Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Eylül '10

 
Kategori
Öykü
 

Mavi çaydanlık ve yol hikayeleri

Mavi çaydanlık ve yol hikayeleri
 

alıntı


Belli ki ne zamandır insan eli değmemişti tulumbanın koluna. Gıcırdayarak çekti suyu. Kevgire dönmüş bakır kova merkeplerden daha suya aç. İçtikçe doyamadı bir türlü…
Yalağın yosun bağlamış havuzunu yarıya kadar suyla doldurmak hayli zamanımızı aldı. Hayvanlar suyu azar azar gördükçe huzursuzlanıyorlar. Bir an önce suya kanmak istyorlar.Bu kuş uçmaz kervan geçmez geçitte kimin hayratıysa rahmet yolluyoruz kana kana canına.
Hafta sonu değişiklik olsun diye hayatımıza, iki merkep ve Hasan Amca'yı sokmuştuk. Hasan Amca, yaylaya çıkarken bile, jilet gibi ütülü pantalonunun üzerine beyaz kolalı gömleğini giymeyi ihmal etmemiş. Siyah cepkeninde köstekli saatinin zinciri sarkıyor. ‘’Zaman burada yok ki’’ diye geçiyor içimden. Güneş doğuyor… güneş batıyor… gölgeler uzuyor… gölgeler kısalıyor… köstek işin fiyakası olmalı. Kasketi yüzünün yanığına engel olmasa da seyrelmiş saçlarıyla başını sıcaktan koruduğu kesin. Çipil gözlerini de iyice kıstımı yüzündeki çizgilere karışıyor temelli gözleri. Gevrek gevrek anlatırken gülüyor mütemadiyen. Hatice anneyi bu dağlara kaçırdığında , kaçakken öğrenmiş ilkin izbe patikaları. Hangi delikten tilki çıkar, hangi delikten çakal… kekliği hışırtısından tanırmış öyle diyor gülümserken.
Gün batarkenki güneşin renginden yarınki hava raporunu veriyor. Yarım ay gibi hep ağzı. Eksiği altınla tamamlamış ondan mı acaba bu sebil kahkahaları.
Güneş tam tepemizde kavururken toprağı, tulumbanın paslı sesi bir kez daha tembel tembel daldırıyor kevgir kovayı dar kuyudan aşağı. Tok bir ses le suya çarpıyor. Aceleyle çekmezsek süzülecek su.Yalağın başında dinlendikçe ne kadar yorulduğumuzu anlıyoruz. Daha yolumuz var ama ayaklarımız hamlamış. Zonkladıkça, yol daha bi uzuyor gözümüzde. Ala bir doğan süzülüyor doruklarda. Güzel olmalı …
‘’Orda bi başka güzeldir Rüzgartepe’’ diyor Hasan Amca. Tırısla giderken birden, kırbaç yemiş at gibi fırlıyoruz yerimizden. Merkepleri dehliyor. Toynaklara sadık kalarak adımlarımızı sürüyoruz iz boyu. Biz kendimizi bile güç bela taşırken, kamp malzemelerimizi sırtlarına vurduğumuz merkeplere üzülüyorum. Onlarsa hiç de oralı değil.
Hasan Amca'nın gülmesi derenin köpükleri kadar tükenmez. Ve hikayeleri… küçük oğlu Adem'i askere, yolculamasına kadar geldik. Davullu zurnalı halaya bile durduk. Nasıl da gururla anlatıyor sınır kartalı oğlunu.
Bir insanı tanımak için onunla yola çıkacaksın sözünü tecrübeyle sabitledim.
Ensiz patikaları tükendi dağın. Dik akabelerin ardı yaylakmış.’’ Az kaldı’’ dedikçe sanki biraz daha muzurluk katılıyor gülümsemesine. Mihmandarlığına ve yoldaşlığına diyecek yok…
O, kösteğe bakıyor, ben güneşe. İkindiyi geçmiş. Güneşin dağların ardından başka bir güne doğmasına dört parmak mesafe var. Kınalı turuncu renk cümbüşü ufuk. ‘’Gün batmadan biter mi yol ?’’ diyorum, Hatice Anne'nin otlu böreğini yarıdan kesiyor ‘’ bitmemi…’’ diyor.
Yol hikayeleri, merkep toynakları ve izler bir anda tükeniyor. Daha yukarısı dik bir kayalık. Ak doğanların yuvaları oradaymış. Neden daha aşağılara inmediklerini, gümüş, ince uzun bir boy aynası gibi görünen dereyi görünce anlıyorum. Kıvrılıyor mu, kıvranıyor mu belli değil… bir tutam duman yükseliyor evlerden belli belirsiz … ışıkların ardına gizleniyor olmalı insanlar…hafiften rüzgar esiyor…üşütür gibi… güneşin batımında dağların tepeleri morarmış parmak uçlarına benziyor… kesip atsan kangren değmiş tepeyi, sonsuzluk bekliyor belki de…
Biz çadırlarımızı kuruyoruz. Hasan amca açık ateşi çoktan tutuşturmuş bile. Dallar çıtırdadıkça her ses ağır geliyor kulağıma.
İsli bir çaydanlık çıkartıyor heybesinden. Çivit mavisi çinko bir çaydanlık. Sapının demirini kendince eğmiş. Kırmızı yağlı boya sürmüş kenarına henüz belli oluyor. Karışmasınmış…
‘’Sıcak bir bardak çay her zaman iyi gelir gençler…’’ diyor.
Salıyoruz kendimizi gece hikayelerinin gevrek kahkahalı kollarına…
 
Toplam blog
: 281
: 324
Kayıt tarihi
: 30.04.09
 
 

1967doğumluyum. Lise mezunuyum. Okumayı ve yazmayı hep sevdim. Kelebek kanadı kırılganlığında bir ha..