Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Kasım '06

 
Kategori
Dostluk
 

Mürefte ve İsmet amca

Mürefte ve İsmet amca
 

Mürefte’ ye gide gele arkadaş çevresi yaptım. Balıkçılık ya bizim merakımız bulduğum arkadaşlarda hep balıkçı.

Geceleri iskele çok kalabalık olursa, oltalar karışmasın diye, eniştenin yazlığının önünden atıyorum.

Oradan atmanın getirisi, karanlıkta kimseye çaktırmadan içilen biralar...

Mır Mır denen alçak balık, yem olarak deniz kurdu seviyor. Bu kurdu çıkarabilmekte teşkilat gerektiriyor...

Bel küreği, elek, boş su peti! İki kişi belinize kadar denize giriyorsunuz, biri elekçi oluyor diğeri kürekçi.

Kürekçi bel küreğini deniz kumuna daldırıyor, kürek dolusu kumu, eleğe boşaltılıyor. Elekçi de kumu tarıyor, çıkan kurdu(solucan benzeri iğrenç bir şey)mayosuna sıkıştırdığı boş su petinin içine atıyor.

Mayo giymeden bu işlemi gerçekleştirmeniz mümkün değil!

Kurt anlattığım gibi çok zor şartlarda çıktığı için, balık yakalarken kimsenin kimseye kurt vermesi söz konusu bile değil. O yüzden balıkçılar birbirine uzak duruyor.

İsmet amca ile tanışmamızda böyle oldu. Yaz aylarında sürekli Mürefte’de kalıyor, kış aylarında İstanbul’a dönüyor. Astımı var. İsmet amca, Hataylı, kocaman bir amca, boy; 1.60 bilemedin 1.65 kilo; 120-130.

İsmet amcanın donlar özel yapım. Şort, boxer karışık, dizlerde. Şortun cepleri sırt çantası büyüklüğünde! İhtiyaç anında İçerisine peynir domates konmuş bir ekmeği muhafaza edebilecek kapasitede


Bir akşam ben balığın belini kırıyorum. O da biraz ilerimde. “Bilgehan’lara mı geldin sen?”

<ı>(Kurt isteyecek belli, başımdan savmam lazım) Evet.

“İstanbul’dan mı geldiniz?”
Evet, Silivri den?

“Güzel yer Silivri ne zamandır gitmiyorum ama”
“Evet.”
“Maşallah kovayı doldurdun bu akşam”.

<ı>(Nazar değirdirecek!). “Evet, 8–10 parça var.”

“Maşallah maşallah, yem ne?”
<ı>(Sanki bilmiyor!)

Kurtların olduğu kaba bakıyor;

“Kurt mu bunlar?”

“Timsah...”

“Anlamadım!
“Kurt amca kurt!”

“Versene bana biri iki tane...”

O akşam çok iyi balık yakaladık, İsmet amca benim kurtlara ortak oldu.

Kurtlar bitti, balıkçılık da bitti.

“Vereyim mi yakaladığım balıkları sana?”

“Yok, amca teşekkür ederim.” (<ı>Kurtları benden aldı ya!)

“Yarın Şarköy’e gideriz beraber, kurt çıkartmaya. Elekle, kürek var mı sende?”

“Yok amca.”

“Benim kömürlükte var”.

“İyi geceler İsmet amca.”

“İyi geceler Ali.”

Ertesi sabah, İsmet amca kahvaltıdan sonra, teşkilatı ile beraber hazır bekliyordu, kapının önünde.

Bilgehan enişte, eniştenin oğlu Selçuk, İsmet amca ve ben bir arabaya doluştuk, soluğu Şarköy’de aldık. Şansımıza hava lodos, deniz acayip dalgalı!

Enişte ve İsmet amca kıyıda bekliyor...

Selçuk’la ben suya girdik. Deniz leş gibi, yürümenin imkânı yok.

1.5 litrelik boş pet su şişesini sıkıştırdım şortuma, kürek bende, elek Selçuk’da

Küreği her daldırışımda İsmet amca kıyıdan bağırıyor.

“Var mı, bir şey?”

“Yok!”

“Küreği derine daldır daha ileriye gidin daha ileriye...”.

Su beli geçti, dalga da var. Küreği kuma, değil daldırmak, değdirmek bile mümkün değil.

Bir iki tane kurt bulduk, bulduklarımızı su petinin içine atıyorum.

“Derine daldır derine küreği!”

O koca donu ile koca İsmet amcanın suya girdiğini gördüm. Suları yara yara üzerimize geliyor. Kurt çıkartamadığımız için kızmış belli.

“Ver bakayım şu küreği bana”
Hiç sesimi çıkartmadan verdim küreği çekildim kenara.

İsmet amca belediyeden kiralanmış Greyder gibi !!! Cüsse büyük ya, dalgalar vücudun da dağılıyor.

Dalgalar İsmet amcayı değil yıkmak sarsamıyor bile.

Yeterince kurt çıkarttıktan sonra, sahile döndük.

İsmet amca kompresör gibi nefes alıp veriyor.

Nefes biraz düzelince,

“Çocuklar dedi benim donumu kurutmam lazım, hasta olduğum için benim denize girmem yasak, böyle gidersek yengen beni eve sokmaz.”

Haydaa ne yapacağız?

Yedek don yok, çarşıya almaya gitsek ona göre şort bulmamızın imkânı yok.

Kurulandığımız havluyu, siper edip İsmet amcanın donu çıkarttırdık. Donu arabanın üzerine serip kurutacağız. Önce sıkmamız lazım, bir kişinin yapacağı iş değil.

Donun bir tarafını ben diğer tarafını Selçuk tuttu ters taraflara doğru kıvırıyoruz.

Başka bir sorun daha var havlu ismet amcayı saramadı!

Dondan çıkan suyu tahmin edemez siniz.

Öyle böyle değil.

Donu arabanın üzerine serdik uçmasın diye de üzerine taş koyduk.

İsmet amca da arabanın içine girdi, don kuruyana kadar bekledi.

Kurutma işi bittikten sonra tekrar Mürefte’ye döndük.

O günden sonra İsmet amca ile çok karşılaştık, çok da balık tuttuk.

Beni görür görmez gülerek sorardı “KURT VARMI KURT.”

En son “dı” dedim, geçmiş zaman kullandım...

Neden?

Nisan ayı içerisinde İsmet Amcayı kaybettik.

Mürefte’den İstanbul’a gelmek için arabaya binmiş, binmeden önce de tüm tanıdıklarından helallik almış.

Arabaya biner binemez de gözlerini kapatmış.

 
Toplam blog
: 1280
: 1114
Kayıt tarihi
: 09.08.06
 
 

Deniz tutkunu.Amatör kıyı balıkçısı. Aynı Şarkı ve Ilık Havada Hoşça Kal adlı kitapların yazarı ..