Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Eylül '07

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Mezit boğazı'ndan Oylat'a (İnegöl'de hafta sonu)

Mezit boğazı'ndan Oylat'a (İnegöl'de hafta sonu)
 

Bir hafta sonu, bir geziye yetmiyor. Gittiğiniz yer doğal cennet olunca. Siz hep Bursa - Ankara yolunda seyahat ediyorsunuz. İnegöl'den geçerken güneydeki yeşil panoramayı görmek için İznik-Yenişehir yolundan yani kuzeyden İnegöl'e geleceksiniz ki yeşil panonun önüne oturmuş kenti ve orman dağını birlikte göresiniz.

Ötede ki yeşil dağ sırasının gizemi sizi içine çeksin. Şöyle bir seyredin, kente girmeden. Bu yeşil sıradağ batıda başı ağarmış Uludağ'dan doğudaki osmanlı çınarına köklerini karıştırmış, Domaniç Dağlarının İnegöl'ün arkasında uzanıp yatmış yeşil denizini seyre dalarken, gözleriniz dinlensin. Mavi gök kubbenin simetriği burada yeşile boyanmış.

Ama her zaman yeşil göremezsiniz, sonbaharda bütün dağ alev rengindedir. Ama korkmayın yangın değil, ağaçların yaza veda rengidir. Yaz boyunca derelerinden billur gibi sular akar. Bu dağların içinde susamazsınız. Havasının serinliğinden suyu unutsanız da buradaki her suyu kana kana içebilirsiniz. rengarenk yaprakların arasından süzülerek akan dereler yol kenarlarındaki kaynak pınarları hangisini tasvir edeyim, kelimeler yetmez belki ben anlatamam.

Bu hafta sonu da mezit boğazından geçiyorken Oylat'a doğru süzülelim diye düşündüm. Süzülelim de belki bulutlardan kendi üstümüze yağarız. Yağışı da unutmamak gerekir yaz yağmurlarını, korkmayın orman var sel olmaz. Kayın ormanlarının zemini devamlı nemlidir, çok kere ıslaktır.

Mezit boğazı İnegöl çıkışında "Kınık maden suyu" kaynağı var, tam mezit deresinin üstünde onu geçiyoruz ileri doğru giderken sol güney tarafımızda "Çitli maden suyu" var ama kınık kadar isim yapmamış yoldan fark edilmez. Bu maden suyu isimlerinde yakında köyler de var. Bu civarda en güzel manzara "mezit boğazı"nın yeşile gömülmüşlüğüdür.

Bu yolda seyirhalindeyken güneye döneceğiz, Domaniç-Tahtaköprü-Oylat yoluna. Bu yol vadi boyu devam edildiğinde doğru Oylat'a çıkar. Az ilerde Domaniç-Tahtaköprü yolu sola sapar. Ben Hilmiye, Saadet yolundan devam ediyorum. Bu köyler yolboyu dizilmiş evlerle uzar gider. İsterseniz karadeniz bölgesinde olduğu gibi yürüyüp gidin.

İnegöl'den 26 km. bu yol kavşağından 10 km. civarında Oylat. Köylerin içinden geçip orman sınırına kavuştuğumda Oylat deresini geçiyorum. Üst taraf sağ tarafımda oylat kanyonu var. kısa olsada yol üstü olduğu için önem kazanmasının yanın da mağaraları ilede turizm için istikbal vadetmektedir. Oylat mağarası ziyarete açılması ile oylat kadar önem kazanacaktır. Zeminden 4-5 mt. yüksekte olan mağara ağzından 300 mt. ye varan uzunluğuyla içinde bulunan mağara salonları ve sarkıt dikit oluşumları hazır oylat ziyaretçi ponsiyeline değişik gezi atmosferi oluşturacaktır.

Bu kanyon oylat orman havzasının orman dışına açılış kapısıdır. Bu kanyonun kuzey sol tarafından üst tarafını dolanıp rampa bitince apayrı bir doğal alana geldiğimi hissediyorum. Burada durup tam geçit yerinde ve sağ taraftaki seyir-manzara yeri olan sivrikaya tepesine doğru yürüyeceğim. Buradan oylat havzası yeşilin en güzeli ile karşımda. Doğuya doğru yönelip baktığım bu yaşil orman dağının yukarısı alaçam yaylası. Dağın öbür yüzüde Domaniç, bu taraf kayın, yükseklerde sarıçam, göknar dağın öbür yüzünde çam ve ardıç, meşe türleri yaygındır.

Bu dağın iki tarafı iki ayrı iklim ve orman örtüsüne sahip. Bu görülen yeşil orman denizi, kışın o kadar romantik beyazlaşır ki havanın ayaz olduğu gecelerin sabahında ağaçların en küçük dal uçlarına kadar, beyazlara bürünür. İşte o an hazırlıklı değilseniz bu görünüme kar tülleri ağaçların üzerine örtülmüş sanırsınız. Anadoludan geldiyseniz çiçek açmış badem bahçesi olur çevreniz. Yada ağaçlara beyaz kuğu tüyleri savrulmuştur. Bütün bunlar kar yağmadan görülen harika manzaralardır. Kar yağdığı zaman mı ? O zaman gelinler ormanında beyazlara bürünmüş ağaç gelinlerin arasından hayalinize doğru koşun. O zaman siz görür ve yaşarsınız beyaz cennette.

Buradan oylata doğru gidiyorum şimdi aynı kot'tan burası denizden yaklaşık 840 mt.rakımda. Dağın bağrına saklanmış sanki, buraya gelinceye kadar hiçbir yerden görünmez. Dağlar fiziki jeolojik olarak kendi topoğrafyası içnde saklarken yetmiyormuş gibi bir de dev kayın ağaçlarının oluşturduğu orman kucaklamış, sinesine almış.

Birde kışın gelişini bu günlerden sonrasını düşünün bu oylat yolundan her geçişimde arkamda kırmızı yaprak alevi yükselir. Kırmızıdan sarıya her renk yaprak, bazan orman içinde yerde o kadar kalın tabaka olur ki toprağı arasanız altında bulamazsınız. Yatak gibi yat üstünde doyasıya yuvarlan.

Bu oylat'ta da türkiyenin genelindeki yanlışlık yapılıyor. Bu hepinizin tahmin ettiği yapılaşma hatası. Kocaman moteller sıkışıvermişler fosilleşmiş su çökekinin sekisine. Buna ilgililer bir çözüm bulmalı, havai ulaşımla daha münasip alanda gelişim sahası oluşturulmalı.

Böyle cennet boğulmadan kurtarılmalı. Şuna bakın bol oksijenli kayın ormanı havası adeta kanyon kıstağının arkasında adeta temiz hava havzasıdır. Bu temiz bol oksijenli havada 40 derecede bol kaplıca suyu. Burası aslında Romalılar zamanından beri bu özelliği ile bilinen bir yermiş.

Birgün bu civardaki roma kentlerinden birinin tekfur kızı iyileşmez bir hastalığa tutulmuş , tekfurun adamları kızı getirip bu kimsenin bilemeyeceği yere bırakmışlar, burada öl-yat demişler. Ama belkide mucize, bu suyu bulan kız günlerce suda banyo yaparak, orman çilekleri ile böğütlenler, kuşburnu ile beslenerek yalnız kaldığı bu orman kaplıcasında iyileşir gider. O gündür bu gündür şifa dağıtır bu Oylat.

Kaplıca alanında iki yeni bir eski üç hamam var. Üç aslanın ağzından akan sular kaplıca hamam havuzuna dolar, sırtınızı yukarıdan akan suya verirsiniz su masajı omuzlarınızı pancar gibi yapar. Her havuz girişinde 35-40 dakika suda durmalısınız. Şifa için geldiğinizde bir sağlık kürü için üç hafta kalmalısınız.

Söylendiğine göre, nevralji, nevrit, siyatik, nevralji, parastezzik, interkoskal, oksipital nevraljilere iyi geliyormuş. Ağrılı sinir hastalıklarına, romatizmaya, çocuk felci türü hastalıkları su içi masajla fayda veriyor. Vücut canlılığını aktive eder, hücreler canlılığını motive eder derler.

Ben aslında böyle yerlerin doğal güzelliği için geziyorum. İçindeki bu zenginliğe kaynaklık eden su kaynağıda doğal. Doğal ama çevresiyle oluşan yapılaşmaya iyi bakmıyorum. Şöyle tuval aldığını varsay eline şu manzara karşısına oturunca fırça elimden düşüveriyor sanki. Taklidini yapmak istemiyorum ben o manzara ile özdeşleşiyorum.

Ağaç denizi yeşil olur, dalga görüntüleri ağaçların tepe çatıları ve değişik, gürgen, kayın, meşe, kestane, ıhlamur, orman kavağı, çınar ağaçlarının değişik renk tonları ile bu koyda adeta dalga gölgeleri yaratırlar. Sizi alıp havadan atsalar yere düşmeyeceksiniz gibi hissedersiniz. Bu dalgalar uludağa doğru dalgalanarak gider.

Geri dönüşümde sivri kaya tepesinden İnegöl ovasına bakınca Orhan Beyin orduları önünde Bursaya doğru akınlarda görür gibiyim. İşte tarihimize de tanıklık etmiş coğrafyanın ortasında olan bu cennet yukarısında içinde ayıların, yaban domuzlarının dolaştığı ardaklanmış dev kayın ağaçlarının oturduğu topraklardan süzülen şifalı sular kimlere hayat verdi acaba?

Diye düşünerekten yine rüyamın bir parçasını arkada bırakarak el sallıyorum güzelim yeşile.

Nariçi.





 
Toplam blog
: 376
: 1841
Kayıt tarihi
: 06.07.07
 
 

Hayat herkes için aslında yalnızlıktır. hiç kimsenin doğal garantisi yoktur. (Günlük atüel haberl..