Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Eylül '10

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Kürt kartı açıldı, şimdi de Ermeni kartı mı açılıyor?!

Kürt kartı açıldı, şimdi de Ermeni kartı mı açılıyor?!
 

esergultekin@blokspot.com


Bugün (21.09.2010) Hürriyet Gazetesi’nde düşündürücü bir haber yayınlandı. “Artık kimliklerine Hıristiyan yazdırıyorlar. “ Başlıklı haberde Türkiye Ermenileri Patrikliği Patrik Genel Vekili Aram Ateşyan’ın ‘Müslüman’ olan yeğenleri, 4 ay önce nüfus cüzdanlarına “Hıristiyan” yazdırmışlar…
Bu yeğenler yıllardır komşularına ya da iş arkadaşlarına kendilerini “Müslüman Kürt” olarak kabul ettirmişler. Yıllarca gizlice Ermeni olarak yaşamışlar ama nüfus cüzdanlarında “Müslüman”, kalplerinde ise “Hıristiyan” yazıyormuş!..
Vah, vah, vah! Doğrusu çok üzüldüm!
Türkiye’de, Ermeni vatandaşlarımızın kimliklerini ve dinlerini saklamak gereği duyduklarını bilmiyordum!
Bu kadarına da Pes! diyorum, Pes! Oyun içinde oyun!..
Bunları kim ortaya çıkartıp konuşturuyor? Bu nasıl bir dayatmacadır ki Türkiye’nin en büyük gazetesi bile bu haberi sekiz sütuna manşet yapabiliyor?!Kürt kartı açıldı, şimdi de Ermeni kartı mı açılıyor?!
Elli yıldır İstanbul’da yaşarım. Gerek oturduğum yer ve gerekse de çalıştığım semtlerde Ermeni ve Musevi vatandaşlarımızdan dostlarım oldu. Bazılarından bahsetmek istiyorum;
İlk Ermeni arkadaşımın adı Agavni idi. İstanbul’da Topkapı’da edindik bu Ermeni komşularımızı. Ben o tarihte beş yaşındaydım. Ama çok iyi hatırlıyorum. Kardeşim öldüğü zaman baş sağlığına gelmişlerdi. Yaşlı genç, çoluk çocuk Bayram'larda da Bayram mübarekliğine gelirlerdi. Annem ve komşularımızda onlara oturmaya giderlerdi. Ne yazık ki çabuk ayrıldık o semtten ve bir daha da görüşemedik.
Çalışma hayatımın 1971-1982 yılları Sultanhamam’da geçti. Rahmetli Hırant ustayı orada tanıdım. Matbaacı Hırant Derantasyon. Kimliğini gizlemek gereğini duymamış, işyerine de soy ismini vermişti; Deran Matbaası… Firmanın tüm basılı kırtasiye malzemelerini Hırant usta hazırlardı. İşinde de son derece temiz ve titizdi. Hayatımda rastladığım ender dürüst insanlardan biriydi. Öldüğünü duyunca çok üzülmüştüm. Hâlâ rahmetle anarım…
Sultanhamam’da Ermeni ve Musevi firma sahipleri de mevcuttu. Hele de bir Mösyö Jak’ımız vardı. Biz gençlere göre dünyanın en tonton yaşlısıydı. Beni görmeden, hatırımı sormadan gitmezdi.
İlk acemilik zamanımda Anadolu’da dâhil firma sahiplerinin tümüne Bayram tebriği göndermiştim. Bazıları Türk ismi olduğu için ayırt edememiştim. Tecrübeli arkadaşlarımız bir sonraki Bayram'da hata yapmamam için tüm firma sahiplerinin isimlerinin yanına kim Müslüman, kim Ermeni kim Yahudi, işaretlemişti… Ne hikmetse o yıllarda hiç birisi kimliğini ve dinini gizlemek gereği duymamıştı…
Sonraki işyerlerimde de Ermeni arkadaşlarım oldu. Bayan Alis, Bayan Ani bunlardan sadece ikisi… Bayan Alis ile birlikte Noel gününde İstanbul'da, İstiklâl Caddesi’ndeki Saint Antoine Kilisesi’ne gitmiştik. Birlikte Eyüp Sultan’a da gittik. Çocuğu hastaydı. Orada yaşlı gözlerle dua edişini bugün bile hatırlarım… Bu iki Ermeni Hanım vatandaşımız neden kimliğini gizlemek gereği duymadı acaba?O yıllarda mesleğimizin üstatları vardı. Yetişmemizde onların çok fazla emeği olmuştur. Bunlardan bir tanesi, bilgisayarın tuşlarıyla tanışmamı sağlayan ve ilk bilgisayar programını (Lotus)kullanmayı öğreten yine bir Jak’tır. Bizim Bay Jak… Musevi asıllı Türk vatandaşı… Ne zaman bilgi açısından başım sıkışsa her zaman Hızır gibi yetişirdi.
Benim yaşadığım yerlerde Ermeni vatandaşlarımız da Yahudi vatandaşlarımız da kimliklerini gizlemek gereği duymadılar.
Ya sinemamızın Ermenileri? Türk sinemasından kaç tane Ermeni oyuncu geçti? Hangisi kimliğini gizledi? Nubar Terziyan neden kimliğini gizlemedi? Biz onu Nubar baba olarak sevmedik mi? İsimleri Türk ismi olsa bile meselâ biz Kenan Pars’ın asıl adının Kirkor Cezveciyan olduğunu bilmiyor muyduk? Türk sinemasının bu unutulmaz sanatçısını da bizler çok sevip, bağrımıza basmadık mı? Ya çocukların ve bizim de sevgilimiz, Adoşumuz Adile Naşit? Onun da anne tarafı Ermeni değil mi? Peki ya gençlerin sevgilisi Rober Hatemo? Neşeli Hayko, besteci Onno Tunç, Garo Mafyan? Onlarda mı kimliklerini gizlediler?
Türkiye üzerinde her gün yeni yeni ihanet senaryoları sergileniyor…
Böl, parçala ve yönet! Azınlık hakları Lozan’da güvence altına alınmıştır… Bu çerçevede Ermeni vatandaşlarımız dinlerini, dillerini, gelenek ve göreneklerini serbestçe yaşamaktadırlar… Buna rağmen, Patrik vekilinin yeğenlerinin nüfus cüzdanlarına “Hıristiyan” yazdırmamaları ya da yazdıramamaları hangi büyük oyunun bir parçasıdır? Neden bugüne kadar ortaya çıkmadılar?
Başka bir soru soralım;
Onlar kimliklerini gizlerken, Artin Peni neden kendini yaktı? Artin Peni kendisini yakarken neredeydiler? Yoksa eski bir başka küresel oyunun, Ermeni kartının, açılması için uygun bir ortam mı bulamadılar? Ya da, AK Parti’nin “Ermeni açılımı” projesi var da bizim mi haberimiz yok? Veya yakılan Osmanlı soy kütüklerinden, kendilerine Kürt kimliği edinenlerin torunları mı ortaya çıkıyor? Neden şimdi?!Sultanhamam’da sıkça kullanılan bir söz vardı: (Teşbihte hata olmaz)
“Atlar tepişirken olan aradaki eşeklere oluyor”
Tüm bunlar küresel siyasi oyunların birer parçasıdır. Geçmişte de oynadılar, bugün de oynuyorlar, gelecekte de oynayacaklar…
Bizim yapmamız gereken, bu oyunlara kanmadan, dostça, kardeşçe yaşamak ve Türkiye’nin nimetlerinden faydalanmaktır…
Bırakalım atlar oldukları yerde tepişsinler…

 
Toplam blog
: 516
: 1080
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

1955 Ankara doğumluyum. Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunuyum. İstanbul'da uzun yıllar..