Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Ağustos '09

 
Kategori
Siyaset
 

Muhitinde kirli savaşın cenazeleri kalkmayanlar bu trajedinin ne olduğunu anlayamazlar

Muhitinde kirli savaşın cenazeleri kalkmayanlar bu trajedinin ne olduğunu anlayamazlar
 

“Kirli Savaş” demek ne kadar yanlış olur?

“Kirli Savaş” işte.

Aynen bu şekilde ifade edildi aklı başında olan insanlar tarafından ülkenin bir bölgesinde yaşanan ölümlerin adı. Hiç de yanlış bir ifade değil. Herşey ortada. Apaçık bir şekilde hem de.

Son 25 yılımız kirli bir savaşı izlemekle geçti. İçimiz sızlayarak izledik bu kirli savaşı ve bu kirli savaş, dünyanın hiçbir coğrafyasında yaşanmamış feci bir iç göç bunalımının ta kendisi oldu. Bu kirli savaş, on binlerce insanın hayatını elinden alırken, milyonlarca insanında yerini, yurdunu, doğduğu toprakları terk etmesine neden oldu. Ortaya acı bir tablo çıktı. Ve bizler, bu acı tabloyu tekrar ve tekrar anmak istemiyoruz. En azından ben anmak istemiyorum. Zihnimi var eden hücrelerin, bu kirli savaşla dolan kısmını koparıp atmak istiyorum. Kuşkusuz nafile bir istek benimkisi. Binlerce insanın akıbetinin dahi meçhul olduğu bu kirli savaşta, böyle bir düşünce, yani unutmak, silmek gibi bir düşünce ne kadar doğru olabilirki. Hani insan şunu da söyleyebilir. “Olen ölmüştür, kalan sağlar bizimdir”.

Hayır işte, olası değil böyle bir şey.

Evet, her şey bitmeli, bir şekilde bu işe nokta konmalı. Ama öyle, ama böyle. Daha fazla ölüm haberleri ile sarsılmak istemiyoruz çünkü. Birileri taşın altına eline sokmalı. En azından aydın olmanın bilincinde davranarak, sorumluluklarını yerine getirmelidir. Her türlü baskı ve sindirmeyi göze alarak taşın altına elini sokmalıdır. Hedefe oturtulmaktan korkmaksızın.

“Hedefe oturtulmaktan korkmaksızın”.

Aynen böyle.

Bu işe soyunanlar, daha şimdiden hedefe oturtuldular. Ölümlerden nemalanma hevesinde olanlarca hedef tahtası haline getirildiler. Pek tabiki insan rahatsız oluyor. Kaldıki ülkemiz aydınlarının sicilleri pek de parlak değildir baskı, zor ve tehditler karşısında. Kendi kabuğuna çekilir, köşesinden yazadurur ve hepsi bu budur. Bu kadarcık emek ve çaba ile de nasılsa aydın olunmaktadır. Umarım bu defa öyle olmaz. Baskıya, zora göğüs gererek bu kirli savaşın son bulmasına dair çabaları inatla sürdürürler.

Bu kirli savaşın bitmesine şiddetle ihtiyacımız var. Bitmesini istemeyenler kim olaki?

Kimisi, çemkirmeler eşliğinde düşüncelerini ifade ediyor. Bir bakın o zevatlara, o çemkirenlere. Muhitinde asker cenazesi kalkmış mı bu kirli savaşın bitmesini istemeyenlerin? Muhitinde kirli savaşın ölümlerine tanık olmamış olanlar, bu acının ne demek olduğunu anlayamazlar. Hissedemezler çünkü yaşanan trajedinin boyutunu. Dramın en fecisinin ne olduğunu bilemezler. Ve bu yüzden üfürükten nakaratları tekrarlayıp, vatan millet edebiyatı yaparlar.

Siz bakmayın bu çemkirenlerin “50 yıl dağda gezeriz edebiyatına”. Sanki bu ülkenin bölünmesini isteyen birileri varmışçasına, işi proveke etmenin ne anla mı olabilirki? Varlık nedenini tümü ile bu kirli savaşa bağlamış olanların, ekmeğine sürülecek yağ ortadan kalkmaya yüz tutunca, paçaları tutuşmaya başlıyor muhteremlerin. Tehdit savurmaları o her zamanki halet-i ruhiyeleri okluyor. Ve bu işte elini taşın altına sokanları hedeflerine alıyor. Yazık!
Tek kelime ile “Yazık”.
 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..