Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Mayıs '08

 
Kategori
Blog
 

Muhteşem bir anı da Ölüdeniz'den aldık...

Muhteşem bir anı da Ölüdeniz'den aldık...
 

İlyas Bayram denizde el sallıyor..:))


Bu tatlı anıları alıp geldikçe belleklerimiz güzelliklerle dolup taşıyor. Yaşadığımız günleri andıkça yüzümüze gülümsemeler yerleşiyor, yeni buluşmaları bekler oluyoruz... Her toplantının ayrı bir güzelliği, ayrı bir tadı var bende… Ama Ölüdeniz toplantısı mekan olarak muhteşem olduğu için bir adım öne çıkıyor diğerlerinden. Bir de süre olarak daha uzun kaldığımız için de fark yarattı. Yabancı üç büyük gazete tarafından dünyanın en güzel denizi seçilmesi boşuna değil tabii ki.

Dünyanın en güzel denizinde böylesi mükemmel bir organizasyonda eski ve yeni arkadaşlarımızla bir arada olmaktan mutlu olduk hepimiz… Sadece kendi adıma değil hepimiz adına konuşuyorum, çünkü eminim tüm katılan arkadaşlarım aynı görüşteler…

Neşe Evrim ve arkadaşları Özlem-Nihal-Vildan, Bülent Göncü, Cansın Erol ve arkadaşı Gülçin tatili bir gün daha uzattığımız için ve ben döner dönmez işime dönmek zorunda olduğum için yazım gecikti. Arkadaşlarım öyle detaylı anlatmışlar ki aynı şeyleri yazmak yerine kendimce izlenimler katmak istiyorum.

Bu toplantıya katılmaya pek niyetim yokken Neşem arayıp da “bak kalbim küt küt atıyor heyecandan, gelmezsen kalp krizi geçiririm” deyince Bülent ve ben bilet yok dememize rağmen internete girip otobüs firmalarına bakıp araştırıp bilet olduğuna dair bana bilgi aktarıp “hadi Bülent’i al gel” demesine karşı koyamayarak bir anda karar verdik.

Toplantı günü yaklaşana kadar epeyce konuştuk Neşe’mle, bana Alev Meisel’den bahsetti özellikle, “Bak göreceksin çok seveceksin, Alev çok tatlıdır” dedi. Açıkçası çok merak ediyordum, Neşem böyle dedikten sonra seveceğime emindim. (Alev’in söylediğine göre aynı şeyleri benim için ona söylemiş) Sonra karakter ve ses tonu olarak bana çok benzettiği onbeş sene önce tanıdığı tur arkadaşı Nihal’den bahsetti… Daha sonra listeye baktığımızda epeyce yeni arkadaşımız olduğunu görüp sevindik.

Sevgili Bülent’le keyifli bir yolculuğun ardından vardık Ölüdeniz’e. Heyecanımız doruktaydı, yeni arkadaşlar tanıyacaktık. İşte tanıdığım sevgili arkadaşlarım:

Gezimizin mimarı sevgili Coşkun Karabulut… Bir organizasyon ancak bu kadar mükemmel olabilirdi. Her ihtiyacımızı karşıladınız, planlı programlı (bizler bazen aksatmaya çalışsak da yılmadan, güler yüzünüzle anlayışla her şeyin üstesinden geldiniz sağ olun) muhteşem bir dört gün yaşattınız bizlere…Yürekten teşekkürler ediyorum size. İçimdeki ben – Aysu’ya da ayrıca teşekkürler… Bu arada bu imkanları sağlayan Belediye Başkanınız Keramettin Yılmaz ve eşi Ümit Yılmaz’a (İzmir Mavilim-Ufuk’un ablası) da sonsuz teşekkürler.

Canım Neşe’m, seninle zaten Şile’den tanışıyorduk. Unutulmaz anlara yenilerini ekledik seninle… Aynı odada kalmamız, akşama hazırlanırkenki iki kokoşun konuşmalarını kim bilebilir senden benden başka… Her buluşmada yeni benzer yanlarımızı keşfetmek mutlu ediyor bizi… Ve her toplantının ardından daha bir sevgim katmerleniyor, seni yaşamak mutlandırıyor beni… Bu geziye arkadaşların da katıldılar. Sevgili Nihal kardeşi Vildan ve tur arkadaşı Özlem… Öyle sevdim ki onları da, bundan böyle her toplantımıza katılsalar diyorum…

Yol arkadaşım sevgili Bülent… Seninle ve Yeşim’le zaten buluşup, görüşüyoruz, benim gerçek dostlarım oldunuz. Ölüdeniz’de varlığınla mutlu ettin hepimizi, esprilerinle kırıp geçirdin ortalığı, canım iyi ki varsın… Hocam bu arada tiyatroyu bir an önce hayata geçirelim öyle heveslendirdin ki bizleri, Büyükada’da büyük provaya hazırlanalım değil mi…

Sevgili Cansın Erol… Yalova’da tanışmıştık ama bu denli yakınlaşamamıştık. Tertemiz yüreğinle dünya tatlısı bir kadınmışsın oysa ki… Yaşadığımız tüm güzelliklerin yanı sıra son gece gençlere taş çıkartırcasına dans edişimizi unutmam mümkün değil, ne zarif hareketlerdi onlar… Arkadaşın Gülçin’i de tanımaktan mutlu oldum, artık sürekli görüşeceğiz inşallah…

Sevgili Alev Meisel… Neşe’m çok tatlı olduğunu söylemişti. Asil ve zarif hanımefendiliğinin yanı sıra sıcacık yüreğinle, nüktedanlığınla, kafa dengi yapınla yerleştin yüreğime… Ortak noktamız hayvan dostu oluşumuz da eklendi tüm bunlara. Aynı sıcaklıktaki sevgili eşin Robert da öyle. Türkiye’yi Türkleri bu denli sevip bir Türk gibi oluvermişsin, sen de hoş geldin yüreğime…(Bu arada çok kişiden duyduğum şekilde beni Tina Turner’a benzetmesi de ayrı bir hoşluktu benim için)

Sevgili İlyas Bayram, toplantıların gediklisi olmaya devam değil mi? Bak Neşe seninle yarış ediyor biliyorsun aman fire verme yoksa övünüp durur vallahi ben daha çok katıldım diye..:))

Seni toplantılarda görmeye öyle alıştı ki gözlerimiz sen de olmazsa olmazlardansın. Sevildiğini biliyorsun değil mi sevgili İlyas Bayram?...

Sevgili İzmir Mavilim, gördüğüm ilk anda kanım kaynadı bir değil iki kez sarılmam bu yüzdendi… Organizasyona katkın için, ablan Ümit’e ve sana kocaman teşekkürler, sevgi dolu güzel yüreğini bize açtığın için de kucak dolusu teşekkürler… İzmir’de mavili bir dostum olduğunu bilmek yüreğimi ısıtıyor bilesin…

Sevgili Nar Çiçeği, eşin Ergun bey ve şirin mi şirin kızın Bilge ile ne iyi ettiniz de geldiniz. Hep söylüyorum yeni arkadaşları tanımaktan mutlu oluyorum diye. İyi ki tanıdım sizleri de bundan sonra hep birlikteyiz değil mi kızın ve eşin de dahil tabii…

Sevgili Homeros - Ömer, görür görmez tanıdım seni fotoğrafını gördüğüm için. Ama görür görmez ne dedim sana çok daha genç görünüyorsun. Kahkahalarınla çınlattın ortalığı, tiyatrodaki performansın müthişti. İyi ki geldin Ömercim neşe kattın grubumuza…

Sevgili Yıldız Nihat, tepeden tırnağa kelimenin tam anlamıyla beyefendilik timsali bir kişilikle tanışmaktan dost olmaktan mutluyum. Turizmci olarak sizden de bir organizasyon beklediğimizi dile getirdik ama işlerinizin yoğunluğundan itiraz ettiniz. Belki sonbaharda olumlu bakarsınız ne dersiniz?

Sevgili Harun Deniz, tatlı eşiniz ve oğlunuzla siz de ne iyi ettiniz de geldiniz. Her ne kadar çocuğunuz olması dolayısıyla biraz uzak kaldınız geç vakitlere kadar süren eğlencelerden ama ben sizi tanımaktan çok mutlu oldum. Siz ve eşiniz gülen yüzünüzle neşe kattınız topluluğumuza…

Sevgili Talip Girgin ve eşi sizleri tanımaktan da mutlu oldum. Ağırbaşlı kişiliğinizle bizler kadar hareket etmeseniz de varlığınızla mutlandık. Ha Ali Gülcü’ye söyledim Kayaköy’de kulaklarını çınlattığımızı. “Kulaklarım çınlamaktan sarktı” diye cevaplamış. Hediye alacaktık ona da unuttuk gördünüz mü?

- Tülay Aktaş’ın Yörük yaşamını hicveden sergisi muhteşemdi. (Etnoğrafya müzesi)

- Yunus Nadi’nin (Nadir Nadi’nin babası) doğduğu Kayaköy’ün hikayesini dinlediğimde biraz hüzünlendim. Mübadele yıllarında göçe zorlanan Rumlar evlerini olduğu gibi bırakıp göçmüşler. 25 bin insanın yaşadığı köyde 5 bin kadar ev varmış. Rumlar göçüp gittikten sonra halk tarafından bu evlerin pencereleri, kapıları sökülüp alınmış. Dolayısıyla evler harabeye dönmüş. Alt kısımlarda bazı evler aynen korunmuş. Köyün içinde Aşağı kilise ve Yukarı kilise olmak üzere iki tane kilise mevcut. Ama kiliseler de harap vaziyetteydi. Çünkü anlaşmalar gereği hiç el sürülmemiş korunmak için dahi olsa. Bizim de Yunanistan’daki camilerimize onlar el süremiyormuş.

- Kayaköydeki inci, boncuk, kolye, hediyelik eşya satan köylü kadınların turistlerle çatır çatır İngilizce konuşmaları beni çok şaşırttı ve kıskandırdı... Lise çağlarındaki İngilizcemin üzerine iki yıl da kursa gitmeme ve üç kez de Amerika'ya gitmeme rağmen onlar gibi konuşamıyorum bu mereti... Eh pratik yapma şansım yok onlar yapıyorlar ve bir güzel de konuşuyorlar, helal olsun kadınlarımıza...

- Tekne turu muhteşem ötesiydi. O güzelim kıyıları görmek gerekir, fotoğrafları çektik ama gerçek anlamda görmek farklı oluyor. Ölüdeniz’de yüzmenin keyfini anlatmak mümkün değil. Deniz öyle bir çekiyor ki insanı hiç tembellik yapmadan dalıyorsunuz muhteşem tonlamalarla oluşan kimi yerde çivit mavisi, kimi yerde lacivert, kimi koyda da türkuaz renkteki sulara…

- Son gün kalanlar ben, Neşe, Bülent, Cansın, Gülçin Bülent’in önerisiyle plajımızın kıyısındaki karavanlarda kaldık. Kıyıları korumak amacıyla tesis yapılmasına izin verilmediğinden karavanlarda konaklanıyordu. Akşamında yürüyerek şarkılarla, fıkralarla, kahkahalarla Ölüdeniz’e gittik Ölüdeniz’in gece hayatını yaşadık birlikte ve yine aynı şekilde yürüyerek döndük. Bu da ayrı bir keyif oldu bizim için.

- Oteli arkadaşlarım anlatmışlar, personelin yakın ilgisi ve saygısından müthiş etkilendik. Nicholas Park otelinin personelinden yetkilisine yürekten teşekkürler.

- Böyle bir organizasyona katılmaktan öyle mutlu oldum ki bu anılar belleğimden asla silinmeyecek.

- İyi ki varsın Milliyet blog yoksa ben bu güzel dostları nasıl tanırdım? Daha da tanıyacağım güzel dostlarımın var olduğunu biliyorum ve günü gelince onları da tanımaktan mutlu olacağımı hissediyorum…

Sevgilerimle…

 
Toplam blog
: 203
: 2037
Kayıt tarihi
: 23.10.06
 
 

İnsanların yapmaktan mutlu oldukları hobileri vardır. Benim de en severek yaptığım, hayatımda yen..