Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Kasım '08

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

Kulağınızı çınlatalım dedik …

Dünyada kriz yurtta kriz ve çalışanlar patır patır kapı önüne… İşte Türkiye’nin hali. İlk fırsatta çalışanlara hemen ‘defolun gidin’ havası. Yıllarca emek vermişmiş, fazla mesai, sosyal hak, sendika mendika demeden çalışmışmış kimin umurunda. Adam kendi kıçını kurtarma derdinde. Aslında kurtarma falan değil fırsatı değerlendirip, maliyeti daha da düşürme peşinde.

Sabah gazeteleri karıştırırken birlikte çalıştığım gazeteci arkadaşım, “Yaaa! şu patronlar nasıl insanlar? Bakın nasıl da krizi fırsat bilip, adamları kapı önüne koymaya başlamışlar” dedi.

Medya kuruluşlarından işten çıkarılan arkadaşlarına üzülüyordu.

“Peki sen, garibanlar işten çıkarılırken, yaşananları görmezden gelip, ‘aman bana dokunmasınlar’ diye bir köşeye büzülenleri biliyor musun?” diye araya girdi yan masada oturan arkadaşım.

“Dino abilerden mi bahsediyorsun?” dedi, üçüncüsü.

Baktım, gençlerin kafasında, olgun ve dolgun meslektaşlarımıza karşı bir nefret duygusu mevcut. Haklı olduklarını düşündüm, içim burkuldu.

“Peki ben, size bir şey söyleyeyim mi arkadaşlar?” dedim. “Kırk yıl boyunca müdürlük yapmış adam, böyle bir işten çıkarma anında, genç çalışanları toplayıp, ‘Arkadaşlar aramızdan birkaç kişiye yol verecekler. Onlar isim vermeden önce sizlerden gönüllü olarak ayrılmak isteyen var mı acaba?’ diye sorarsa, ne düşünürsünüz?” dedim.

Aynı anda üç ‘Yuhhh!!’ birden çıktı dudaklar arasından. Sonra, kısa bir süre önce işine son verilip de yanımızda çalışmaya başlayan bayan arkadaş öfkeyle konuştu;

“Kendi gitse ya, uyanık adam” dedi.

“Peki, yetmiş yaşındaki müdürünüz sabahtan akşama kadar karşınızsa uyuklar, bütün işi size bırakır ama sizden kat kat fazla maaş alırsa ne dersiniz?” diye sordum, aynı kız yine dayanamadı,

“Ohaaa! dedi…

Başka kimse yorum yapmadı, denilecek en manalı söz denmişti zaten.

“Ya da kendisinden başka çalışan bir tane akranı kalmamış müdürünüz, sabah gelip, akşama kadar kapalı kapı ardında sadece gazete okur, internette o biçim sitelerde gezer, iş yapıyor görüntüsüyle, viski –çikolata ikramları altında tavla partisi verirse ne yaparsınız?”

O ana kadar hiç konuşmayan arkadaşlardan biri ayağına basılmış gibi inleyerek konuştu;

“Ahhhh! Ahh’ be abi, söyleme artık bunları, yaramı deşiyorsun. Sen neden bahsediyorsun... Ben neler gördüm, kimleri tanıdım, anlattıkların ne ki.. Hatırladıkça midem bulanıyor. Keşke gazeteci olacağıma ….. olsaydım da bu insanları tanımasaydım” dedi, sonra çakmağını, paketini alıp, sigara içmek için dışarı çıktı..

İşte böyle sevgili meslektaşlarım durum bu… Kimlerin kulağı çınladı acaba?...

 
Toplam blog
: 121
: 1472
Kayıt tarihi
: 23.08.07
 
 

Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Bölümü mezunuyum. 28 yıllık g..