Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Mayıs '13

 
Kategori
Tiyatro
 

Masal Müfettişi

Masal Müfettişi
 

Ferhan Şensoy’u ilk kez izleyişim, video kaset yoluyla da olsa, 1980’li yılların sonlarına rastlar. Usta o dönemde, aralarında Münir Özkul ve Erol Günaydın gibi dev isimlerin de bulunduğu güçlü bir kadroyla “İstanbul’u Satıyorum”u sergiliyordu.

Oyun bol taşlamalı, siyasi içerikli bir güldürüydü. Ferhan Şensoy, arkadaşları ile birlikte,  Fatih Sultan Mehmet ve Mimar Sinan gibi tarihi karakterleri de arkasına alarak, Özal döneminin tüm değerlerine pupa yelken saldırıyordu.

Tiyatronun, dolayısıyla mizahın, hatta ve hatta tüm sanat dallarının politik bir temele oturması ve her zaman düzene muhalif kalmasını savunan Şensoy, bu tavrını sonrasında izlediğim tüm oyunlarında sürdürdü.

Sonrasında kitaplarını okuduğumda ve etkisinde kaldığı diğer sanatçıları araştırdığımda, söz konusu duruşun, Ferhan Şensoy’un sanatını besleyen bir can damarı olduğunu fark edecektim.

Kavuğunu taşıdığı Kel Hasan Efendi, Bertolt Brecht, Karl Valentin ve Boris Vian, kendi döneminde içinde bulundukları baskıcı rejimlere başkaldırmış, aykırı sanatçılardır. Ancak marjinalliklerine rağmen halkın beğenisini kazanmışlar, siyasi otorite tarafından da belli bir ölçüde takdir görmüşlerdir.

Örneğin sergilediği tüm oyunlarda “yıldız, burun ve kambur gibi” devrin yasak sözcüklerini kullanan Kel Hasan Efendi, II. Abdülhamid’in gazabına uğramamış, Karl Valentin, düzeni acımasızca eleştiren bir sanatçı olarak, Hitler Almanyası’nda tiyatrosunun perdesini özgürce seyircilerine açabilmiştir.

Yukarıda kısaca paylaşmaya çalıştığım bu değerlendirmeleri hemen her fırsatta dile getiren ve muhalif tiyatro yapan bir genç sanatçı göremediği için kavuğunu devretmeyebileceğini vurgulayan Ferhan Şensoy, dün akşam izlediğim “Masal Müfettişi” adlı yeni oyununu da son derece politik bir temele oturtmuş durumda.

Masal Müfettişi birbirini takip eden küçük masallardan oluşan bir oyun. Ütopya ülkesinde, Padişah 1. Ütopettin’in devrinde geçiyor. Ütopettin her şeyi yasaklayan, otoriter, baskıcı ve çıkar düşkünü bir monark. Oyun süresince trajikomik icraatlarıyla halkına yaka silktiren Ütopettin’in sonu, tahtını soytarıya bırakarak ülkeden kaçmak oluyor.

Padişah 1. Soytarı tebasına özgürlük tanıyor, monarşi yerini demokrasiye bırakıyor, oyunun ana karakterlerinden biri olan Keloğlan cumhurbaşkanı seçiliyor.

Peki bu oyunda müfettiş nerede? Müfettiş tekstin mütemmim cüzü aslında. Nazi subayı kılıklı müfettiş, başta anlatıcı Bayan La Fontaine olmak üzere tüm oyunculara karışıyor, oyunu politik bir bakış açısıyla teftiş ediyor. Ferhan Şensoy ve diğer oyunculardan yediği azarlarla morali bozulsa da, ikinci perdenin sonuna kadar sahnede kalarak görevini eksiksiz yerine getirmeye çalışıyor.

La Fontaine bayan değildi, erkekti diyebilirsiniz. Bu oyunun hoşluklarından birisi. Ferhan Şensoy, Bayan La Fontaine, Müfettiş, Keloğlan, 1. Ütopettin, Soytarı vb. karakterlerle günümüz Türkiyesi’ne, kendi dünya görüşü doğrultusunda bir eleştiride bulunuyor.

Sözün kısası, Masal Müfettişi, gayet güncel, keyifli ve komik bir oyun. Hem ne diyor Ferhan Usta, “Parası ödenmiş gülme, soytarıdan esirgenmez.”

 
Toplam blog
: 4
: 1015
Kayıt tarihi
: 07.04.12
 
 

Edebiyat ve siyaset tarihi meraklısı, tiyatro ve müzik delisi, acemi şöför, zoraki iletişimci :) ..