Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Temmuz '07

 
Kategori
İlişkiler
 

Müsaadenizle blogçu'lar şeytanım geldi!

Müsaadenizle blogçu'lar şeytanım geldi!
 

İçimizdeki şeytani duygulardan kurtulmak için yardımlar almaya, egomuzu tatmin için yazılar yazmaya eyvallah. Yaşadığımız gerçeklerden çıkardığımız dersleri paylaşmaya, gördüğümüz yanlışları yeni bir senaryo üzerinden anlatmaya eyvallah. Gruplaşmaya, buluşmaya, yardımlaşmaya ve hatta düğünlerde, konserlerde meydanlarda kadeh kaldırıp göbek atmaya eyvallah.
Ay yıldızlı bayrak altında tek yumruk olmaya, birlikte teröre lanet okumaya eyvallah.

Anılara, masallara, şiirlere, dileklere, rüyalara meslekçilik oynamaya, kimi balık tutmaya, kimi top kovalamaya, kimi şerbet içmeye, kimi rakı içmeye buna da eyvallah.

Hani diyor ya dizideki dede “Türkçeden, Türkçeye çeviri için bir tercüman lazım” hoş ben anlamasam da anlayan vardır mutlaka. Ne kadar zor olsa da bunu anlatmak ona, ona da eyvallah.

Hani anlatmak İstediğimiz çok şey gelir aklımıza da, kelimeleri dizmekte, cümleleri kurmakta zorlandığımız bazı anlatamadığımız duygular dizilir ya beynimize. Yanımızda olsa, ya boynuna sarılır öpersin alnından veya çekersin yumruğu suratının ortasına, kurtuluverirsin anlatamadığın o duygulardan!

Güne böyle stresle başlıyoruz işte, sabahtan akşama stres, stres, stres. Uyuyamadığımız bir gecenin içinde, gereksiz yere korna çalanlardan tutun da kaldırıma oturmuş cep telefonu ile kavga eden sarhoşlara kadar.

Eskiden köpekler ulurdu sokaklarda gecenin bir vakti şimdi meydan serserilere kaldı. O köpekler ki, hoşt dediğinizde kaçarlardı. Bunlar kaçmayan itlerden ve hatta saldıranlardan.

Herkes kendi işinin zorluğunu bilir. Yorgun argın eve gelindiğinde TVde bir iyi haber bulmak ne mümkün, trafik kazaları, canlı bombalar, elinde ip adam asanlar, birbirinin kirli çamaşırlarını sergileyen siyasetçiler. Hani biz egolarını tatmin için gırtlak paralayanların piyonuyuz ya onlar ne derse alkış tutan!

Bir gün rahmetli babam çalışıyor ben de kendisiyle çocukça muhabbet ediyorum (hani önceki yazılarımda kur’an öğrenmek için camiye kuran kursuna gitmeye can attığım zamanlarda)
—Baba
Söyle oğlum?
—Cehenneme girmemek için ne yapmalı?
Babam;
“İyi dürüst insan olmalısın hırsızlık, uğursuzluk yapmamalısın dinini öğrenmeli ve onu yaşamalısın, insanlara yardımcı olmalı onları üzmemelisin vs”
— Baba
Söyle oğlum?
—Beni, dinimi öğrenmem için camiye gönderir misin?
Babam; (uzaklığından veya başka sebepten dolayı bilemiyorum)
“hık, mık” dese de çiçek kulübünde yazdığım hikâye başıma geldi.

Çiçek kulübü-2

Bugün artık bu kriterler değişti cennete gitmek için 18 yaşını doldurmuş olmak ve
söz konusu partiye oy vermek sizi cehenneme girmekten kurtarıyor!

İçimden buna zuha ha ha demek geliyor. "zuha ha ha ha"

Bilgisayarımın başına stres atmak için otururum.

Tanımadığımız insanlarla duygusal bir bağ kurup, ortak paydalar üzerinde günün stresinden uzaklaşır sanal da olsa mutlu olurum zaman zaman blog yazılarında.
Ailemize ayıracağımız zamanlardan ve hatta işe ayıracağımız zamanlardan da çalarak bu blog Çerçevesi içinde dolaşıp duruyoruz. Kimseye akıl vermek gibi bir niyetim yok yanlış anlaşılmasın. Burada bir öz eleştiri de ben yapmak istiyorum müsaadenizle!

Bilimsel akademik yazılar bana ağır geliyor çoğumuzun da okumak için can attığını sanmıyorum. (tıklamalar bunu gösteriyor) yani uluslar arası ödüle sahip olsa bile, benim için farketmez ben okumam. Beni hiç ilgilendirmiyor o işten para kazananlar düşünsün.

Tuttuğumuz bir futbol takımını açıklarken ön yargılardan kurtulmak istiyorum. Yani kendi takımımızı överken diğer takım veya taraftarları için “zaten onlar hep öyle” mantığını anlayamıyorum. ( bu konuda biz hepimiz birbirimizin kopyası değil miyiz)

Onların gerçek kimliğini öğrenmek istiyorsanız yaptığı işlere bir bakın derim. Kendi partilerini gizleyerek milyonlarca insanın oy verdiği bir partiye onların zihniyetleri bu diyenlerin kendilerini uzay elması gibi farklı görmelerinden hiç hoşlanmıyorum.

Tribün; işlerine geldiği zaman bir başkasını tribünlere oynuyorsun diye suçlayanlar, benzeri durumla karşılaştıklarında, yazılarının zaman aşımına uğradığı sanısıyla tribünleri peşine takmaktan ve bir baba şefkatiyle onların saçlarını okşamaktan geri kalmıyorlar. Efendim baba; evlatları arasında ayırım yapmaz, yapmamalı yoksa o şambabası olur.

Her ne kadar içimizdeki şeytani duyguları bastırmaya çalışsak, o duygulardan kurtulmak için birbirimize tatlı söz ve hoş görü ile yaklaşma çabası içinde olsak bile; her zaman bizim sabrımızı, çirkef tarafımızı görmek isteyenler mutlaka olacaktır. Üzerine farz olmayan işlere burnunu sokanlar olduğu gibi bizim masumane duygu yüklü yazılarımıza b..k atacaklar, kendilerinin sözüm ona ödül almamış akademik yazıları! Amatörce yazılan yazıların arasında eriyip gitmelerine mani olamayacaklardır. Zaten bütün sıkıntı burada eğer yarışma yerine editör kardeşlerimiz burada yazar kategorisi yapsalardı da örneğin güreşte olduğu gibi;

Boylarla İlgi Hükümler = ( Yazacaklarla ilgili hükümler)

Yağlı Güreşçiler İçin Boy ve Kategorileri = (blog yazarları ve kategorileri)

Madde 18: Yağlı güreş organizasyonlarında geleneksel, birinci sınıf güreşler ve mahalli güreşler olmak üzere iki tür uygulanması yapılır: = ( blog yazarlığı amatör ve profesyoneller olmak üzere iki tür yapılır)
a) Federasyon her yıl Ocak ayında ilan edeceği geleneksel organizasyonlarda boylar aşağıdaki gibi düzenlenir: ( milliyet blog her yıl ocak ayında en fazla beğenilen yazının yazarına ödül verir)

1- Minik Bir Boy, = a.b.c diyebilen
2- Minik İki Boy, = “Ali topu at”, “Koş Ali koş” diyenler.
3- Teşvik, = İkmale kalanlar.
4- Tozkoparan, = Krişi kıranlar.
5- Deste Küçük Boy. = Elinden tutulanlar
6- Deste Orta Boy, = Kendi başına gidebilenler
7- Deste Büyük Boy, = Kardeşinin elinden tutanlar
8- Küçük Orta Küçük Boy, = öğrenciler
9- Küçük Orta Büyük Boy = Esnaflar ve AÖF
10-Büyük Orta, = Öğretmenler ve memurlar
11-Başaltı = Gazeteciler, basın medya vs
12-Baş = ÇOK BİLENLER. ( Akıl verenler, doğrucu Davutlar, kendilerinden başkasını beğenmeyenler, sevgide, aşkta, siyasette aklına ne gelirse her şeyi hep onlar bilirler)

Yukarıdaki düzeneğe göre ben 1 ila 10 arasında kendime yer bulabilir ve hiç gocunmazdım. Fakat Aramızda 12 yi zorlayan o kadar çok yazar var ki, kategoriyi 20 veya 30 yükseltmekte fayda var. Herkes nerde olduğunu bilirse hiç sorun olmaz diye düşünüyorum. Kimse kimsenin alanına müdahale edemez kendinden küçük rakamlarda olanlara geriye dönük yorum yapılmamalı onların yazdıklarına konumundan dolayı aykırı yorum yazamaz (açıklayıcı veya isteğe göre olabilir).

Sonuç itibari ile biz burada gönül eğlendiriyoruz. Arada bir hayırlı iş yaparsak o da ekstramız olur eğer buradaki zihniyette değişmez ise birliktelik çağrıları fiyasko ile sonuçlanır. Bir dahaki toplantı da balon olur. Bunlara hiç gerek yok, siyasetçilere özenmenin onlara benzemenin bir getirisi yok. Zaten biraz hoş görümüz olsa yeni arayışlara da hiç gerek yok, İçimizdeki şeytanı kontrol etmesini bilmeliyiz onu kin ve nefret ile onurlandırmak yerine sevgi ve hoş görümüz ile mahpus etmeliyiz. Ben kızdıkça şeytanım kabarıyor o zaman Aileme, çocuklarıma sarılıyor onların sevgisi ile şeytanı karanlığa gönderiyorum. Kimse beni çocuklarımdan uzak bir yerde kızdırmasın haaaaaam yaparım.=:)))

"Sen bizim mahalleye geldin geleli canım

Bizde ne akıl kaldı ne de fikir bittik
O endam eda nedir öyle hey yavrum
Kaç yıllık arkadaşlar birbirimizi sattık

Ben sokak kedisi gibi sürtünüp yerde
Komşunun kızı kampta sporda stepte
Terzi Mukadder satıp savdı malı mülkü
Gizlisi saklısı kalmadı topumuz niyette

Sen bizim mahalleye geldin geleli canım
Bizde ne akıl kaldı ne de fikir bittik
O endam eda nedir öyle hey yavrum
Kaç yıllık arkadaşlar birbirimizi sattık

Ye ye ye çıtır çıtır, ye ye ye kıtır kıtır
Ye ye ye çıtır çıtır, ye ye yeee...

Hey seni yerler yerler, seni ham yapar bu zilliler-Yaylanmadan yürü, yoksa günah bizden gider-Hey seni yerler yerler, seni ham yapar bu zilliler-Yaylanmadan yürü, yoksa günah bizden gider-Seni yerler yerler, seni ham yapar bu zilliler-Yaylanmadan yürü, yoksa günah bizden gider··

Bu kadar cilvelisi olur mu be erkeğin-Delikanlı mısın kız mısın-Anlayalım artık hop usta-

Sen başımıza bela mısın·?

Sevgili minik serçe Sezen Aksu'dan...

Yalan da olsa, sanal da olsa, sevmek, seviyorum demek güzel şey be usta!

Bak şeytanım kabarıyor ustaaaa, gökmeeeeeeeeeeen çabuk geeeeeel!

Resim www.kaliteliresimler.com

 
Toplam blog
: 438
: 826
Kayıt tarihi
: 07.01.07
 
 

Milliyet Blog'a hangi vesile ile kayıt olduğumu doğrusu hatırlamıyorum!  Bende birçoğunuz gibi ya..