmara’yı dehşete düşüren 17 Ağustos Depreminden sonra iyice yanlarına yaklaşılmaz oldu. Çünkü zemini sağlam olduğu bilinen Koşuyolu’nda, hele 2-3 katlı bir evde kalıyorsanız en küçük bir sallantıda bile uykularınız haram olmaz.

(Mahallenin Üsküdar’a bakan tarafı son yıllarda tam bir betonlaşma yaşadı. O güzelim bahçeler tarümar edildi, ağaçlar kesildi, onların yerine dörder beşer katlı iş hanları yapıldı. Eski Koşuyolu Evleri tek tük kaldı. Bu yeni iş yerlerini tutan firmalar mahalleye yüzlerce araba ve gürültü getirdi. En çok üzücü olan yanı da; yeşil örtü hemen hemen ortadan kalktı. Koşuyolu’nun bu yüzüne bakıldığında, betondan başka bir şey görülemiyor artık. Son kalan birkaç bahçe de bir gün satılıp betona dönüşeceği günü bekliyor. Burada merak edilen mahalle tamamen bahçeli nizam iken, burada bitişik nizama ve çok katlılığa nasıl izin verilip, güzelim semtin böyle kolayca betona teslim edilmesi.)         

Görüntünün olası içeriği: gökyüzü, bulut, ev ve açık hava

(Kaynak: Mustafa Semih Arıcı objektifinden Koşuyolu'nun beton yüzü)

Koşuyolu’nda bahar yalnız dirilerin mekânlarına değil, mezarlıklara da uğramadan edemez. İstanbul’un belki de en büyük mezarlığı Karacaahmet, Üsküdar yönünden mahallenin içine kadar girmiştir. Birçoğu süslü bir şekilde yapılmış mezarların üzerindeki çiçekler, erguvan ve akasya gibi süs ağaçları baharda bir başka süslenirler. Eminim yanlarından geçen bir yolcu öldükten sonra böyle bir yerde yatmayı ve her bahar çiçeklerle birlikte yeniden dirilmeyi dilemiştir.

Karacaahmet…Bu ölüler diyarını her halde en güzel tasvir eden Necip Fazıl’dır. “Karacaahmet “ adlı şiirine üstad şu dörtlüklerle başlar:

Deryada sonsuzluğu fikretmeye ne hacet!

Al sana, derya gibi sonsuz Karacaahmet!

Göbeğinde yalancı şehrin, sahici belde;

Ona sor, gidenlerden kalan şey neymiş elde?

Necip Fazıl, sahici belde Karacaahmet’i o güzelim mısralarında güzelce yoğurduktan sonra bu ölümsüz şiirini şu dörtlükle bitirir:

Onlar ki, sıfırlarda rakamları bulmuşlar,

Fikirden kurtularak, ölümden kurtulmuşlar,

Söyle Karacaahmet, bu ne acıklı talih!

Taşlarına kapanmış, ağlıyor koca tarih!

Tarih, Karacaahmet’in o eskimeyen mezar taşlarına kapanmış ağlarken, Koşuyolu’ndaki mayıs mehtapları da bu hüzne ortak olmuş gibidir. Belki başka zamanlarda Heybeliada Mehtapları çok daha güzeldir ama burada mayıs aylarında bambaşka bir ayışığı ziyafeti vardır. Bulunduğunuz yere göre Çamlıca tarafından bazen tepsi büyüklüğünde doğan dolunay, yavaş yavaş yükselerek güneye doğru döner. Bu arada giderek küçülürken cazibesini de yitirmeye başlar. "Artık ay ışığı aşıkları” için yarın geceyi beklemekten başka bir çare yoktur.

Mahallenin adını tüm Türkiye’ye duyuran ünlü Koşuyolu Kalp İhtisas Hastanesi mahallenin tam ortasında sayılır. Ülkemizde ilk kalp naklinin yapıldığı bu hastane nice kalp ve damar hastaları için tek umut olmuştur. Siyami Ersek Kalp İhtisas Hastanesi faaliyete geçtikten sonra önemini biraz yitiren hastane, yine de Türkiye’nin en önemli sağlık kurumlarından biridir. Kalp Merkezi olmadan önce eski binaları Verem Senataryomu olan olan Koşuyolu Kalp, 1999 depreminde önemli ölçüde hasar almış olup, Kartal’da yeni yapılmakta olan binasına taşınmaya hazırlanmaktadır.

(Boşaltılan bu hastane binaları 2019 yaz aylarında yıkılmış olup, şimdi bomboş olarak akıbetini beklemektedir. Uzun senelerdir hastane olarak hizmet veren bu yerin, yine hastane olması, asla ve asla ticari alan veya lüks konuta tahsis edilmemesi gerekir. Mesela anılan arsada yapılacak devlete ait bir modern kanser hastanesi, yalnız İstanbul’a değil, tüm Türkiye’ye hizmet verebilecektir. İyileşmek için büyük ölçüde moral ve huzura ihtiyaç duyan onkoloji hastaları, yapılacak hastanenin önündeki küçük koruda inşa edilecek gönül ferahlatıcı özel parkta dinlenerek ihtiyaç duydukları moral ve huzuru fazlasıyla bulabileceklerdir. Çünkü geçmişte bu argüman, verem hastaları için yapılmıştı. Aynı şeyi İstanbul’un merkezinden onlarca kilometre uzakta yapılan ve binlerce hastanın kaynaştığı devasa şehir hastanelerinde bulabilmeleri mümkün değildir)

  Yalnızca Milli eğitim camiasına hizmet vermesine rağmen Validebağ Korusu, yalnız Koşuyolu’nun değil, belki de İstanbul’un en değerli yeşil alanlarından biridir. İçinde Sultan Abdülaziz’in yaptırdığı zarif bir av köşkü de bulunan koru, birçok defa yok edilmek istendi. Ellerinde tonlarca kibrit suyu taşıyanlar o güzelim ağaçları köklerinden söküp, yerine betonu ikame etmek istediler. Ancak her defasında karşılarında mahallenin yeşile aşık bilinçli sakinlerini buldular.

Gönül Koşuyolu’nun hiç değişmeden kalmasını ve en azından bir yüzyıl daha yeşille barışık yaşamasını istiyor. Ancak ağaca ve yeşile kem gözle bakanlar her zaman pusuda olacaktır. Bu yüzden içimizdeki yeşil sevgisini her zaman diri tutmalı ve bunun için mücadele etmekten çekinmemeliyiz.

 

 

 

 
Toplam blog
: 343
: 446
Kayıt tarihi
: 19.02.11
 
 

Marmara Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi mezunuyum. Teknoloji Yönetimi dalında mast..