Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Haziran '11

 
Kategori
Kent Yaşamı
 

Menekşe Plajı

Menekşe Plajı
 

Ganj Nehri


‘’ Kaçacaksın Akdeniz’e. Uzanacaksın sahile… Raporlarmış, toplantılarmış… Hadi yallah.‘’ 

Her mayıs ayı ile depreşen duygularımız, haziran ayı ile birlikte iyiden iyiye şahlanır. Magazin programları ayrı bir keyif verir. Yavru vatan Kıbrıs’tan yayınlar, Akdeniz’in sahillerinde bikinileri ile endam eden bayanlar… 

Kışkırtır insanı…’’ Hadi atla git ‘’ der. 

İşte bu dönemde, Florya Menekşe plajı dâhil, İstanbul’un tüm kıyı şeridinde tatlı bir telaş yaşanır. Tarih sayfalarında eşine, benzerine az rastlanır bir göç başlar. 

Kavimler göçüne… Oradan da Don ve Volga nehrinin birleşmesine sıçrar karmaşık düşüncelerim… Kelimelerle tarif edilemeyecek, bizzat görülerek tatbik edilmesi gereken bir hadiseye tanık oluyorum. 

Görsel hafızam tazeleniyor ve kendimi Hindistan’da buluyorum. Ganj nehrinin kıyısında… 

Dünyanın en kalabalık ayinlerinin yapıldığı dünyanın en büyük açık hava tapınaklarından biri… Kutsal günlerden birinde, 70 milyon insanın toplandığını okumuştum… 

Bir başka özelliği de 2500 km uzunluğunda, dünyanın en kirli nehirlerinden biri olması. Her gün milyonlarca litre lağım nehre akar. Kıyıya vurmuş bir ceset görürseniz şaşırmayın… Çünkü Hindular cenazelerini kutsal nehrin sularına gömerler. Hatta, bu suda yıkanırlar. 

Uzaktan gelen acıklı bir ses ile irkildim. Kendime geldim… İstanbul’dayım. Yer menekşe plajı… 30 derece sıcağın altında ünlü bir arabesk şarkıcısı, yanık bir şarkıyı seslendiriyor. Ses sonuna kadar açılmış. Yakada ona inat… Altta kısa don… Bir numara büyük… Üstte pembe gömlek… Tam bir tarz yumağı… 

Tüm hümanist düşüncelerimle.. ‘’onun da yaşamaya hakkı var’’ diyorum. Gülerek, yürümeye devam ediyorum 

Yüzlerce insan toplanmış, sanki kutsal bir görevi yerine getirme çabasındalar. Neler oluyor orda… Aman Allah’ım. Yetişin… Denizi paylaşamıyor insanlar... Tam bir kaos ortamı… 

Yan yana yürüyen, karizmaları paçadan sarkan, şebelek yüzlü, yalın ayaklar görüyorum… İçlerinden biri, duygusal bir tükürük fırlatıyor bastığı yere doğru. 

Komşunun kedisi aklıma geliyor. Ne akıllı hayvan… Çişi gelince tuvalete gidiyor. İyi eğittikleri kesin… 

Aslında kedi değil ama hadi neyse… İnsana aslan deyince övünür, köpek diyince ısırırmış. Aman… 

Araların da, kendi halinde piknik yapmaya gelmiş aileler de var. Çocuklarıyla güzel bir gün geçirmeye çalışan, temiz yüzlü insanlar. Öyle bir curcuna var ki, onları, arada güçlükle seçiyorum. 

Yere tüküren familyadan, diğer 3 tip, insanların arasında top sektiriyorlar. Dengesiz vuruşlar… Ha birinin kafasına geldi, gelecek derken…3 yaşında çocuğu isabet ettirmeyi başarıyorlar. Çocuk ağlar… Babası fırlar oraya… başlar hengame… 

Tam bir ruh sıkıntısı... 

Kural bir… Sakın ha… Bahar günlerine aldanıp, misafirinizi yazın ortasında ve özellikle hafta sonu, İstanbul sahillerinde yürüyüşe çıkarmayın. 

Kural iki… İmkânınız var ise, İstanbul’dan olabildiğince uzaklaşın ya da nezih olduğunu düşündüğünüz diğer alternatifi değerlendirin. 

Kural üç… Çocuğunuz, kediniz, köpeğiniz ve hatta kendiniz… Neyiniz var ise, çok iyi eğitin… 

 

Zihni Fakir 

 
Toplam blog
: 46
: 555
Kayıt tarihi
: 24.06.10
 
 

1981  doğumluyum. Galatasaray Üniversitesi sosyoloji bölümü mezunuyum. Şuan özel bir kurumda danı..