Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ocak '07

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Kurbağa Hüsamettin

Kurbağa Hüsamettin
 

1987 yılında TRT'de Güney Tecelli'nin o dönemlerin en gözde programı Tele-Show'una skeç yazıyordum. Çiçeği burnunda bir metin yazarıydım. Kış aylarının sonunda program tatile girdi. Biz de tatile girecektik ki, Tecelli'den hiç beklemediğim sürpriz bir teklif aldım. Tecelli bana, "Benim Marmaris'te ufak bir kamp yerim var. Bu sezon beraber çalışalım mı?" dedi. Ve ekledi, "Tabii başka bir iş teklifi varsa onu da değerlendirebilirsin". Birleşmiş Milletler'den Genel Sekreterlik teklifi almıştım ama ben Tecelli'nin teklifini kabul ettim. Öyle ya, Marmaris gibi yerde bir sezon geçirecektim. Güneş, deniz, turist kızlar.

Marmaris'e gittiğimde hayallerim yavaş yavaş kayboldular. Çünkü Tecelli'nin bahsettiği kamp ilçenin çok uzağında ormanın ortasında kurulu bir yerdi. Şubat ayıydı ve etrafımızda ağaçlardan başka bir şey yoktu. Biz sezon için hazırlık yapacaktık. Kamp tam anlamıyla Ağustos ayında doluyordu. Bu şu demekti. Ben en az üç ay orada sadece Tecelli'yi ve ağaçları görecektim.

Kampımızın adı Kamp Amazon'du. (Sanıyorum hala faaliyette) Ağaçlar arasında yedi sekiz bungalow bir de mutfağımız vardı. Kampın hemen önünden akan nehir ileride denizle birleşiyordu. Kampta suyumuz yoktu. Elektrik ise sürekli kesiliyordu. Dev bir su depomuz vardı. Futbol topu görünümünde yuvarlak bir depo. Depoya kuyudan motorla su pompalardık. Her sabah depoya tırmanır. Su seviyesine bakardım. Ve her sabah kapağı kaldırdığımda plastik borunun ucunda beyaz bir kurbağa görürdüm. İnsan bir kurbağayı sevebilir mi? Zaman içinde ben bu kurbağayı sevdim. Hatta ona bir de isim koydum. Kurbağa Hüsamettin.

Bir sabah yine depoyu kontrole çıktığımda Kurbağa Hüsamettin'in orada olmadığını gördüm. Panikledim. Akşama kadar defalarca depoya çıkıp baktım. Yoktu. Kurbağa Hüsamettin'in başına bir şey gelmesinden korktum. Ertesi sabah depoyu açtığımda sevimli dostum oradaydı. Rahatladım. Ve o sevinçle onu öptüm. Eğildim ve tam sırtından öptüm. Hayat çok tuhaftı. Turist kızları hayal ederek gittiğim bir yerde küçük bir kurbağayı öpmüştüm. Küçük bir kurbağa ile dost olmuştum.

Bir gün Kurbağa Hüsamettin'in derdine kuyu motorunu açık unutmuşum. Depo taşmış ve Güneş Tecelli'nin rahmetli eşi Çiğdem hanım ile kaldıkları kulübeyi su basmış. Güneş abim esprili adam ya. Bana "Evi su bastı. Mahvolduk" falan demiyor da. Ağzında sigara, gayet sakin, "Kemal sen yüzme biliyordun değil mi? Yani yüzmek istersen denize kadar yorulma benim evde yüzebilirsin" diyor.

Kampta Güney Tecelli ile epey maceralı günlerimiz oldu. Kulakları çınlasın. Zaman zaman sizlerle paylaşmaya çalışacağım.

 
Toplam blog
: 179
: 2576
Kayıt tarihi
: 21.01.07
 
 

Barışa ve kardeşliğe inanıyorum. Türkiye'nin yaşadığı tüm sorunların kardeşlikle çözümlenebileceğ..