Manukyan Vergi Rekortmeni

MANUKYAN VERGİ REKORTMENİ OLURKEN SORMAK LAZIMDI; SORMADIK.

Türkiye’de her gün bu kadar şehit varken bir sürü saçma sapan gündemler yaratmak gündemi sulandırmak gerçekten ilginç bir taktik. Şehitler ülkenin vatan savunmasında bütünü bölüp, yok etmeyi amaçlayan uluslar arası bir organizasyonun en son çıktıları.

Günümüz Güney Doğu Anadolu’sunda yaşanan birçok sorunun aslında bundan yaklaşık yüz yıl önce tezgâhlandığını söylemek abartı olmaz. Söz konusu tezgâhın neticesi olarak, Bulgaristan, Balkanlar’daki devletleri Osmanlı’dan yani bütünden ayırmak suretiyle lokmayı yutulacak seviyeye getirdiler.

1.Dünya Savaşı öncesinde başlayan özellikle dini akımlara yatırımlar birçok mezhebin ortaya çıkmasına paralel olarak, Ermenileri de Güney Doğu Anadolu’da devlet kurmak adına cesaretlendirdi. Bu hareket; Emperyalistlerden 1.Dünya Savaşı galiplerine petrol bölgelerinin egemenliğini verirken, Ermeniler de maşa olarak kullanıldılar. Maşa olarak kullanılan Ermeniler birçok Türk’ü katlederken Türklerin de Kürtlerle birlikte elini kolunu bağlamaları düşünülemezdi. Cin şişeden çıktı, yedi asır birlikte yaşayan toplumlar birbirlerine kendi iradeleri dışında ve farkında olmadan kangrene dönüşen bir soruna taraf oldular. Nitekim iki tarafın da Çanakkale Savaşından daha fazla kayıpların verildiği bir süreç yaşandı.

Sırbistan ayaklandı dünyaya hâkim mi oldu?

Bulgarlar ayaklandı, ulus oldular, Avrupa’da ne bilimde ne teknolojide adları var.

Hırvatlar ayaklandı ne kazandılar?

Yunanlılar ayaklandı ne oldu?

Ne olduğunu açıkça şu ki, Türklerin korumasından Emperyalizmin korumasına geçtiler. Emperyalizm ise acımasız bir sistem ve kendi öz vatandaşlarına acımazken, Yunan’a, Bulgar’a, Sırp’a veya Hırvat’a niye acısın? Söz konusu devletler şu anda Avrupa sahnesinde sözleri geçmediği gibi halklarının son derece perişan olduğunu söylesek çok da abartmış olmayız. Bulgarlar Avrupa’nın dilencileri, Hırvat ve Yunanlılar da hoş Avrupa’nın kralları değil.

Yunan ise siestasının acısını tüm ticari işletmelerini borçlarına karşılık elden çıkararak hala ekonomik sıkıntı içinde yüzüyor.

Ermeniler ise; yazları Gürcü kılığında Türkiye’de çalışmaya geliyorlar. Sefalet diz boyu. Hatta İstanbul’da kendilerine acıyan ve onlara işveren dindaşlarını soyup soğana çeviriyorlar. Haberlere konu oluyorlar.

Maşaların kaderi sadece maşalıktır.  “Hepimiz Ermeni’yiz” diye bağıranların aslında Türk’e karşı çıkışlarını yapmaları gereken Emperyalist ağababalarıdır.

Çünkü aslında bir devlette adalet olur, insaf olur akıl olur. Olur, da olur. Olur, ama on yıla yakın bir ülkede “Manukyan” adında bir Ermeni genelev patroniçesinin vergi rekortmeni olan Müslüman bir ülkede, tüccarından sanayicisine, işadamına biraz bir şeyler olur. Bu vergilerle imamın muhtarın, öğretmenin maaş aldığı bir ülkede çok çelişki var da. Hiçbir şey birbirinden bağımsız değil. Öz kardeşine düşman olup, el alemden medet uman ya aptaldır ya da bilmem ne?

Aslında mesele Ermeni, Türk, Rum, Gürcü meselesi değildir. Güçlüler, güçsüz olanları içindekileri azdırmak suretiyle böl, parçala yönet stratejisini uyguluyorlar bu kadar basit. Bu açıdan bakıldığında bölgede yaşayan devlet hangi ırkın üstünlüğüne dayalı olursa olsun, tarih bilenler pekala bilirler ki, mesele elindekileri almak olunca din, ırk bunların vahşi kapitalizmin uygulandığı dünyada önemi asla ciddiye alınacak boyutta olmamıştır. Yani bu bölgede Rum, Ermeni ve herhangi Hıristiyan tebaa da Türkiye'nin yaşadığı sorunları yaşardı ve de geçmişte yaşamıştır.

Sorun kesinlikle Ermeni, Türk, Kürt, Gürcü meselesi değildir. Mesele bu coğrafyada nasıl birlikte daha mutlu yaşanılabilir sorunudur. 

Birçok konuda kafa yormamız gereken konular bunlar. Kimsenin kimseden daha üstün doğmuş olması Allah'ın adaletine aykırı. Elbette herkes doğdu, çevresinde şekillendi, ailesinin dinini din, dilini dil, alışkanlıklarını ve törelerini aldı kabul etti. Aksi düşünülemez. Dini açıdan her dinin mensupları inançları gereği, cennete ulaşmayı istiyorlar. Cennete ulaşırken bu dünyayı birbirlerine cehenneme çevirmeseler ne kadar güzel olurdu...