Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Mart '08

 
Kategori
Siyaset
 

Mazlum yeniden sahne aldı

Mazlum yeniden sahne aldı
 

http://celebi.de/yazi_images/Tayyip%20Erdoganx1.jpg


Mazlumu oynamak o kadar işe yaradı ki; AKP Genel Başkanı Recep Tayip Erdoğan böyle bir oyunun sahnelenmesi için çaba harcasa üstesinden gelemez eline yüzüne bulaştırırdı. Fakat onu 'öteki' diye niteleyenler Erdoğan’ın yerine kendi başlarına öyle bir çorap ördüler ki; şimdi yarattıkları ‘mazlum’ her şeyi çıkarına kullanan bir profesyonele dönüşmüş durumda. Alışık olduğu rolü son olarak yerel seçimler öncesi savcı yeniden sahnelemek isteyince, mazlum önce biraz nazlandı fakat rol bildik olunca kabullendi.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya Adalet ve Kalkınma Partisi hakkında kapatma davası açtı. Buraya kadar her şey tamam aslında. Kendisine verilen yasal yetkiyi kullanıyor… Kapatma davasının gerekçeleri arasında yer alan bir çok gerekçenin 22 Temmuz seçimlerinden öncesine dayanması ilk kafa karıştıran nokta. Seçimlerden önce de hayli kabarık olması gerekir savcının dosyası. Sorulması gereken soru savcının neden davayı seçimlerden önce değil de, şimdi açtığıdır?

Yerel seçimler öncesinde AKP’ye aynı oyunu sahnelemesi için bir zemin hazırlığı mıdır? Yoksa savcı, Yalçınkaya dava açmak için yeterli gerekçeyi 22 Temmuz seçimleri sonrası mı tamamlamıştır?

Kafaların oldukça karıştığı, büyük resmin bulanıklaştığı günlerdeyiz. İnsanın aklına bir çok soru geliyor doğrusu. Recep Tayip Erdoğan şiir okudu diye mahkum edildi; parti başkanlığına terfi etti.

Mazlum’u oynamak

Cumhuriyete karşı İslami devrimi yapacağı söylemiyle yüklendi Laik kanat; bu kez kurduğu parti seçimden lider çıktı. Sonra Laik söylemin yılmaz savunucusu Deniz Baykal’ın desteği ile (demokrasinin bir gereği söylemi ile) yasakları kaldırıldı ve başbakan olmasına izin tanındı. O günde sayın savcı Yalçınkaya ortalarda görünmüyordu. Erdoğan’ın o günlerdeki söylemlerine yer vermiş halbuki…

Sonra takoz koyulan Erdoğan’ın iktidarı Cumhurbaşkanı seçmeye çalıştı. Olmaz efendim dediler, bin dereden su getirdiler ve sonunda erken seçim yolu göründü Mazlum’lara. Oynamadılar mı peki rolü hakkınca?

Oynamazlar mı?

Öyle güzel oynadılar ki; koskoca Avrupa bile muhafazakarlığı her fırsatta dile getiren AKP’yi devrimci-reformcu bir parti olarak tanımlamaya başladı. Elbette öyle görmek istedikleri içindi bu tavırları…

Mazlum, Türk toplumunun benimsediği bir roldü. Asker bir gece ansızın e-muhtıra yayınladığında mazlum yine sahnedeydi. Hakkı yenmişti, inasnlığa sığmayan demokrasi dışı hareketlerdi bunlar. Mazlum bastı yaygarayı ve oylarını yüzde 34’ten yüzde 47’ye çıkarırken, istediği Cumhurbaşkanı adayı köşke yerleşmişti…

Çoğunluğun tahakkümü

İstemedikleri kadar yardımcı olmuştu güya devleti korumaya çalışanlar Erdoğan’a. Nitekim son grup toplantısında çekinmeden şu sözleri sarf ediyordu Erdoğan; “ Bunlar tarlamızı bereketlendiriyor. Oylarımız daha da artacak” Haklıydı son derece. Artık öğrenmişti oyunun kurallarını. Halkın karşısına çıkacak, avazı çıktığı kadar bağırıp çağıracak demokrasi dersi verecek, aynı zamanda mazlumu oynamaktan da geri kalmayacaktı. Demokrasi dersi verilirken unutulmadan ‘çoğunluk ne isterse o olur’ mesajı verilecek ve yığınların sınırsız desteği sağlanacaktı. Oyun aynı, kurallar belli, rakamlar ortada… Bir de asker azcık zorlama bir şeyler yapsa dadından yenmez…

Tekrar düşünmek gerek Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’nın açtığı dava halka mı yarar sağlıyor, yoksa mazkum’a mı?

AKP’nin karşısında durmak isteyenler demokratik, çözüm üreten rasyonel politikalar üretmek zorundalar. Yoksa mazlum her çatışmadan galibiyetle ayrılacaktır ve işleri sürekli kolaylaşacaktır…

Murat Aydemir

 
Toplam blog
: 127
: 902
Kayıt tarihi
: 06.12.07
 
 

Gazeteciliğe az çok bulaşmış, memleket meselelerini ve dünya gündemini takip eden, okuyan yazan b..