Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Nisan '08

 
Kategori
Siyaset
 

Kurultay sonucunu ben söylemiştim!

Kurultay sonucunu ben söylemiştim!
 

Bazı köşe yazarları, daha önceki öngörülerinin ortaya çıkması üzerine, ben sözcüğünü kullanmaktan sıkılmakla birlikte, "ben bunu daha önce söylemiştim" şeklinde ifade de bulunurlar. CHP yakın bir tarih çözümlemesi (3 ve 4), CHP yönetim-muhalefet ve hukuk (1 ve 2) yazılarımda, ben bunu daha önce söylemiştim!

Demiştim ki; mahalle delegesinden (ilçe kongre delegesi) başlanılarak her kademede belirleyici olan, seçilmiş değil, belirlenmiş delegelerdir!

Demiştim ki; muhtemelen genel sekreter devreye girer ve 81 ilin başkanları ile birlikte, il kongreleri öncesi, kurultaya gidecek delegeleri belirler, bu işleri kotarır!

Hatta 'muhalefetin birleşik olarak... Sosyal demokrasiyle bağdaşmayan; partiyi sağcı bir parti gibi yönetmeye çalışan, merkezci, çıkarcı, antidemokratik, otoriter ve gerici uygulamaları protesto için aday olmayacaklarını açıklamalı ve salonu topyekun terk etmelidirler... Hizip üyeleri, kendilerinin çalıp, kendilerinin oynamaları için yalnız bırakılmalıdırlar' demiştim!

Genel başkan adayı olmak için; kurultay delegelerinin %20'ne tekabül eden 253 delegenin imzasına ulaşmak gerekmektedir, delegeler bir aday adayına oy kullanabileceklerdir, ancak ondan sonra aday olmak, kürsüden konuşmak ve projelerini anlatmak imkanı kazanabilecektir, sonuçta delegeler: Deniz Baykal'a 1016, Prof. Dr. Haluk Koç'a 168, Umut Oran'a 15, Ayhan Yalçınkaya'ya 1 oy kullanmışlardır.

Niye şaşırıyorsunuz? Seçilmemiş, belirlenmiş, kotarılmış delegeler; böyle huzurda, yani divan önünde, tek-tek sıraya girerek, aday adaylarından hiç birisinin görüşlerini söylemesine bile fırsat vermeyecek bir şekilde, bütüncül olarak, sadece yetkiyi elinde bulunduran bir kişiye oy kullanırlar... Neden?

Seni gidi; otoriteye boyun eğen, kendisini sosyal demokrat ve sosyalist olarak kandıran, sahte ilerici, totaliter rejim yanlısı seni! Seni gidi; yandaş davranarak gelecekte, genel ve yerel seçimlerde, kendisine bir yer bulacak ve partiden geçinecek olan, açıkgöz seni!

Herkesin bildiği demokratik seçim, en az iki aday arasında yapılır! Tek adayla seçim değil, olsa olsa, üst düzey bir atama gibi, oylama ile görevlendirme yapılır! Genel Başkanın; bilgi, kariyer, kültür, dürüstlük gibi bilinen niteliklerine kimsenin bir şey söylemeye hakkı yoktur. Bizler, Ekim 2003 kurultayında yapılan son tüzük değişikliklerinden sonra 'partiyi demokratik yörüngesinden çıkardınız' demek istiyoruz!

1987'de SHP milletvekili seçildikleri dönemden beri; yan yana, omuz omuza, hani yedikleri içtikleri ayrı gitmez denir ya onun gibi, Deniz Baykal'ın kendisine yardımcı olarak seçtiği, kendisine vekalet eden, sonra partideki bütün görevlerinden istifa eden yardımcısı, Ankara Milletvekili Eşref Erdem'in, parti kamuoyunun tanımadığı bir aday adayının çıkarılmasına önderlik etmesi ne anlama geliyor?

Önder Sav'ın kendisine yardımcı olarak seçtiği, sonra partideki bütün görevlerinden genel başkan aday adayı olmak için istifa eden yardımcısı, İzmir Milletvekili Prof. Dr.Oğuz Oyan'ın, aday adayı olma cesareti dahi gösterememesi ne anlama geliyor?

Nasıl olsa herkes gitti! Gelişelim diye muhalefeti budadık ama kökünü kazıyamadık! 'Kendi aramızdan muhalefet çıkarıp, demokratik görünelim' anlamına mı geliyor? 

 
Toplam blog
: 108
: 900
Kayıt tarihi
: 18.08.07
 
 

Orhan UZEL Seyitgazi / Eskişehir 1951-Mimar (ADMMA)-CHP ve Mimarlarodası Üyesi-Çankaya / Ankara ..