Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Aralık '08

 
Kategori
Haftasonu
 

Mudurnu' daydım

Mudurnu' daydım
 

Mudurnu’daydım

Akşam ezanıyla el ayak çekilir, pencerelerden yansıyan soluk sarı ışıkların aydınlığında saçak altına sığınmış kedilere kalırdı meydan... Bir de komşu gezmesine giden mahalleli kadınların zaman zaman telaşlı sesleri gelirdi sokaktan... Kocaları ise o vakitlerde genellikle ya mahallenin kahvesinde oturur ya da bir arkadaşlarının dükkanında ki odun sobasının başında “ Ne olacak bu vatanın hali?” muhabbetlerine koyulurlardı..

“Ne günlerdi? Huzur vardı, güven vardı, dostluk ahbaplık vardı?” der hala o günleri hatırlayan mahalle sakinleri, derin derin içlerini geçirerek...

Haftasonu bulunduğum yerde her şey sanki çocukluğumdan kopup bugüne gelmiş gibiydi.

Çiseleyen yağmur eşliğinde girdik Mudurnu’ya... Sarı yapraklarla kaplanmış ıslak sokaklar bomboştu. Büyük şehrin hareketliliğine, gürültüsüne ne çok alıştığımızı farkettik hepimiz... İçimizden bazıları “ İyi ki İstanbul’da yaşıyorum.” derken, ben çocukluğumun dekorunun içinde olmaktan son derece keyifliydim.

Ayrıca kızımın da bir süre sonra yitip gitmesi muhtemel bu değerleri görmesi ve geçmişi soluması beni daha da mutlu etti... Bir çok soru sordu, zaman zaman yorum yapmaktan da geri kalmadı.

“Anne, gerçekten sende mi böyle büyük bir çok odalı evde büyüdün?”,

“ Eğer öyleyse, ne kadar şanslısın, arkadaşların kimbilir seni ne çok kıskanıyorlardı?”,

“ Kaç odası vardı evinizin?”

“Tavanları böyle işlemeli miydi?”

“Banyonuz da böyle dolap içinde miydi?”

“ Mangal yakar mıydınız?”

“ Bu ocaklar aslında şömine değil mi?”

“ Tahtaların gıcırdamasından rahatsız olmaz mıydınız?”

“ Pencelerdeki perdeler, buradaki gibi dantel süslemeli miydi?”

“ Ben de böyle bir evde doğsaydım keşke... Ne olur anne yeni evimiz apartman olmasın lütfen.”

Konakladığımız yaklaşık 150 yıllık Hacı Şakirler Konağı’nın özenle korunmuş orijinalliği, çalışanlarının bizleri evimizde gibi hissettiren dostane yaklaşımları, sundukları yöreye has yemekler ve reçeller, mars olmama rağmen keyifle oynadığım tavla, konağı dolaşırken sanki kendi geçmişime tekrar el sürermiş gibi hissettiğim anlar, sofada sohbet ederek geçirdiğimiz uzun saatler, başkalarını rahatsız etmemek için gösterdiğimiz azami özen, duygusal anlar; zaman ve mekanın göreceliğinin bir kere daha ispatı gibiydi...

Üç yol ağızındaki Koca Çınar, ağaç işlemeciliğinin muhteşem örneği Armutçular Konağı, Saat Kulesi, Keyvanlar Konağı, Mudurnu Çayı yanındaki yollar ve üzerindeki tahta köprüler...

Geçmiş hayatına tekrar dokunmak isteyenler için mutlaka gidilmesi gereken bir yer Mudurnu...

Geç kalmayın derim...

Sevgiyle,

Ayşegül Tekfidan

05.12.2008

 
Toplam blog
: 35
: 913
Kayıt tarihi
: 11.07.07
 
 

1964 yılında Güneş Akrep burcundayken İstanbul'da doğmuşum. Aslen Balkan kökenliyim. İ.Ü. SBF Kamu Y..