Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Ekim '08

 
Kategori
Haber
 

Millet olarak bu kadar mı safız, bu kadar mı gözümüz kapalı

Millet olarak bu kadar mı safız, bu kadar mı gözümüz kapalı
 

Bu milletin en küçüğü bile aptal değil, ne var ki "Sert bakışından" bile kimse bir şey çıkarmıyor...


Üzülüyorum evet…

Millet olarak bu kadar mı safız, bu kadar mı gözümüz kapalı, bu kadar mı aptal yerine konmayı hak ediyoruz?

<ı>

Gün gelir “Demiştim ki” veya “Ben demiştim” gibi cümlelerle başlayan laflardan hiç hoşlanmam. Ne var ki bazen geçmiş hatırlatma anlamında bunları da söylemek gerekiyor.

Hatırlayın…

AKP ve MHP birlik olup Anayasa’nın 10. Ve 42. Maddesini değiştirmeye kalktılar. O zaman “Değiştiremezsiniz, çünkü öngördüğünüz değişiklik, Anayasa’nın 2. Maddesine aykırıdır” dedik…

İnat ettiler… Hatta sözüm ona birçok “Anaysa Profesörü(!)” de destek verdi. Anayasa’da yapılacak değişiklikleri, “Anayasa Mahkemesi ancak ‘şekil’ yönünden inceleyebilir” dediler…

Dedik ki “Evet… Şekil yönünden inceleyebilir. Ancak bu değişiklik, Anayasa’nın 2. Maddesini arkadan dolaşıyor, o nedenle ‘şekil’ olarak da ele alır ve öyle karar verir” dedik…

Önceki gün Anayasa Mahkemesinin “İptal kararı”nın gerekçeleri Resmi Gazete’de yayımlandı…

Sevinemiyorum, üzülerek söylüyorum, ne yazmışsam sanki yazılarımdan kopya çekilmiş gibi bir gerekçe…

Aslında “Ben yazmıştım” diyerek övünmek gerekir belki, dediğim gibi, pek hoşlandığım bir tavır değil. Ama üzülüyorum…

Neden biliyor musunuz?...

AKP hükümeti, düşünce olarak “Atatürk Türkiyesi” ile bir türlü barışamıyor. Hemen her fırsatta “Laik, demokratik, sosyal hukuk devleti” niteliğinin bir tarafından girerek “Karşı devrim” ya da “Karşı darbe” yapma girişimlerini sürdürmek istiyor. Her seferinde de duvara tosluyor, durulmuyor, tekrar bıraktığı yerden başlıyor.

Oysa…

Ülkenin bu kadar çok sorunu varken, uğraşması ve düzeltmesi gereken sorunların üzerine gitmesi gerekirken, zamanını başka şeylere ayırıyor…

Başbakan, başbakan olarak Ankara’da ikamet eder gibi görünse de, devletin kesesinden ve özel uçakla her hafta sonu hemen hemen İstanbul’daki evine gidiyor.

Başbakan, başbakan olarak devletin ve milletin sorunlarına çareler üreteceğine, önüne gelenle kavga ediyor, tartışmaya giriyor.

Özetle söylemek gerekirse, eline geçirdiği “İktidar” gücünü bir kez daha devam ettirebilmek uğruna, ülke ve millet çıkarına olmayan şeylerle uğraşıyor, dahası, gününü gün eder görüntü veriyor…

Ülkemin ve milletimin sorunlarını şu ortamda saymakla bitmez. Günlük hayatımızı sora sokan, kâbusa çeviren o kadar çok uygulama var ki, anlatmakla bitmez. Kimin açıkça görürken, birçok uygulamanın da farkında değiliz.

Hadi ekonomideki geldiğimiz durumu bir kenara bırakalım…

Hadi terör belasında geldiğimiz durumu da bir tarafa bırakalım…

Hadi çaktırmadan nasıl ülke hortumlanıyor, kimler zengin ediliyor, onu da bir tarafa bırakalım…

Farkında olmadığınız bir şeyi size söyleyeyim mi, nasıl kandırılıyoruz?

Bakın… Hiç hasta oldunuz mu? Doktora veya özel hastaneye gittiniz mi? Özel hastane diyorum, çünkü artık her hastaneye gidebileceğimiz söylendi de ondan…

Reçetenizi aldınız ve her hangi bir eczaneye gittiniz mi?

Birçoğunuz eminim ki “Evet” diyeceksiniz… Hele emekliyseniz…

İşte eczaneye vardığınızda, hem ilaç parasının bir bölümünü, hem de hastaneye muayene parasını ödüyorsunuz. Ya da emekli maaşınızdan kesiliyor, farkında mısınız?...

Bu örnek, en ufak, devede kulak bir örnek… Aslında “Milletimin çıkarına ve mutluluğuna” diyerek daha ne kazıklar yiyoruz, vallahi bilemiyorum…

Eğer edinebilirseniz, Anayasa Mahkemesi’nin “Gerekçeli kararı”nı lütfen bir okuyun ve nasıl arkamızı dolanıp üç puan almaya katlıklarını, gerekçeleri ile göreceksiniz.

Üzülüyorum evet…

Millet olarak bu kadar mı safız, bu kadar mı gözümüz kapalı, bu kadar mı aptal yerine konmayı hak ediyoruz? Artık oracığına da siz kendiniz karar verin…

Ve... Yazıya eklediğim fotoğraf ile altındaki "Alt yazı"sına da bakın lütfen...

24 EKİM 2008

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..