Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Mayıs '14

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Mato Grosso ve Cuiaba

Mato Grosso ve Cuiaba
 

Neola ineği


Brezilya 3

MATO GROSSO VE CUİABA

27 Mayıs 2013 akşamı 8.30’da Rio ‘dan oğlumun davetli konuşmacı olarak çağrıldığı konferansın yapıldığı Cuiaba kentine doğru yola çıktık. Brezilya oldukça büyük bir ülke olduğu (yüz ölçümü acısından dünyada 5. büyük ülke,8,5 milyon kilometre kare), aktarmalı uçuş yaptığımız, uçuşlarda ciddi gecikmeler olduğu için, ancak gece 01.30 ‘ de Cuiaba  'ya varabildik. Cuiaba, Brezilya' nın batısında yer alan ve Bolivya'ya komşu Mato Grosso eyaletinin başkenti.Mato Grosso (Portekizce söylenişi: /'matu 'g?gosu/ "derin orman"), Brezilya'nın batısında bulunan bir eyalettir. Kuzeyinden Amazonas ve Pará; doğusundan Tocantins ve Goiás; güneyinden Mato Grosso do Sul; güneybatısından Bolivya ve batısından Rondônia tarafından çevrelenir. Başkenti Cuiabá.·  Nüfusu: 542,861 (2010)

Eyaletin yüzölçümü 903.357,9 kilometre kare, böylece alan bakımından Mato Grosso, Brezilya'nın en büyük üçüncü eyaletidir. Nüfusu 3.033.991, nüfus yoğunluğu ise kilometre kare başına 3,36 kişi. Ortalama kişi başına GSYİH 17,927 ABD$. İnsani Gelişme Endeksi 0,808; okuryazarlık oranı %90. Bebek ölüm oranı, her bin yeni doğan bebeğin başına% 19,2 ölüm. Beklenen yaşam süresi 73,7 yıl.(Vikipedi,4.04.2013)

Bu eyaletin en önemli gelir kaynaklarından birisi inek çiftlikleri. Burada inekler sadece eti için besleniyor. Brezilya, et ihracatında dünyada birinci sırada, ülkede toplam 200 milyon inek yetiştiriliyor ve bu sayı her sene artıyor. Nelore inekleri eti için besleniyor. Renginden dolayı keçiye, hörgücünden dolayı da deveye benziyor. 

Genelde, Mayıs 28–29–30 günlerini otelde dinlenerek geçirdik. Oğlumu ve beni kaldığımız süre boyunca konferansın düzenleyicileri her gün öğlen ve akşam yemeklerine götürdüler. Bu yemekler, sırasında bölgenin ve Brezilya' nın insanını,mutfağını ve müziklerini tanıma fırsatını bulduk. Oğlum Çağatay, 30 Mayıs sabahı konuşmasını yaptı. Öğretim üyelerinin çoğu İngilizce bilmiyor. Konferansı düzenleyen öğretim üyelerinden biri Çağatay’ın konuşmalarını Portekizceye çevirdi. Brezilya, Güney Amerika’da İspanyolca konuşulmayan tek ülke. Burada Portekizce konuşuluyor. O kadar zor ki. Sanki birisi İtalyanca ve İspanyolca’ yi almış, içine Katalanca eklemiş ve bu üç dili konuşanlar hiçbir şey anlamasın diye her şeyi deforme edip bozmuş gibi bir dil. Brezilyalılar, alçak gönüllü, konuksever, candan insanlar. Akşamları kız ve erkek arkadaşlarını alan gençler, lokantaları dolduruyorlar. Kimse kadınların giyinişine karışmıyor; etek boyunu incelemiyor. Ortadoğu kadınları gibi çarşaflılar, türbanlılar yok. Herkes özgürce geziyor, eğleniyor. 

31 Mayıs 2013’de konferansın düzenleyicileri bizi "Chapada dos Guimarães" ulusal parkına götürdüler. Bu bölge, Cuiaba kentine 60 km uzaklıkta. Chapada sözcüğü Brezilya dilinde ,“dik yamaç” anlamına geliyor. Burada göz ve gönlü dinlendiren çok geniş, güzel yeşil alanlar var.

Bu yolculukta ilk durağımız, eski zamanlarda Portekizler tarafından etleri tuzlamak ve korumak için kullanılan bir bölge. Portekizliler, İspanyollar ile yaptıkları koloni savaşları (Brezilya dizisinde Güney Amerika'daki pek çok ülke bir zamanlar İspanyol kolonisiydi) sırasında bu bölge Portekizliler tarafından topladıkları etleri tuzlamak, korumak ve daha sonra savaş sırasında kullanmak amacıyla kullanılmış.

Brezilya, sulak alanları geniş, suyu bol bir ülke. İkinci durağımız bir şelale.

Üçüncü durağımızsa, Güney Amerika' nin tam orta noktası (enlem ve boylam kullanılarak hesaplanmış). Bu noktayı belirlemek için buraya bir taş dikilmiş. Tasın üzerine çıkıp fotoğraf çektirmek adet olmuş.

Ayrıca bu noktada bütün bölgenin 180 derecelik panoramik görüntüsünün tutsağı oluyorsunuz. Bu görüntü, sağda ve solda ufuk çizgisine kadar uzanan geniş bir alanı kapsadığı ve müthiş bir derinliği olduğu için, 542,861 (2010 nüfuslu Cuiaba kenti ve binaları bu alanın sadece çok küçük bir parçasını oluşturuyor. Kent çevresindeki ovalar, platolar, dağlar göz alabildiğine ufuklara dek uzanıyor; her taraf yeşil deniz. Bu yeşil denizde mavi bir göz gibi yerleşmiş gölcükler. Dördüncü ve son durağımızsa küçük bir şelale (su yaklaşık 10–15 metre yüksekten düşüyor. Şelalenin temiz ve berrak sularına girip, serinliyoruz. Küçük bir şelale olmasına karşın düşen suyun debisi yüksek ve vücudumuzdaki etkisi çok kuvvetli, altında durmak çok zor.Ne var ki bu bölgedeki sineklerin sokması sonucunda vücudumuzda bakla büyüklüğünde kabarcıklar oluştu. Korkmuştuk; çünkü tedavisi yoktu. Zamanla geçti. Geziye çıkmadan önce “sarıhumma “aşısı yaptırmıştık. Aşının yararı olduğunu sanıyoruz. 

 
Toplam blog
: 391
: 2555
Kayıt tarihi
: 04.12.12
 
 

Hüseyin BAŞDOĞAN, 1942'de Malatya- Arapgir'de doğdu.Arapgir Ortaokulunu, Diyarbakır Öğretmen Okul..