Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Ekim '13

 
Kategori
Kültürler
 

Merakımız Mu Kıtası!

Merakımız Mu Kıtası!
 

mu Kıtası


Mu kıtası hakkında ne biliyoruz?

 

Güneş İmparatorluğunu biliyor musunuz?

Böyle bir soru gelse; bir çoğumuz son zamanlarda MU kıtası hakkında bilgilendiğimizden büyük olasılıkla Mu kıtası diyeceğiz.

Nasıl bilgi sahibi olduk dersek?

Maya’lar ve 2012 – Kıyamet senaryoları bizlerin bu konularda araştırma yapmasına neden oldu.

Mayalar’ı araştırdığımızda mutlaka yolumuza Mu kıtası çıktı.

Peki bu koskocaman Mu kıtası neydi?

Neredeydi?

Ne olmuştu?

 

Mu kıtasının insanlığın ilk vatanı olduğunu biliyoruz. Nereden öğrendiğimize gelince; elbette bu güne kadar gelmeyi başaran tabletlerden öğrendik.

 

Mu kıtası öyle küçük bir kıta filanda değil. Eni konu büyük.

Pasifik Okyanusunda, Asya ve Amerika kıtalarının ve Avustralya’nın iki katı büyüklüğünde olduğu biliniyormuş.

Birçok yazılan bu büyüklüğün rakamlarını değişik olarak versede ortada bir gerçek var, küçük bir kıta değil.

Bundan 12.000 yıl önce var olan bu ada şiddetli sarsıntılar sonucu batmış!

 

Gelelim Ezoterik kaynaklara…

Yaşam olduğu için de; din de varmış.

Mitoloji ve efsaneler gelişmiş, destan ve sembollerde haliyle her geçen gün daha belirgin hal almış.

 

Bazı rakamlar varki, şaşırmamak mümkün değil.

 

Bu kıtanın 70.000 yıl önce var olduğu düşünülüyormuş.

64 milyon insan yaşıyormuş.

Ne yazık ki bu kadar insanla birlikte bu devasa kıta sulara gömülerek yok olmuş.

 

Mu kıtası Güneş İmparatorluğuymuş.

U-luum-il; Mu dilinde kelimeden türemiş bir isim olduğunu, arazi, il, kudret ve devlet anlamına geldiği biliniyormuş.

Nasıl bilindiği yine günümüze kadar gelenler tabletler sayasinde.

 

Taşlar kitabımı yazarken Mu kıtası hakkında yaptığım araştırmalarda; Himaliya’lardaki, Tibet’teki rahiplerinin, asırlardır bu tabletleri çok ciddi bir şekilde muhafaza ederek saklamalarından günümüze kadar geldiğini okumuştum.

 

Onlara da hocalarından bir çeşit emanet transferi gibi.

Belki zamanın çok arkalarında Mu kıtası hakkında bilgi sahibi olan veya o kıtadan batmadan kurtulan bilim rahipleri!

Mabetlerde yaptıkları tabletleri, kendilerinden sonra gelen nesillerin bilgilenmesi adına, gizemli olarak muhafaza etmişler…

Kutsal emanet misali talebelerine devretmişler, bununda bir çeşit dini işlem gibi süregelmesini sağlamışlar.

Dolayısı ile tabletlerde bu konuda; Mu ve Atlantis ve hatta Maya’lar hakkında bir hayli bilginin olması, o zamanlardan bu zamanlara kadar hiçbir canlının yaşayamayacağından ancak böyle zincirleme takip ve kutsiyet düşüncesi!

Konuşmayan, yasaklı rahipler sayesinde korunarak geldiğinin düşünüldüğüdür.

 

Tabi bu tabletlerde yazının yanı sıra semboller varmış. Bu rahiplerin bunları okuyabildikleri de gösteriyorki, kutsiyetine inanılan bu değerler için bilinen dilde unutulmamış, devamlı kendilerinden sonrakilere öğretilerek günümüze kadar gelmesi sağlanmış…

 

Bu bölgede; bir çok adanın olduğunu biliyoruz. Bu işin ehli olanlar o ada ve adacıkların bu kıtadan arta kalanlar olduğunu söylüyorlarmış.

 

Mu kıtasının, Atlantis’ten çok önce battığı, Atlantis’de bu medeniyetin mirasçısı olarak bilindiğiymiş.

 

Mu kıtasının büyüklüğünden söz etmiştim. Pasifik okyanusunun büyük bir bölümünü kaplayan bu büyük kıtanın; Hawaii, Haiti, Fiji, Paskalya adaları ve Polonezya adalarının da bu batık kıtadan arta kalan parçalar olduğunu bu konuda ciddi çalışmalar yapan; Churchward ve Niven söylüyorlarmış.

 

Naacal tabletlerinde; bu kıtanın, uygarlığın beşiği olduğu yazıyormuş.

 

Dünyaya yayılmış bu kadar bilginin sebeplerinden birininde:

70.000 yıllık bir uygarlık olan Mu; dünyanın birçok yerinde koloniler ve imparatorluklar kurmuş olmasındanmış.

 

Dikkatimizi çeken bir başka ayrıcalık:

Tek tanrı inançları.

Tanrı tek ve sembolü güneşmiş.

Kendi dillerindeki adı RA’…

Kralları aynı zamanda Rahipmiş.

Rahip-kral yani RA-MU!

Bu rahipler aynı zamanda bilim adamlarıydı ve onlara Naacal deniliyormuş.

 

Mısır’da ve Maya’da Ra güneş tanrısı anlamına geldiğinden bu teorilerin doğruluğu bir çeşit kanıtlanmışta oluyormuş.

 

 

Nazan Şara Şatana

 
Toplam blog
: 1731
: 4678
Kayıt tarihi
: 09.12.10
 
 

Turizmci; Genel müdür Yazar ; Romanlar, senaryolar müzikkaller... Sinema filmleri, TV filmleri.....