Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Haziran '12

 
Kategori
Güncel
 

Kürtajcıların sicili bozuk

Kürtajcıların sicili bozuk
 

SES VEREN YOK MU?...


Herhalde yandaş gazetelerin, "özel hayat"ı deşifre etmede bir ayrıcalıkları vardır ki, hemen herkesin mahremine girip, evlerinin içinde ne var ne yok ortaya dökebiliyorlar:

Gazetelerde, görsel medyada insanları açıktan açığa hedef gösterebiliyorlar!

Özel hayatlarının resimlerini çarşaf çarşaf gazetelerinde yayınlayabiliyorlar!

İnsanlara direk psikolojik baskı yapabiliyorlar!

Toplumda 'statü' sahibi olmuş kişilerin, milletvekillerin, askerlerin, komutanların, gazetecilerin.. vb. aile ilişkilerini basın önünde itibarsızlaştırabiliyorlar!

Anayasanın 20. maddesinin yaptırımı 5237 sayılı ceza kanununa göre, "Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz" denilmektedir...

Ama, "balık baştan kokar" misali, bu yasayı en yüksek makamda olanlar delerse, diğerlerinin neler yapabilme cesareti gösterebileceklerini anlamak o kadar da zor olmasa gerek:

Sayın Başbakan'ın, insanların özel yaşamı için, "Bir 28 Şubat yöntemi” olduğunu söyleyerek “O dönemde de insanların özeline giriliyor insanların özeli televizyonlardan servis edilerek itibarsızlaştırılmaya çalışılıyordu” demesi, elbette ki, bugünün yandaş gazetelerine "kişilik haklarına" saldırma cesaretini veriyor.

Bir örnek:

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Kürtaj cinayettir” dedi ya, yandaş basın bu konuda açtı ağzını yumdu gözünü:

Yazı Başlığı: "Kürtajcıların sicili bozuk"

Yazarı: HASAN TOSUN-Yeni Akit Gazetesi-6 Haziran 2012):

- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın “Kürtaj cinayettir” sözlerine karşı çıkanlar, ahlaksızlıkları ile dikkat çekiyorlar; (a.g.e)

- Kürtajı savunan isimlerin bir çoğu, eşini aldatan, sevgilisi ile yaşayan ve toplumun tasvip etmediği ahlakdışı ilişkileriyle gündeme gelenlerden oluşuyor; (a.g.e)

- “Kürtajı erbabına bırakmak lazım” diyen, CHP Milletvekili Kamer Genç için, benim burada yazamayacağım ahlaksız iddialarda bulunmak;

- “Yakında çocuğu nasıl yapacağımızı da anlatırsa şaşırmayın” diye kürtajın yasaklanmasına karşı çıkan CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce'nin özel hayatı ile ilgili iddialarda bulunmak;

- “Kürtaj konusu kadınlara bırakılmalı” diyen CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi'nin özel hayatını ifşa etmek;

- Gazeteci Ahmet Hakan'ın özel hayatını pazara çıkarmak;

- Seks uzmanı olarak bilinen Prof. Haydar Dümen'in de kürtajı savunduğunu, gazetelerde belaltı yazılar (!) yazdığını" söyleyip, sayın Dümen'in özel hayatını ilgilendiren konuları dile getirmek;

- "Kürtaj yasağına karşı çıkan isimlerden biri olan Hürriyet yazarı M.Yakup Yılmaz.." deyip, sayın Yakup yılmaz'ın özel hayatını deşifre etmek;

- "Son dönemde darbecileri savunmasıyla dikkat çeken Milliyet'in ‘romantik' yazarı Can Dündar" diye söze başlayıp, sayın Dündar'ın özel hayatı hakkında karar verip onu kendince suçlamak;

(Adı geçen kişilerin özel yaşamlarıyla ilgili ne ahlaksızca sözlerin söylendiğini, isteyen "Kürtajcıların sicili bozuk"-Yeni Akit Gazetesi-HASAN TOSUN- 6 Haziran 2012) den okuyabilir...

"Özel hayata saygı isteyenler, öncelikle kendileri özel hayata saygı göstermeli" diyerek, kendilerinde "özel hayatları deşifre etme hakkı" görenler, şüphesiz ki güçlerini, kendilerinden saydıkları iktidardan alıyorlar.
 
Hem de, bu tür bilgilerin kamuyla paylaşılmasının yasak olduğunu bilmelerine rağmen!...

TCK'nın 134'üncü maddesi "özel hayatın gizliliği"ni kabul etmiş ve bu gizliliğin ihlalini suç saymıştır.

Bırakın suç sayılmasını, bu suçladıkları kişilerin davalarının bir çoğu sadece iddia ve bir çoğu da hala mahkemede...

Buna rağmen, hem sonuçlanmayan davaları ifşa edeceksin hem de sadece iddia olunan sözleri 'olmuş' gibi medya ve basına isimleriyle beraber yazıp, üstüne üstlük bir de yasaların önüne de geçerek onları kendnce suçlayacaksın!

"Senin baban muhtar mı, be kardeşim! Bu ne cesaret. Emin olun bu yasal suçu ben işlesem ertesi günü polisler hemen kapıma dayanırlardı.

Çünkü, dinimizde de, bu "özel hayata" karışmaya "mahremiyet" gibi çok özel aile gizliliği" konusu girer."Özel hayat" sözü için belki değil ama, bu"mahremiyet" sözü için valla,'kara bıyıklı affetmez.', namus meselesi eder de, kırk yıl da geçse adamın peşini bırakmaz!, polis-jandarma da dinlemez valla! Kendi 'kebap' eder!...

Tabii, bu durumda adı geçen "mağdur"lara, sadece iddia  edenleri değil, bu iddiaları medya ve basına verenleri ve "iddiadan" öteye geçmeyen  yazıları da  "gerçek" gibi anlatanları da mahkemeye vermeleri gerekir. Çünkü, çok açık olaran Anayasanın 20.maddesine göre suç işlemişler, bu suşun cezası 6 ayla üç yıl arası değişir, medyaya yansıtılırsa, bu suç iki katına çıkarılır.

Tabiidir ki, bütün bunların oluşması için önce şikayette bulunulursa başlar bu 'ceza suçu' süreci. Şikayet yoksa, suç varsa - da, yok olur.! Bize de sadece, lay-lay-lom çalmak düşer, o zaman....

Alaettin Morgül / 10.06.2012 

 
Toplam blog
: 193
: 1086
Kayıt tarihi
: 02.02.10
 
 

İsveç`in Göteborg şehrinde oturmaktayım;  evli ve bir kiz bir oglan iki çocuğum var. İsveç`te..