Köy sağlıklı ama köylüler sağlıklı yaşamayı bilmiyor; bu yüzden sağlık konusunda köy ile şehir eşit

Sağlıklı yaşamak bilgi işidir; öyle temiz havayla falan olmaz. Yani sağlıklı olmak için sağlıklı ortamlarda yaşamak yetmez; dişlerini fırçalamazsan Ayder yaylasında bile çürür.

Ya bir kere söylendiği gibi olsa köylerden yaşlı anasını, hasta babasını sırtlayan İstanbul’a gelmezdi. Tamam, oralarda doktor yok ama temiz hava, bol gıda var. Yani hastalanmamaları gerekir. Ben sizlerin doğru diyerek yanlış bildiğiniz şeyleri düzeltmekten bıktım valla!  

Köylerde doğru dürüst tuvalet bile yok, nasıl sağlıklı oluyorlarmış. Temiz havayla bitiyor mu iş. Bol gıdaymış. Neymiş o bol gıda. Köylüler ne biliyorlar ki bol gıda olsun. Akşam tarhana, sabah lahana! Ben köyde de şehirde de yaşamış biriyim. Mis gibi tereyağı, yoğurt sütmüş. Tıp bas bas bağırıyor, sağlık için tüketilen süt ürünü günde 250 gramı geçmesin diye. Akşam süt, sabah yoğurt; dana mıyız biz. Köylüler sebzeyi bile bilmiyorlar, daha düne kadar ot yiyorlardı.

Şüphesiz böyle olmayan köylerimiz de vardır ama kaç tane…

İsteyen istediğini söylesin, köylülerimizin ilgisizliği, bilgisizliği, tembelliği cehaletten de öte. Bırak temiz havayı bunları atmosferin tepesine koysan yine sağlıklı olamazlar. Ne spor var, ne okuma yazma, ne de sağlıklı beslenme. Sarıyor keser sapı gibi işkembenin içine ne bulduysa, al sana beslenme. Oysa köylerimizde ne yok ki. Adamların bir bildiği yoğurt süt, pekmez, bulgur pilavı, bahçeden lahana… Elmaları bile çürük, kurt yemiş.

Doğalmış, yiyim doğalını; adam biraz özen gösterir. Ziraat iki adım, bilgi alır. Hıyar ekmeyi bile bilmez, iki saat uzaktaki kasabaya gider. Hamile kalmamak için tavuk teleği kullanır. Çocukları hala kocakarılar doğurtuyor.

Sağlıkmış… Ya kardeşim köylüler yaşamayı bile bilmiyor ne sağlığı… Temizlik yok, hijyen yok; su nereden geldiği belli değil, kanalizasyon yok. Helâlarda dolaşan tavuklar ayaklarının pisliği ile evlere giriyorlar. Köylüler kedi köpekle yan yana yaşıyorlar. Bu köpekler kediler sanki Nuhu Nebi tarafından gaipte yıkanmış. Şehirliler pis havadan ölüyorsa köylüler de mikroptan ölüyor.

Siz hayalinizdeki köyleri anlatıyorsunuz her halde. Yaşamayı bilmeyen sağlıklı olamaz. Temiz havaymış da, taze gıdaymış. Köyde taze olarak bol bol ot var kardeşim. Adamın tarlası var bahçesi var ama domates ekmeyi bile bilmiyor. Bilse de tembel, nasılsa hazır var; kendi bahçesinde taze taze organik sebzeleri meyveleri yetiştireceğine her hafta hormonlu domates almak için şehre gidiyor. Ki onlar da hormonlu hormonsuz anlamadıkları için (bunlar iri güzelmiş deyip dolduruyorlar çuvallarına) şehirde oturanlardan daha fazla hormon yiyorlar.

Köyde yaşayanların bir avantajı daha az ilaç yiyorlar ama bu sefer de rastgele, süresi geçmiş, ilgisiz, belki bozulmuş ilaçları kullandıkları için yine daha çok zarar görüyorlar. Mezarlıklardan belli. Köylerde koca şehirden büyük mezarlıklar var. Ula bu köy zaten kaç kişi ki kaç kişi öldü! Köyün yarısı öldü mü yoksa. Köylerde uzun yaşıyorlarmış. Tütün serbest, kapalı yer yok ki; çık tepeye iç, in dereye iç. Zararını da bilmiyorlar zaten. Rakı için Tayyib'in gece yarısı yasağı da yok, vur dibine anasonlu kaçak rakının. Köylerde uzun yaşıyorlar da kardeşim bizim köyde ben 90’ı aşan kimseyi hatırlamıyorum.

Köylerin bir avantajı da başı ağrıdığı zaman doktora gitmiyor. Olsa gidecek de yok. Şehirde oturanları hastaneler sinir ediyor ve bizi bu sinir öldürüyor. Bir de trafik… Çoğumuz bu trafik stresinden ölüyor. Git kardeşim Çapa’ya, Cerrahpaşa’ya hastaların yarısı Anadolu’dan gelme. Tamam, bulundukları yerlerde hastane yok ama hani bunlar sağlıklı değiller miydi? Şehirde yaşayanları çevre öldürüyor, köylerde yaşayanları ise akılsızlık ve bilgisizlik.