Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Şubat '11

 
Kategori
Siyaset
 

Libya’dan kaçış

Libya’dan kaçış
 

Kaddafi’yi diğer devrilen liderler ile karşılaştırdığım zaman şunları görüyorum. Kaddafi, Mubarek gibi emperyalistlerle işbirliği yapan biri değil. Aksine anti emperyalist bir karakteri var. Saddam gibi yine emperyalistlerle işbirliği yapmış, sonra sağa sola saldıran bir lider değil. Üstelik Libya bizim Kıbrıs Harekâtımız sırasında Türkiye’yi destekleyen tek ülke. Batı dünyası isyancıları destekliyor. Kaddafi’nin kaçtığı ve Sırp keskin nişancıların halkı vurduğu şeklinde haberler çıkıyor. Kaddafi gibi birinden kurtulsalar çok sevinirler. Ama bütün bunlar Kaddafi’yi bir diktatör olmaktan kurtaramıyor. Devrilmezse tahtını oğluna devredecek. Oğlunun da Türkler hakkında ileri geri konuştuğunu biliyoruz. 

Kaddafi’nin yaptığı darbe ona göre sosyalist bir devrimdir. Rejimin tam adı Libya Arap Halk Sosyalist Cumhuriyeti’dir. Kaddafi’nin yazdığı bir yeşil kitap vardır. Ben 1986 yılında oradayken tek TV kanalında bu yeşil kitaptan çıkan yazılar bir dünyayı çevreler, sarardı. TV’de dünya haritalarında hoşlanmadığı ülkeler deniz olarak gösterilirdi. Yani tipik bir dikta rejimiydi. Yasa kural yoktu. Dolar - Dinar paritesi sabitti. Havaalanında şöyle bir şey geldi başıma. Free shop vardı. Bir arkadaş bir şey almak istedi. Satıcı 10 dolar dedi. Arkadaş ‘ama benim sterlinim var’ dedi. Satıcı o zaman ’10 sterlin’ dedi. Mallar, dükkanlar hep devlete aitti. O yüzden satıcılar müşterilere çok kaba davranırdı. Bir mal gelince herkes üşüşür ondan alırdı, çünkü bir daha gelme olasılığı yoktu. Raflar genellikle boştu. Dükkanlar ikindi vakti 4’te 1 saatliğine açılırdı. O saatte aradığın şeyi aldın, aldın, alamadın ertesi güne kalırdı veya çok daha sonraya, çünkü bazen dükkanlar hiç açılmazdı. Bir gün kültür devrimi yapıyoruz diye gitarları, elektronik müzik aletlerini toplayıp yaktılar. Yani başıboş, keyfi yönetilen bir ülke görüntüsü vardı. 

Libya’da diğer ülkelerden farklı olarak daha sıkı bir aşiret yaşantısı var. Kaddfi’nin iktidara gelişi de aşiretlere dayanıyor. Şimdiki olayları körükleyenler de aşiretlermiş gibi görünüyor. Libya’daki karışıklığı Tunus ve Mısır tetiklemiş olabilir. Ancak buradaki sorun daha çok Libya petrolünün paylaşım sorunu. Kaddafi bugünkü konuşmasında, “Evinize dönün, petrolü paylaşalım, ” diye bir tümce kurdu. Yarın Kaddafi petrol konusunda aşiretlerle bir anlaşma yaparsa çatışmalar birdenbire kesilebilir. 

Libya bana göre Mısır’dan ve Tunus’tan çok daha geri durumda. Çatışmanın bir yanında Kaddafi ve yeşil bayrağı, bir yanında aşiretler ve krallık bayrağı var. Bu şartlar altında Türkiye’nin taraf tutmak ve desteklemek gibi bir tutumu olamaz. Olaylar Libya’nın kendi iç sorunudur. Onlar kendileri sorunlarını çözecekler. 

Bizim için orada kalan Türkler önemli. Libya bizi Libya’da kalan Türkler kadar ilgilendirir. İsyancılar Türkleri canlı kalkan olarak kullanacaklarmış. Olabilir, yapabilirler. Bunu bir şekilde engellemek gerekiyor. 25 - 30 bin Türk kurtarılmayı bekliyor. Daha çok çöldekiler (orası Osmanlı zamanında sürgün yeriydi, bilinen adı Fizan’dı) ve Bingazi’dekiler olmak üzere şimdi evlerinde, oldukları yerlerde mahsur kalmış durumdalar. Aynı birkaç yıl önce Kazakistan’da olduğu gibi hatta daha kötüsü olabilir. Zararı her iki taraftan görebilirler. Bazıları Orada Türklerin ne işi var diyor. Bu insanlar oraya keyifleri öyle istedi diye gitmediler. Ekmek parası, para kazanmak için gittiler. Libya’da müteahhitlerle birlikte Türkler Türkiye’ye döviz kazandırıyorlar. O yüzden oradalar. Bu anlamda orada yetişmiş bir Türk topluluğu var. Sayıları da az değil. Belki olayların bu noktaya geleceği düşünülmedi ama düşünülmeliydi. Gemiler gitti, Bingazi'ye ulaşmışlar. Bakalım vatandaşlarımızı alabilecekler mi? 

 
Toplam blog
: 153
: 18932
Kayıt tarihi
: 27.09.09
 
 

Antakya 1955 Doğumluyum. O.D.T.Ü. Mimarlık Fakültesi 1982 Mezunuyum. O zamandan beri firmalarda m..