Maldonado geldi. Sırada kim var?

Fenerbahçemiz'in yeni transferi Claudio Andres Maldonado Rivera'nın bu akşam İstanbul'a geleceği açıklandı. Sarı- lacivertli kulübün resmi internet sitesinden yapılan açıklamada 1.5 yıllık sözleşme imzalanan 28 yaşındaki Şilili futbolcunun bu akşam saat 22:45'te İstanbul Atatürk Havalimanı'na...

devamı burada:
http://www.fenerbahce.com/

Türkiye Futbol Federasyonu'nun, 6+2 kararını açıklamasından hemen sonra, Stefan Appiah'ın imza krizi yüzünden bir türlü sonlandırılamayan büyük transfer nihayet gerçekleşti. Zaten 2005 yılından beri Maldonado'nun transferi Fenerbahçe'nin gündeminde imiş. Takımda birkaç yıldır esen Latin rüzgarı, şimdi Latin fırtınasına dönüşecek. Ve Fenerbahçeli yetkililerin açıklamasına göre Maldonado, önümüzdeki Şampiyonlar Ligi çeyrek final turundaki Sevilla maçında oynayabilecekmiş.

Brezilya'nın Cruzeiro takımının, neredeyse yarısı şimdi İstanbul'da ve Fenerbahçe'de. Alex de Souza, Edu Dracena, Marcio-Mert Nobre, Deivid de Souza ve şimdi Claudio Maldonado. Şimdi herkesin aklına gelecek soru şu eminim; Sırada kim var? Resme bakıp söyleyebilirsiniz!

Maldonado'nun özelliklerini sıralamaya gerek yok, eski takım arkadaşlarının tümü de çok kaliteli bir oyuncu olduğu görüşündeler. Takımın yarısı Güney Amerikalı olduğu için dil ve uyum sorunu da çekmeyecektir.

Gelelim içtransfer durumlarına. Bugünki son haberlere göre, Kayserispor'dan Mehmet Topuz ve Gökhan Ünal için kulübe resmen başvuru yapılmış. Hem de dolgun bir ücretle. Bence her ikisi futbolcu da şimdi ihtiyaç değil. Alıp kulübede bekletecekler. Çünkü bir kere Gökhan, Semih ya da Kezman'dan daha iyi, daha hızlı bir golcü değil, bu saatten sonra uyum sağlayacağını da sanmıyorum.

Mehmet Topuz, oynadığı son maçta bir dostluk örneği sergilese de, ben bizimle oynadıkları lig maçındaki tavırlarını hiç beğenmemiştim, onun hakeme yanlış bilgi vermesi yüzünden oyuncumuz kırmızı kartla atıldı ve oradaki 28 dakikalık maçı kaybetmiştik. Mehmet Topuz'un bencil oynadığını düşünüyorum, iyi oyuncu olabilir ama henüz Fenerbahçe'de oynayacak nitelikte değil. Zaten menajeri Süleyman Hurma, onu kesinlikle vermeyeceğiz, dedi. Güle güle kullansınlar!

Fortis Türkiye Kupası'nda ise rakibin Cimbom olması hem bizim için hem de Beşiktaş için iyi oldu. Beşiktaş'ın işi kolaylaştı. Bir rakip eksik oynayacaklar. Her ne kadar yöneticiler gönlümüzden geçen Fener'di, dese de inanmayın!

Kur'a çekiminden sonra Adnan Sezgin, şaşkınlığını gizleyemedi. Sahnede diğer yöneticiler bile ona şaka yaparak takıldılar. Yine de içi-dışı bir adam, düşüncelerini ve endişelerini samimiyetle ifade etti. Sonuçta bir oyun, yenmek de var yenilmek de, iyi oynayan güçlü olan az hata yapan kazanacak, değil mi ya? İbreler şimdilik bizden yana, belli de olmaz, futbol bu...

Derbi 3 Şubatta, her iki takımda hazırlıklara başladı, ben de kampa gireceğim şimdiden! Yazımın başlığını filan hazırlamam gerek!

Bu arada bizim çocukların kendi aralarında kullandıkları takma isimlerini okudum, (Hürriyet Gazetesi, 26 Ocak 2008) Zico ve Alex dışında hepsine birer ad takmışlar ve böyle çağırılınca birbirlerine kızmıyorlarmış. Bazıları çok komik, bazıları tam isabet, okuyun siz karar verin;

Volkan -Dalton, Carlos -Ufaklık, Edu- Kasımpaşalı (Başbakana benzettikleri için ), Kaleci Serdar -Kedi, Kemal-Dayı, M. Aurelio- Paşa, Ali Bilgin- Ninja, Uğur-Banderas, Kazım- Otistik ve Harlem, Selçuk- Şaşı, Lugano- Bebek yüz(Baby face), Deivid- Fırlama, Vederson- Bülbül Vedo, Volkan Babacan- Baba, Gökhan Gönül- Kabelinyo (Kısa boylu, uzun saçlı demekmiş), Kezman- Batman ve Mati, Semih- Golcü, Can Arat- Konsolos, Önder- Önderson, Deniz Barış- Deniz baba, İlhan Parlak- Çocuk...


Pazar günü güzel bir sonuçla ve yazıyla görüşmek üzere, herkese esenlikler dilerim!



Resim alıntıdır:
http://www.haber3.com/haber.php?haber_id=329216