Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Mayıs '09

 
Kategori
Blog
 

MB. İdaresi, blog'ları yarıştırmalı.

MB. İdaresi, blog'ları yarıştırmalı.
 

& Patrisya’lardan, Jorjet’ lerden, Sivia’lardan, Patiskalardan Krepdemor’lardan sonra durgunlaşan bir blogcumuzun, artık baba evine dönüş yaptığını, Alaska’da açılacak, Viladivostok’ da devam edecek olan ‘ Matruşka’lar’ sergisine arkadaşımızın katılıp katılmayacağının henüz belli olmadığını,

& Sevgililerin isimlerini, Milli Piyango biletlerinin son numaraları gibi birbirini tutarak kafiyelisini seçen bu sevgili dostumuzun, sevgililerini, ‘G’ harfine kadar getirerek seriyi sürdürdüğünü, en son : ‘Güllü, Gülizar, Güldeste’de’ kaldığını,

& Etlisine, sütlüsüne, sadesine, az olmuşuna, kazan dibisine, vaktiyle ağzı yandığı için karışmayan, köşe taşı bir blogcumuzun: ‘ Gelin barış çubuklarımızı yakalım, balatalarımızı gömelim’ diye dostluk çağrıları yaptığını, bir bloggerin işi özetleyerek ‘ Anlamsızlıklara anlam yükleme salaklığı’ diyerek diyerek polemiklere kıssadan hisse örneği verdiğini,

& Yine bu sütunlarda yaşanan bir blogcunun ‘ Et ve ten’ konusunda analizlerinden sonra bu yaşananların esef verici olduğunu, bu konuda diğer bir blogcunun: : ‘ Bu blog, beynimi dinlendiriyor. Bazı yorumlarda sessiz çığlıklar atmaktayım. İiyi ki yazdınız. Blog vasıtası ile tartışsınlar. Bu kapışmaları görmek zorunda mıyız? Diye sorduğunu,

& Bu barış çubuğuna enteresan bir yanıtın da ‘ Ben sadece aman ha demek istiyorum. ‘Aman ha!’ Biz böyle iyiyiz. Ne dersiniz?’ olduğunu,

& Üstüne üslük her bloğunda kendisi ile döğüşüp gölge boksu yapan bir arkadaşımızın, kendisini, ‘ En iyi blog yazarı burada benim!’ diyerek ilân eylediğini, ardından da: ‘ Ey benden nefret edenler, benimle uğraşmayın. Ben de sizinle ilgilenmiyorum. Ha, niye yazıyorum o zaman? Seviyorum sizinle oynamayı. İstediğim zaman çıkıp, karıştırıveririm ortalığı. İpler benim elimde. Çünkü siz, her zaman kavgaya hazırsınız. Tırnaklarınızı uzatmış bekliyorsunuz. Kavgaya her zaman hazırsınız. Hayatta kazanamadığınız mevkileri, burada kazanma peşindesiniz’ diyerek ortalığı kızıştırıcı fetva verdiğini,

&Aynı şahsın, şimdiye kadar 2700’ ün üzerinde blog yazısı yazdığını ve kendisi için ‘ Ben markayım. En iyi blogcu benim burada’ diye yazdığını, az daha küçük dilimizi yutmağa ramak kaldığını, bu kardeşimize: ‘ Marka olmak için, önce markayı bilmek ve tanımak lâzım gelir. Sende ise bunun esamisi yok. Ne hakla, otuz beşe bakla! Alan da gaçan mı?’ diye de sorduğumuzu,

& Bir kimsenin marka olup olmadığının kolay bir yolu olduğunu, bir şaplak ensesine vurarak, gömlek yakasının içindeki markayı okumanın, veya, bir güzel çelmeleyerek yere yatırdığımızda, ayakkabını çıkarıp, tabandaki markayı okumanın en kolay yol olduğunu,

& Bloglara ilk geldiğinde, ‘ Vurdu mu oturtturur’ sıfatını, özüyle, sözüyle kazanan ve bu rüzgârla bloglarda esen bir bloggerimizin; yaratılan kirliliğe kızarak, bloglardan ayrıldığını, döndüğünde, ise aynı konularla bir daha yüz yüze gelerek çok sıkıntı çektiğini,

& İşbu yukarıdaki tartışmaya bakıp bakıp, MB’un gündemi, bir kişiye kilitlenmiş. Konu çerez gibi tıklanıyor. MSN görüşmelerinin mail zinciri halinde dolaştırılması, tatsız. Kim kime ne demiş, kim kimi sevmiş, sövmüş… Ortamı kişileştirip dedikodu yapmayalım. Düzeyi düşürmeyelim’ diyerek hayıflandığını,

& Bir başka arif kişimiz de ‘ Blog gribi ve aşısı’ hakkında bilimsel gerçekleri anlatarak Guinnes Kitabına girmeye namzet olduğunu ispatladığını, ard niyetli yorumlar ve özel mail’lerin deşifresiyle bu hastalığın bulaştığının tespit edildiğini, havadan kapılan nemin de tuzu biberi olduğunu hayranlıkla öğrendiğimizi, vecize gibi de: ‘Hayranlıkla izlediğimiz aktörler, figüran olsun istemeyiz’ diye de diplomatlık yapıp, hem nalına hem mıhına vurgu yaptığını,

& Etliye, sütlüye, şekerli ve orta şekerlisine karışmaktan ağzı yanmış, meleklerle oturup, meleklerle çene çalıp, bakla falları açmağa meraklı bir melek dostumuzun bu üzüntü verici şaşkınlığa bakıp, meleklerini seferber eylediğini, güzellikler uğruna o meleklerin çalmadık kapı bırakmadıklarını, önüne gelenleri öperek ortalığı ferahlattığını,

& MB. İdaresine bizim de bir önerimizin olduğunu, 5 ayrı kategoride, bloglarıyle katılacaklar arasında yarışma tertiplemelerini ve derece alanların tören için İstanbula çağırmalarını, küskün olan ve olmayanların bir araya gelerek halvet olmalarının otomatikman sağlanmasını dilediğimizi,

& Üç yıla yakındır, herkesin, peyderpey yıprandığı , MB İdaresinin bu konuyu düşünmesini dilediğimizi, küresel krizin yarattığı ısınmanın, MB’ ğa teğet geçerek, bloglarımıza yeniden kan geleceği, tıkanmış ark’ların açılacağını, sahipsizliğe itilen bloggerlerin psikolojik travmalarına bir ilâç gibi geleceği düşünülen bu demarşın, taraflara yâr olacağı, yarışmanın plâket töreninde çoğunluk blogcuların bir araya geldiklerinde canciğer kuzu sarması olacağı, herkesin sıfırdan başlayacağı bir ortama kavuşacağı, Lulumba, Tulumba, Kasavubu gibi herkesin birbirini yemekten son anda kurtulacağını,

& İlk MB. Toplantısında olumlu izlenimler edilerek, o gazla bu günlere gelindiğini, bundan sonrasının böylesi bir bahar temizliği için düğmeye basılması gerektiğini, zira bu gidişle blogculuğun telâfat verdiğini, yenilerin ise zor zahmet birliğe davet edildiğinin unutulmaması gerektiğini, Türkiyenin en büyük MB kanalı sıfatını elinde tutan idaremizden ışık beklediğimizi,

& İzmirli usta Tarık Dursun K ile röportaja evine gittiğimizde, TRT cilerle karşılaştığımızı, onları beklerken, dolaplardan masalara taşan plaket ve ödülleri görünce, ‘ TRT bu ödülleri de çekmeli. Herhalde çekmiştir’ diye içimizden geçirdiğimizi, filmi seyrettiğimizde ise, bu çekimleri yapmadığını, hayretle gördüğümüzü,

& Bu yıl Eurovision’a, Ermenistanın sözde ‘Soykırım’ isimli, biz Türklere karşı söylediği bu şarkıyle katılacağının anlaşıldığını, bu grubun ‘ Köpekler ve Türkler giremez’ diye şarkısının da bulunduğunu, şarkıyı yabancı dilde söyleyince anlamayacağımızı düşünüyor olmalılar ki, bizden, geçmiş örneklerde olduğu gibi tam puan bekledikleri, zira tam 2 yıldır tam puanı, Ermenistan’a veren Türkiye’in, bu sefer akıllılık edip, bu gafletten uyanması gerektiğini, onlara yüz verilmemesini ve ilgililere tepki olmak üzere bu bölümün blog’daki arkadaşlarca
herkese bu e-maille ulaştırılması isteminde bulunan Pirmete’nin arzusunu buraya aldığımızı,


BİLİYOR MUYDUNUZ ?

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..