Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Nisan '08

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Mektup

Niye geldi aklıma bilmiyorum ama düşünürken eski günler geldi aklıma... çocukluk günlerim. Annem zorla mektup yazdırırdı... eşe dosta, uzakta olanlara. Anımsarsın belki bu tür mektupları: “Evvela üzerime farz olan tanrı selamını...” diye başlardı; “Büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öperim” diye biterdi ya... işte o mektuplardan...

Nefret ederdim mektuptan, mektup yazmaktan, mektup okumaktan... bir defterden çekip koparılmış çizgili kağıttan, mavi tükenmez kalemden... bütün selam söyleyenlerin isimlerini tek tek saymaktan... ve her mektup yazışımda aynı tümceleri kurmaktan…

O zamanlar ilkokul öğrencisiydim… anne ve babaların mektup yazdırmak ve gelen mektupları okutmak için çocuklarını okula yolladıklarını düşünürdüm… bu yüzden okuldan ayrılmayı bile aklımdan geçirmişimdir. İlkokulu bitirdikten sonra yıllarca yazmadım, yazmak istemedim.

Şimdi, sana mektup yazmak geldi içimden...

Belki de sevmediğim bir reklam filmine inat: Cep telefonu reklamı. Satıcı, boğaz vapurunda kartpostal satmaya çalışıyor... “ İşte bir iletişim klasiği... kartpostal ” diyerek başlıyor söze. Öte tarafta ise elinde ceptelefonu kutusu olan bir genç, aşağılarcasına gülümsüyor kartpostalı ve kartpostal satan adamı...

Düşünüyorum... kırık dökük bir yazıyla yazılsa bile, bir askere ya da bir mahkuma, bir dosta, bir tanıdığa gönderilen mektup, içinde yazanlardan daha büyük bir anlam taşımıyor mu? Ya postacıya bağlanan umutlar... bu umutlarla birlikte bekleyiş... bekleyişin ağrısı... tüm bunlar karalanmış üç beş satır kadar önemli değil mi? Sevgililer mektubun ucunu niye yakarlardı acaba?

Peki, cep telefonunun güzel bir anıya dönüşme şansı yüzde kaçtır? Çiçek kurutup cep mesajla yollayabilir misin? Tekrar tekrar okuyup özlem giderebilir misin? Ya yıllar sonra yeniden okumak istersen...?

Düşünüyorum... mektup üzerine söylenmiş kaç türkü var acaba?

Bu gün biri bana mektup yazdırsa severek yazarım... hiç üşenmeden, erinmeden yazarım. Defterden yırtılmış kağıda, mavi tükenmez kalemle...

Şimdi soracaksın “be adam madem öyle, ne diye bilgisayarda yazmışsın bu mektubu? ” Biliyorum, bilerek böyle yapıyorum., gülümsüyorum...

 
Toplam blog
: 12
: 934
Kayıt tarihi
: 06.04.08
 
 

Müzik, programlama ve tasarım konularıyla ilgileniyorum. ..