Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Ekim '08

 
Kategori
Deneme
 

Müebbet

Müebbet
 

Güneş hep doğdu ama uzak bir coğrafyada.


Bu gece bir yağmur yağmalı. Yağmasız bir yağmur. İlkin sadece birkaç damla düşmeli tıp tıp. Sonra birkaç damla daha ikişer üçer çoğalmalı damlalalar tıp tıp..tıp tıp….


Sokağa çıkmalı, bu gece sadece yağmurun sesi, onun nefesi. Yürümeli, sadece yağmuru dinleyerek, kaldırıp başını gökyüzüne yağmuru öperek ıslanmalı iliklere dek.


Eğer sıkıldıysan kendinden, saklanacak yer kalmadıysa. En güzeli sığınmak yağmurun tülden sığınağına. Hatta gözlerinde birikmiş bulutların varsa. Karışır gözyaşların sağanağa, “bulut geçti” der gülümsersin. Yağmurun hesabını da sen mi vereceksin?


Yaşamak zorundasın, ağır gelse de bedenin yürütmelisin. Kendini bile duyamasan da, herkesi dinlemelisin. Sözlerin varsa, hatta haykırmak istediğin feryatların. Sözlerini, susturmaya söz vermelisin.


Müebbetsen, görüş günün yoksa, volta atıyorsan hep aynı sınırlar içinde, gördüğün her kuşa hala umutla bakıyorsan; sayacak günün bile yokken, ömrünün sonunu sayıyorsan. Hiçbir yasa, hiçbir kanun yoksa senden yana olacak. Yine de her doğan gün uyanıp, geceler boyu bekliyorsan neyi beklediğini bilmeden.


Ve nefret ediyorsan bazen her şeyden. Duvarlardan, sabahlardan, kendinden… O duvarları bir hamlede yıkıp geçmek geliyorsa içinden. Yıktığın duvarların, hayatlar yıkmasından korktuğun için kelepçeliyse ellerin. Delirmek istiyorsan, sırf düşünmemek için.


Kendi müebbetinde, bekleyişlerle geçecek ömrün. Hep o kapının ardını merak ederek, bekleyerek. Neyi beklediğini bilmeden, sonunu bilmeden, bitecek ömrün. Son seste şarkılar dinlemeli şimdi, göklere kadar uzanmalı, dağları, denizleri, yolları, senin aşamadıklarını aşmalı. Dinlemeli o, tüm şarkılarını. Kara geceleri uykusundan bölüp rüyalarından çalabilmeli..


Hayallerin bile yitik senin. Başkalarının hayallerine çarpıyorsa hayallerin. Buna da hakkın kalmamıştır artık bilirsin.


Umutların; kıstırılsa bir köşe başında, göz kırpılmadan vurulacak. “Vurulacaksa vurulsun” diyorsun, zaten çoktan yaralı değil mi? Kan kaybeden umutların, seni de sürüklüyor yaşatmak uğruna. Yaşamdan bir beklentin kalmamış oysa.


Uykuların paramparça geceleri. Ansızın sıçrayarak uyanıyorsun kaç kez. Kabusların; hayra yoruyorsun onları bile. Alışmışsın bir kez her şeyi hayra yormaya. Sen böyle kaç mevsim tükettin.


Bu müebbet bir gün biter mi dersin gençliğim? Sen tamamen yitip tükenmeden. Hayatın da bir affı var mıdır? Sana bir af çıkarır mı dersin? Hangi suçun failisin gençliğim, onu bile bilmemektesin?


En güzeli saklanmak yağmurun sığınağında bu gece. Saklanacak hiçbir kucak yokken, sarılmak yağmura. Bütün bulutlarımı karıştırıp sağanağa, sevgilinin göğsüne uzanır gibi uzanmak toprağa. Hani yağmurdan sonra pırıl pırıl bir güneş doğar ya, işte ben hep onu beklemiştim.


Kaan Kartal

 
Toplam blog
: 70
: 731
Kayıt tarihi
: 30.04.07
 
 

1973 İstanbul doğumluyum. Lise mezunuyum. Evliyim. Bir reklam ajansında çalışmaktayım. Laf o..