Kral sordu: ” Sigarayı ne zaman bırakıyorsun? ”

Dünden beri kabıma sığamıyorum. İnanın, ben öğütlemedim. Kral bu hamleyi kendiliğinden yaptı. Beni mutlu etmek için yaptığını da sanmıyorum. Nasıl sanabilirim ki, İsveç Kralı Karl Gustav benim varlığımdan bile habersiz. Bu tamamıyla bir rastlantı.

Neden söz ettiğimi yakalayamadınız, değil mi? Bakınız anlatayım. Biliyorsunuz, İsveç’in başında oturan kişi Kral. Danimarka’nın başında da bir bayan oturuyor, Kraliçe İkinci Margareth. İsveç Kralı ile Danimarka Kraliçesi yakın akraba oluyorlar.

Akraba oluyorlar ama, iki ayrı devletin başında oturuyor olmaları yönünden de iki ayrı kişilik sahibi kişiler. Bu arada hemen belirteyim. Danimarka Kraliçesi pek çok sigara içiyor. Öyle ki, sürekli tüten bir baca gibi ağzından duman hiç eksik olmuyor.

Ülkesinde TV ler yazar çizerler onun sigara içen yanından dolayı oldukça rahatsızlar. Taklitlere konu oluyor. Tenkitlere konu oluyor. Şimdi artık epey de yaşlandı. Doktorları da sıkıştırıyor, ”Bırak şu mereti, ” diye.. Ben Kopnhag’ta oturuyorum ya, görebilsem soracağım:

”Ne zaman bırakıyorsunuz şu mereti?” diye.. (Bu sözlerimi siz görmezden gelin)

Efendim, bir iki hafta önce Danimarka Kraliçesi’nin bir kız torunu dünyaya geldi. Eee, İsveçteki akraba “Gözün aydın“ a gelmesin mi? “Analı babalı büyütün. Allah yokluk yoksulluk göstermesin..“ Bir saniye, bir saniye. Bu son sözleri Anadolu’da bizim insanımız söyler. Danimarka’da, İsveç’te birbirlerine acaba ne derler, bilemem ki.

Her neyse, İsveç Kralı Kopenhag’a geldi. Eşi ve yetişkin kızı da yanında.. Akşam büyük bir yemek var. TV den izliyoruz. İki ülkenin seçkinleri salonda krallara layık bir masa çevresinde yerlerini almışlar. Bu cümlede “krallara layık“ lafı nasıl da gereksiz duruyor.

Yemek sırasında konuk Kral konuşma yapacak ya... Ayağa kalktı. Elinde kadehi.. Danimarka Kraliçesine doğru eğildi. Ve burada yinelemek zorundayım, yemin edebilirim ki, Kralı ben öğütlemedim. Bu olayda benim asla kusurum yok.

Gerçi ben de bütün arkadaşlarımı, tanıdıklarımı gördükçe ”Sigarayı ne zaman bırakacaksın?” diye soruyorum ama, ben etkili olamıyorum ki.. Çoğu arkadaşım, ”Yahu sigara dedin de aklıma düşürdün, ” diyor ve sigarasını yakıyor.

İsveç Kralı bu... Kaşları zaten çatık.. Danimarka Kraliçesine şöyle seslendi:

”Sigarayı ne zaman bırakıyorsun, kuzin?”

Kulaklarıma inanamadım. Ben şimdi bu İsveç Kralı’nı alnından öpmez miyim.. Öğretsem yapmaz. Öğütlesem sözümü tutmaz. Nasıl sevindim, nasıl kendimi havaya attım. Ya da atacak gibi oldum.. Bu yaşta havaya atılmak pek mümkün olamıyor.

”İşte benim Kralım, ” diye haykırdım. Ben yanlış yerde olmuşum. İsveç ülkesinde olmalıymışım. Danimarka Kraliçesi işitir mi, bilemiyorum ama, içimden öyle geliyor. Sigara içmeyenleri sigara içenlere göre daha çok seviyorum.

Bu yazıyı okuyanlar arasında kendisini bana sevdirmeye çalışacaklar olacaksa, önce sigaradan uzak dursunlar. Başka bir koşulum yok.

Şaka bir yana arkadaşlar! Yatıyorum kalkıyorum, sigara içmenin akla yakın yanını bulamıyorum. Gözümün önüne şöyle bir görüntü geliyor. Bir koca ağacın dibinde smokinli bir beyefendi, ya da pahalı tuvaletler içinde bir kraliçe oturuyor. Ağzından duman püskürüyor.

Bin dört yüzlü yıllardan kalma bir adamcağız oradan geçiyor. Ve geçerken o Ulu Kişi’nin ağzndan çıkan dumanı görüyor. Hemen yardıma koşuyor. O yarı çıplak, okumaz yazmaz adama anlatmaya çalışıyorlar ki, ortada bir aymazlık yok.

Amerika diye batasıca bir kıta keşfedilmiş. O kıtadan dünyaya böyle bir illet yayılmış. Şimdi insanların pek çoğu böyle ağzından dumanlar püskürerek dolaşıyorlarmış. Hatta kimi yüksek öğrenimli insanlar bile küçücük taksiler içinde sigara içmek yasaklanınca cinnet geçirme derecesinde öfke püskürüyorlarmış.

O ilkel insanın içine düştüğü hali görebiliyorum. Diyor ki:

”Tanrım, ben senin ne iyi kulunmuşum ki, sigara icat edilmeden önce yaşadım.”

Bizim de ”Tanrım, ne günah işledik ki, bizi bugünlere bıraktın?” deme şansımız var ama, biz daha akılcı bir yola başvuralım ve sigara içerken gördüğümüz herkese soralım: ”Sigarayı ne zaman bırakıyorsun arkadaş?”

Her hangi bir ülkede kral olsaydım, ülke çapında böyle bir kampanya başlatırdım.