Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Temmuz '07

 
Kategori
İlişkiler
 

Modern çağın terkedilme sendromu

Modern çağın terkedilme sendromu
 

Evlenirken olabildiği gibi boşanırken de medeni olabilmek... Evet basit gibi gözükse de aslında çok anlamlı bir konu...

İnsanlar yaşamlarını birleştirirken kendi istek ve arzularıyla güle oynaya bu yola baş koyuyorlar. Dilekler, bu iki insanın mutluluğunun ömür boyu ya da artık günümüzün değişen koşullarında uzun yıllar sürmesi yönünde oluyor. Ama artık değişen zamanın değişen insanının burnundan kıl ardırmaz tavrı içinde bu umutlar zamanla yerini tartışmalara, anlaşmazlıklara ve sonuçta ayrılıklara bırakabiliyor.

Bazıları evlendikleri gibi aynı uygar yolu izleyip çağdaş iki insan gibi vedalaşıp yollarına devam ediyorlar. Ama ne yazık ki eğitimlerine ve hatta toplumdaki belirli konumlarına rağmen hala boşanmayı ya da eşinin kendisiyle artık yaşamak istememesini hazmedemeyip bunun acısını yıllarca o kişiden hatta çocuklardan çıkaran milyonlarca enerji vampiri insan dolaşıyor çevremizde.

Bu insanlar, evliliğe karar vermek kadar acıyı uzatmamak adına elveda demenin de bir önceki kadar doğal bir seçim olduğunu asla kabul etmek istemiyorlar ve ellerinden geldiğince önce eşe sonra da çoğu kez çocuklara bu ayrılığın nefretini çektirmeğe çalışıyorlar.

Her gün televizyon kanallarındaki gerçek yaşam öykülerinden ya da basından sık sık izlediğimiz gibi ülkemiz "Modern çağın terkedilme sendromuyla" muzdarip erkekleriyle dolu.

Kimdir bu erkekler? Çoğu kez iyi eğitimli, maddi durumu düzgün olanlara rastlıyoruz. Evliliğin iki tarafın yaşam içerisinde bir ruh alışverişi, hayata ortak fikirler üreterek birlikde bakabilme olayı olduğunu algılamayıp, tam tersi değişen dünyanın şartlarına ilişkiler anlamında ayak uyduramayıp, evliliği hala bir gemi, kendisini de kayıtsız şartsız kaptan gören, başlangıçta eğitimini, sosyalliğini yeteneklerini takdir ettikleri eşlerini evlilik içerisindeyken tamamen ezerek, kişiliklerini yok etmeğe çalışarak kimlik bulmaya çalışan, diktatör ruhlu okumuş adamlar bunlar.

Yıllarca karılarına öyle ya da böyle verdikleri sıkıntıdan sonra özellikle eşleri tarafından boşanmak üzere mahkemeye verilenler yani. İşte ne yazık ki bu tip insanlar, boşanma kararını kendileri değilde, karıları verince kelimenin tam anlamıyla zıvanadan çıkıyorlar. Başlıyor sorunlar sinsilesi tüm hızıyla. Eğer kendisinin ekonomik durumu iyiyse ve çocuk bir şekilde onunla yaşıyorsa, kadın tamamen yandı. Terk edilmenin acısını kadından çıkarmak için zavallı bir çocuğun psikolojisi geleceği hiç düşünülmeden çocuğu anneyle görüştürmeme planları, çocuklara yapılan hertürlü manevi baskılar, hatta bazen çocuğu ya da çocukları anneden uzağa kaçırma olayları vs vs. Bunları artık yaşantımızın içinde çok sık görür olduk.. Bu tür insanlar ayrılığın kinini, nefretini eşlerinden çıkarmak için aslında çocuklarına nasıl bir kötülük yaptıklarının , onların ruh dünyalarını nasıl mahvedip enkaz haline getirdiklerinin farkındalarmı acaba?

Unutulmaması gereken bir şey var ki insanlar boşanınca anne ve babalıkdan istifa etmiyorlar ya da anne ve baba olmakdan emekli olmuyorlar. Bizler her zaman çocuklarımızın sığınakları, yaşam için modelleri, umutları, yaşama hazırlayan, doğru yolu gösteren rehberleriyiz. Onlar ise bizim ümidimiz, gururumuz yerine konulamaz mutluluğumuz kısacası yaşama sevinçlerimiz. Hiçbir yarım kalmış ilişki ana babalığı yarım bırakamaz bırakmamalı.

Geriye dönebilmek mümkün olabilse ana, baba olabilmeyi evliliğin süresiyle özdeşleştirebilecek kadar dar ve acımasız düşünen bir insanla kim o muhteşem umutlarla dolu evlilik kararını alırdı acaba?

Ne acıdır ki, en son çıkan cep telefonunu, çağın sunduğu tüm teknolojik olanakları son noktasına kadar kullanmakda pek başarılı olan günümüz çoğu modern insanı (?) ilişkilerinde, anlayışında, çocuklarının ruh durumunu anlama konusundaki yetisinde sınıfta kalmakta. Ne diyelim? Tanrı herkese uygar, evlenmek kadar boşanmanın da doğal olduğunu kavrayabilen ve bunun sıkıntısını çocuklarından çıkarmayan eşler nasip etsin.

 
Toplam blog
: 34
: 1734
Kayıt tarihi
: 15.05.07
 
 

Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Antropoloji bölümü mezunuyum. Farklı sektörle..