- Kategori
- Deneme
Mutlu Yüzler, Doğru Sözler
Kar yağmadı sayılır İstanbul'a çok beklememize rağmen, yağmur yağıyor bir kaç sabahtır incecik bir çisenti, ıslak toprak, üzerleri damlacıklar dolu yapraklar, ağaçlar, bahçemizdeki erik ağacında nohut tanesi kadar oldu erikler, hemen yanındaki vişne ağacı sen verirsin ben meyve veremez miyim der gibi bembeyaz çiçek doldurdu dallarını, dünyanın en güzel ödülü bu bizim için balkonumuzdan toplayabiliyoruz.
Bu güzelliklere can kurban fakat bazen de bir yağmur yağıyor seller önüne kattığını sürükleyip yok ediyor. Dolu yağıyor vakitsiz, beklenenden ağır sonuçlar doğuruyor. Bu hepimizin el birliğiyle katlettiğimiz doğanın isyanı, küresel ısınma denen oluşumdan evvel her şeyin zamanı belliydi. Şu zamanda kar, bu zamanda yağmur, şu zamanda dolu yağabilir gibi hem de bu gün olduğu gibi televizyondan, gazeteden falan da değil sonuçları *"topraktan öğrenip kitapsız bilenler" söylerdi. Tabi ki o günleri geri getiremeyiz de keşke diyorum, çocuklarımıza borçlu kalmamak için, emanetlerine ihanet etmemiş olabilmek için doğamızı geri kazanabilsek, kolay olmayacak, imkansız da değil, bakın sokaklarda naylon poşetler azaldı. Pazarlarda rengarenk fileler süslüyor tezgahları, her belediye olabildğince fidan dikse mesela, ağaç kesenlerin cezası daha caydırıcı olsa, kentsel dönüşüm projesi kapsamında katledilen ağaçları gördükçe içim sızlıyor. Zira belediyeler bildiğim kadarıyla ağaçların kesilmeden taşınmasını yani yaşamasını istiyor. Müteahhit ise tamamen uyduruyorum bu kısmı "evet kesmeyeceğim, gökyüzünde bahçem var oraya taşıyacağım!" dese kabul görüyor. Nereye taşıyorsun? gerçekten taşıyor musun? veya inşaat bittiğinde yerine gelebilecek mi? gibi olasılıklar düşünülmüyor bile, neyse her şeye rağmen bahar geldi. Geçtiğimiz günlerde kızımla Lale seyrine çıktık, inanılmaz güzellikler, rengarenk sokaklar, parklar, fotoğraflar çektik, serettik, kokladık binbir renk çiçekleri, laleler, papatyalar, nergisler, menekşeler, mor salkımlar insanın başını döndürüyor. Yani öyle cömert ki, öyle gözü tok ki; toprağın bir ekiyor binbir güzellik alıyorsun, yeter ki atıver bir tohum, yeter ki görebilecek niyetin olsun muhteşem varoluşu.
Bahar başka güzel, ardından gelen yaz başka, şimdiden tatil hayalleri başladı. Deniz, kum, güneş üçlüsü pek çok insanın özlemi, benim denizim gazete resimlerinden, ve bayamlarda gelen kış kartposallarından ibaretti. Karlı Kızkulesi vardı mesela, en çok İstanbul temalı kartlar gelirdi başka şehirlerde yaşayan akrabalarımızdan bile, kendimce de matematikden ibaretti İstanbul ve deniz, çevremde gördüğüm ırmakları, derelerin suyunu, ilkbaharda coşan selleri kaç kat büyüttüğümde hangi deniz suyu kadar olabilir? diye düşünür bir çeşit problem çözerdim. Yine hayaller kuruyorum. Bu defa güzel Türkiye'mde mutlu yüzler görebilmek, doğru sözler duyabilmek, kadınların, çocukların eğitimde, sağlıkta ve mutulukta eşit paya sahip olabilmeleri uğruna!..
"Baharda kışı, kışın da yazı özler insan. Ne uzaksa onu özler...
Kavuşmak şart mı?
Boş ver!
Bazı şeyler yokken güzel.." Can Yücel
*Nazım Hikmet