Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Aralık '13

 
Kategori
Siyaset
 

Muz Cumhuriyeti

Muz Cumhuriyeti
 

İşte öyle


“Muz cumhuriyeti” uluslararası ilişkilerde, özellikle de Latin Amerika üzerine yapılan çalışmalarda sıklıkla kullanılan bir kavram olup, bu kavramı ilk kullanan isim Amerikalı yazar William Sydney Porter’dir. Porter'ın 1904’te ortaya attığı kavramın özellikle Soğuk Savaş sonrasında yaygınlık kazandığını görülmekte ve son yıllarda Türkiye'de de sıklıkla kullanılmaya başlanan kavramın, uluslararası politikada siyasi ve ekonomik açıdan istikrarsız, dış müdahalelere fazlasıyla açık ülkeleri tanımlamak için kullanılmaktadır. Siyasi tarihe bakıldığında ilk muz cumhuriyeti olarak Honduras karşımıza çıkıyor ve Honduras’ı Guatemala gibi diğer pek çok Latin Amerika ülkesi izliyor. Tüm bu ülkelerin ortak noktası sınırlı (genellikle muz gibi tarımsal) üretim yapmaları ve bu üretim süreçlerinde de United Fruit veya The Standart Fruit gibi Kuzey Amerikalı şirketlerin etkin olması, United Fruit veya The Standart Fruit gibi şirketlerin söz konusu ülkeler üzerindeki etkinliği ekonomi ile de sınırlı olmayıp, bunun ötesinde, diledikleri zaman çıkarlarına uymayan hükümetleri (çoğu zaman CIA’nin de desteğiyle) yapılan darbelerle düşürmeleridir.

Sık sık Türkiye'nin bir “Muz Cumhuriyeti” olduğunu söyleyenlerin yanında kimileri, özelikle de yönetim erkinde olanlar olmadığını iddia ediyor. Guatemala'da 1950'de seçimle işbaşına gelen Jocobe Arbenzyönetiminin ülkedeki Amerikan menşeyli Birleşik Meyve Kumpanyası'nın (United Fruit Company) sahip olduğu arazileri kamulaştırmaya kalkışması üzerine başlayan ve CIA tarafından organize edilen ve Amerikan yönetiminin de doğrudan ambargo uygulamalarıyla destek verdiği girişimler ile ülke içindeki faaliyetler yoğunlaşıyor ve ardından da Arbenz yönetimi devriliyor böylece Guatemalayeniden Amerikan çizgisine çekilmiş oluyor.

Muz Cumhuriyetlerine somut başka bir örnek Guatemala’dir. Özel bir şirket olan United Fruit Company (Bildiğiniz Chikita muzlarının üreticisi) Muz üretimini gerçekleştirdiği Guatemala'da işler kendisi adına yolunda gitmeyince hükümet darbesi yaptırtabiliyor. Kafasına göre bir hükümet seçtirebiliyor, bu noktada ne Guatemala halkının ne de devlet geleneklerinin bir etkisi olmuyor. İş bununla da bitmiyor, daha sonra ABD aynı toprak reformunu yapmaya kalkan ve bakır madenleri millileştirmeye çalışan Şili'de askeri bir müdahale yaptırarak Allende'yi deviriyor ve yerine Pinochet'i getiriyor. Tüm bunlar dünya devletlerinin, özellikle de muz cumhuriyetleri dediğimiz pek bir gelişim gösterememiş devletlerin büyük güçler karşısında ne kadar da edilgen olduğunu ortaya koyuyor. Orta halli ve bölgesinde sözü geçen bir Türkiye, muz cumhuriyetlerinden farklı da olsa ABD'nin etkinlik sahasında edilgen bir duruş sergilemek durumunda kalıyor.

Başka bir ifade ile; demokrasiyi benimsememiş insanların yaşadığı, Cahil denilebilecek türden kişilik sorunları olanların önemli makam ve mevkilere getirildiği, halkın önemli kısmının sadece kendi çıkarını düşündüğü, kanunların masumları korumadığı, adaletin sadece ufak sinekleri tutan bir örümcek ağı olduğu, bilimsel ve teknolojik önemli bir gelişmenin gerçekleştirilmediği, rasyonel aklın, bilimin ve fen kurallarının terk edildiği, normların dikkate alınmadığı, politik ve ekonomik olarak dışa bağımlı, emperyalizmin tarlası olan, kişilerin kendisini düzeltemeden yönetime aday olan ve yönetici konumda olanların olduğu, toplumun parasızlıktan değil ahlaksızlıktan batabileceği ön görüsünü ve fikrini perçinleyen, kuvvetler ayrılığı ilkesinin dikkate alınmadığı, yürütmeyi eline geçirenin yaptığım yaptık, dediğim dedik, çaldığım düdük dediği, devlet yönetim tütüne “Muz Cumhuriyeti” denir.

Cumhuriyet yönetiminin birinci temel özelliği; seçim esasına dayanan bir yönetimdir. Söz konusu seçim, gerek seçme ve gerekse seçilme hakkı açısından belli bir kişiye, belli bir gruba ya da belli bir sınıfa ait değildir; bütünüyle millete aittir. Cumhuriyetle yönetilen bir devlette bir görevin, ilahi bir kuvvete dayanması ya da babadan oğula geçmesi gibi bir yöntem de yoktur ve olamaz. Cumhuriyet yönetiminde seçimle iş başına gelenlerin görev süresi belli bir dönemi kapsar; yani cumhuriyet rejiminde ömür boyu bir görev söz konusu olamaz. Cumhuriyet rejiminin ikinci bir özelliği; bu rejim her şeyden önce kişisel çıkarlardan öte kamu yararını ön planda tutan, kamu yararına dayanan bir yönetim şekli olmasıdır. Çünkü Cumhuriyet rejimi, gücünü dayanağını kişi, grup ve sınıf egemenliğinden değil, geniş halk kitlesinin bütününden, millet iradesinden almaktadır.

Cumhuriyet rejiminin bütün vatandaşları yasa önünde eşit sayması, onlar arasında hiçbir ayrıcalık tanımaması, onların devlet yönetimine eşit olarak katılımını sağlaması, vatandaşların temel hak ve özgürlüklerini devlet teminatı altına alışı, milli birlik ve beraberliğimiz açısından da birleştirici ve pekiştirici olmalı, milli sınırlarımız içinde hiçbir ayrıcalık yapmaksızın bütün vatandaşlarımızın paylaştığı, yararlandığı, bu nedenle korumaya ve yaşatmaya kararlı olduğu bir yönetim haline gelmelidir.

Cumhuriyet rejimi aynı zamanda insan unsuruna verdiği değer, insan hak ve özgürlüklerine gösterdiği saygı nedeniyledir ki çağdaşlaşmayı, çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmayı en iyi şekilde gerçekleştiren bir ortam oluşturur. Diyebiliriz ki Türkiye'nin çağ atlaması, milletimizin Atatürk'ün önderliğinde her türlü engeli aşarak uygar bir toplum haline gelişi, laik ve demokratik cumhuriyet rejimi sayesinde mümkün olabilecektir.

Muz Cumhuriyeti yakıştırmaları yanı sıra, Cumhuriyet rejimi, memleketimizin ve devletimizin geleceği bakımından o derece önemlidir ki, Anayasamızda “Türkiye Cumhuriyeti'nin idare şeklinin Cumhuriyet olduğu” hükmünün değiştirilemeyeceği, değiştirilmesinin teklif dahi edilemeyeceği ayrı bir anayasa maddesiyle teminat altına alınmıştır.

T.C. Anayasasına göre Cumhuriyet Rejiminin temel Özellikleri; Değiştirilemez Temel Hükümler; Anayasa'nın 4 üncü maddesine göre; Devletin şekli, Cumhuriyetin nitelikleri, Devletin bütünlüğü, resmi dili, bayrağı, millî marşı ve başkenti ile ilgili 1, 2 ve 3 üncü maddelerindeki hükümler değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.

Anayasa ile kesin güvence altına alınan bu temel hükümler şöyle sıralanıyor :  

Madde 1- Türkiye Devleti bir cumhuriyettir.

Madde 2 - Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.

Madde 3 - Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Millî marşı "İstiklâl Marşı"dır. Başkenti Ankara'dır.

Egemenliğin Kullanılması; Egemenlik kayıtsız şartsız Milletindir. Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır. Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz. (Md.6), Yasama yetkisi, Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez. (Md. 7) Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından, Anayasa ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir. (Md. 8), Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır. (Md. 9),

Kanun Önünde Eşitlik; Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir, Hiçbir kişiye, aileye, zümreye ve sınıfa imtiyaz tanınamaz, Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar. (Md.10)

Sahi Ülkemizde son yaşanan olaylar ışığında değerlendirdiğimizde 90 yaşındaki, Anayasa ile güvence altına alınan T.C. Cumhuriyetimiz, kurulduğundan beri mi Muz Cumhuriyetimiydi, yoksa ona mı dönüştürüldü?

Üzülerek ifade etmeliyim ki bir sonraki yazımın konusu Çadır Devleti, daha sonraki yazımın konusu ise Müstemleke memleket olacaktır.

Nizamettin BİBER

 
Toplam blog
: 887
: 2743
Kayıt tarihi
: 06.06.12
 
 

Yeni dünya düzensizliğinde insan olmaya çalışan ve okuyarak ne kadar cahil olduğunu gören, olayla..