Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ocak '07

 
Kategori
Edebiyat
 

Kürk Mantolu Madonna

Kürk Mantolu Madonna
 

1943 yılında edebiyat dünyamıza kazandırılmış ve hüznü efsaneye dönmüş bu kitabı okuma şansını geçen haftalarda yakaladım. Bitti ve ben ağlamaya başladım bir insan bu kadar mı hüzünbaz ve bu kadar mı kıyısında yaşar yaşamın.

Hepimizin kırılıp da kenara çekildiği zamanlar olmuştur ama tamamen terk etmemişizdir hiç birimiz hayatı, yeniden başlamak için sebeplerimiz olmuştur hep diye düşünüyorum.

İşte bu kitap her şeye ve herkese ustaca nasıl küsülür nasıl hayatın dışına çıkılır bunu anlatıyor okumanızı dileyerekten kitaptan birkaç buse sunmak istiyorum.

Raifin yurt dışına nasıl kokulu sabun üretiliri öğrenmeye gitmesiyle başlayan öykü nasıl aşık olunurla sonlanıyor ve sonunda müthiş bir cesaretsizlik örneği mevcut buradan anladığımızda şu oluyor deli cesareti olmalı yüreğimizde nasıl olsa ölmek varsa ne diye kırılıp dökülmelerimiz bilmem ki deli gibi cesur olmalı sofi gibi boş vermiş hoş görmüş olmalı diyesi geliyor insanın…

Almanyada National Galerideki resim sergisini gezerken bir tablonun önünde durur tablodaki hüzünlü kadına aşık olur , artık kürk mantolu madonnadır onun her gün saatlerce seyre dalar tabloyu öyle büyülenmiştir ki ayırt edemez suretinden aslını ve kadının alaycı kahkahası yankılanır salonda çünkü kadın bütün erkeklerden nefret etmektedir ve aşka olan inancı yitmiştir. .

Telafisi mümkün olmayan bir kırıklıkla hep arar gerçeği bulamayacağını bile bile kuralları ve inançları evlerinde çocuk doğurup büyüten diğer kadınlara pek benzemez

Atlantik de sahne alır akşamları raif deli gibi inatla peşinden gider sonunda buzları çözülür Maria Puderin ve şu cümleler dökülür mariadan:

‘’Şimdi aramızda noksan olan şeyin ne olduğunu biliyorum’’. Bu eksik san değil bana ait… Bende inanmak eksik … Beni bu kadar çok sevdiğine inanamadım. Bunu için sana aşık olamadım…

Evet aslında bütün öykü baştan ayağa bu cümlenin genişlemiş versiyonu hüzne bulanmış bir öyküde anlatılan tek şey kadınlarda olan güven eksikliğinin onları ne denli içe dönük düşüncelerini hasır altı etmesine neden oluyor. . Maalesef hepimiz birer Raif ve Maria Puderiz hepimiz gözyaşları avucumuza dökülüyor ben ağlarken gözyaşları bir omuza düşen insan sayısının pek az olduğuna inanırım.

Ve hazin mi hazin bir bitişi var öykünün sonunu söylemem hiç tahmin edemeyeceğiniz bir son denebilir. . Merak edenler varsın okusun ben yakınımdaki dostlarıma tavsiye ettim en az Yaşar Kemal romanları kadar leziz…

 
Toplam blog
: 9
: 896
Kayıt tarihi
: 01.09.06
 
 

Artık hakkımda söyleyecek bir şey yok. Kelimelerin büyüsünü kaybettiğine inanıyorum ve sessizliğe sı..