Kozmik muhabbetler

Bir televizyon kanalında Türkiye’nin dört eski iç işleri bakanı gündemdeki Arınç’a suikast iddialarını ve “kozmik oda”daki aramaları değerlendirdiler. Bakanların üçü hemen hemen aynı düşünceleri dile getirdiler. Onlara göre bu aramalar böyle abartılı bir şekilde yapılmamalıydı. Üstelik yasa gereği ancak aramaya sebep teşkil eden konu ile sınırlı kalmalı ve daha ötesine geçilmemeliydi. Ama sanırım bu sınır fazlasıyla geçilmişti ki, Genel Kurmay Başkanlığı mahkemeye başvuruda bulunarak bu aramaların arama sebebiyle sınırlı tutulmasını ve hatta durdurulmasını talep etti. Mahkeme durdurma talebini reddetmesine rağmen aramaların sınırlı tutulması talebini uygun bularak bu yönde karar verdi. Ama medyamızın büyük bölümü bu mahkeme kararının bile birinci bölümünü öne çıkarırken ikinci bölümü es geçtiler.

***

Televizyonda durumu değerlendiren dört eski bakan arasında farklı düşünen ve bu düşüncelerini iddia olarak da ortaya koyan sadece Korkut Özal oldu. Sayın Özal kozmik odada yapılan aramalarda daha önce Bülent Arınç’a suikast maksadıyla evini gözledikleri iddiasıyla göz altına alınan albay ve binbaşının bilgisayarlarında silindiği tespit edilen bilgileri aradıklarını ifade etti. Biz de böyle bir iddiayı ilk kez Korkut Bey’den duymuş olduk. Kendisinin eski bir siyasetçi ve günümüzün bir iş adamı olarak bu istihbaratı nereden ve nasıl elde ettiğini bilemiyorum. Ama bir suikast girişimi planının devletin mahremiyetinin saklandığı kozmik odada aranmasını da anlamakta güçlük çekiyorum.

***

Ne yazık ki Korkut Bey’in iddiaları bu kadarla da kalmadı. Kendisine yöneltilen “Günümüzde hala, Türkiye’de bir darbe tehdidi var mıdır?” sorusuna hiç tereddüt etmeden “evet” cevabını verdi. Sayın Özal’a göre şu anda Türk demokrasisi bir darbe tehdidi altındadır. “Bu darbe girişimini kimlerden bekliyorsunuz?” sorusuna da “1960 darbesini yapanlar” cevabını verdi.

Sahi, 1960 darbesini yapanlar kimlerdi acaba?

***

Bu konuda program moderatörü ısrarla konuyu açmasını isteyince Korkut Bey ABD’yi işaret ederek mealen şu açıklamaları getirdi:

“Büyük Ortadoğu Projesinin hayata geçirilmesi için düğmeye basılmış durumda. Gerek enerji yataklarının kontrolü, gerekse İsrail’in güvenliği açısından bu proje ABD için son derece önemli. Bu nedenle de projenin hayata geçmesi için Türkiye’de bir darbe teşebbüsünü uygulamaya koyacaktır…”

Bu açıklama benim gibi orada bulunan katılımcıları da şaşırtmıştı. Benim aklıma gelen soruyu onlar da sordular:

“Mevcut hükümet bu konuda ABD ile işbirliği içinde değil mi?”

Korkut Bey AKP iktidarının Büyük Ortadoğu Projesi için bir engel olduğunu iddia ederek ABD’nin bu engeli ortadan kaldırmak için Türkiye’de bir darbe kotarmaya çalıştığı düşüncesinde olduğunu ifade etti.

***

Sevgili okuyucu ben bu düşüncelerin tamamen önyargılı ve mesnetsiz değerlendirmeler olduğunu düşünüyorum. Başbakanımız kendi ağzıyla ifade etti ki Büyük Ortadoğu Projesini destekliyorlar ve hatta projenin eş başkanı durumundalar. Eş Başkanı oldukları bir projeye ne diye karşı çıksınlar ki?

İkinci bir mesele, ABD Türkiye’de bir darbe yaptıracak iddiası Türk Silahlı Kuvvetlerine yapılmış haksız bir itham değil midir? Devletin kurum ve kuruluşlarına böyle haksız ve dayanaksız ithamlar demokrasi ve düşünce özgürlüğü kapsamında değerlendirilmeli midir?

Üçüncü olarak da; bu öfke ve şüphe ne zaman sona erecek?

Milletin bağrından çıkmış silahlı kuvvetlerimiz böylesi bir kin ve nefreti hak ediyor mu?