Mizah çorbası

"Ağustos'ta Türkiye'ye ne yağdı" diye etrafımdakilerle şöyle bir sordum . Aldığım cevaplara göre hâlâ içinde bulunduğumuz ayda ülkemize "övgü, lanet, tepki, ceza, meşale, gol, ödül, bomba, taş, nur ve dolu" yağmış! Yani herkesin ilgi alanına göre bir şeyler yağmış . Bunların arasından beni daha çok dolu yağışı ilgilendiriyor .” (Prof.Dr. Mikdat  Kadıoğlu, Hürriyet, 29. 08. 2012)

Peki, sizi daha çok ne ilgilendiriyor?

Gördünüz mü topu size atıverdim. Sanki bu yazıyı siz yazıyormuşsunuz gibi. Verecek bir cevap bulamayanlar böyle yapmıyor mu? Oh, böylesi ne kolay değil mi? Muhaliflerini suçla, sert çıkışlar yap. Olmadı geçmiş dönemleri karıştır. Kafaları karıştır.

Yaa, nerden söz ediyorum ben. Koskoca basının köşe taşları susarken bazı şeyleri ima etmek bana mı düşer. Ben imalı dahi olsa dokunaklı bir şey yazmamalıyım değil mi? Öyle öyle, dokunaklı bir şey yazmamalı ki sağlığımız bozulmasın.

Allah, Allah, kelimelerin beni getirdiği oyuna bakın. Dokunaklı dedim hemen midemdeki ülser geldi aklıma, nasıl ki ülserimden ötürü yiyeceklerime dikkat ediyorum… Blog yazıları da dahil bütün yazılara dikkat edilmeli. Acılı, ekşili, kızartmalı yazılar olmamalı. Fazla tuzlu, fazla yağlı, fazla şekerli de olmamalı. Yazılar nasıl olmalı? Tıpkı benim yazdığım gibi, yani çorba gibi. Çorba hasta yiyeceğidir.

Çorba yapmaya hiç ama hiç niyetim yoktu. Aslında “İnternet Günce” yazacaktım. Birkaç yazı yazdıktan sonra bıraktığım güncelere başlayacaktım. Daha önceki yazılarımızı okumadığınıza göre size hatırlatmalıyım bu konuyu değil mi? “İnternet dünyasındaki derleme ve düzenlemelerimi duygu ve düşüncelerimi de katarak çalışmaya başlıyorum. Dikkat edilirse derleme, düzenleme, deneme, duygu ve düşünce kelimelerinin ilk harfleri “D” işte onun için çalışmamızın adını “5D İnternet Günce” koydum.” (S. Gencal, Milliyet Blog, 06 Haziran 2011) Atıf yaptığım yazıda da belirttiğim gibi yalnız internet başındaki geçirdiğim dakikaların güncesini yazacaktım. Ancak 9 yazı yazabildim. Niye o kadar az. Çünkü herkesin de ilginç bulabileceği konular bulamıyordum. Halbuki ilginç konulardan değil internet başındaki dakikalarımdan söz etmeyi kararlaştırmıştım kendi kendime. Öyleyken yazamadım Şimdi buna ne diyeceğiz?”Mükemmel iyinin düşmanıdır.” Onun için artık mükemmel falan düşünmüyorum. Çorba morba bir şeyler yaparız. Böylece hiç kimseye dokunmamış oluruz. Eee, biz de okuyucularımızla 0 (sıfır sorun) politikası yaşamak isteyenlerdeniz.

Anladığım kadarıyla yazı birazcık da olsa mizahi bir hal alıyor. Onun için öğrencilerim bu yazıyı duymasın, okumasın . Sus sus kimseler duymasın. Mizahın M sinden anlamayan beni de bu duruma düşürdüler ya…

Yaa, niçin böyle yakınıyorum. Olağandır, bazı dönemlerde mizah artar. Artsın, yeter ki kara mizah olmasın.  

Amma da uzattık. Ağustos ayında Türkiye’ye ne yağdığını  hâlâ söyleyemedik gitti. Türkiye’ye neler yağmadı ki… Bir çok gazetelere, bloglara da mizah yağdı. Oh, mis gibi mizah çorbası. Afiyet olsun.

Sabahattin Gencal, Başiskele-Kocaeli, 29.08. 2012