Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Haziran '20

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Naylon Çoraplar

 

            Yaşamı belirli bir yaştan sonra derinden duyumsamak mıydı büyümek? İlk kez siyah okul çoraplarımla vedalaşıp, annemin uzattığı incecik naylon çoraplarla tanışırken hissetmiştim bunu. İş hayatına atılacak kadar büyüdüğümü hatırlatıyordu o çoraplar bana. Büyümüştüm artık! Liseyi bitiremesem de devlet sınavlarından başarıyla geçmiştim. Oysa, büyümekle çocuk kalmak arasında bir yerlerdeydim henüz…

           Haliç’in kaldırımsız, toprak sokaklarında ince topuklu ayakkabılarla yürümek bile zordu o yıllar. Oysa, otobüse yetişmek için topuklu ayakkabılarımla koşmaya çabalarken farkında olmadan büyüyormuşum. Uykusuz geçen bir nöbet sabahında, final sınavlarına yetişmek için koşarken de…

          Ebe çocuğumu kucağıma verirken, patron işime son verirken, oğlumu askere yollarken, sevdiklerimi teker teker toprağa verirken hep büyüyor muşum meğer…

        Hiç kirlenmeden büyüyebilmemiz mümkün olabilseydi… Masumiyetimizi kaybetmeden, kendi yalanlarımıza inanmadan, hüzünler biriktirmeden. Canımızı yakan aşklardan uzak durabilseydik, biri bize beyaz atlı prensin olmadığını söyleyebilseydi keşke. Tercihlerimiz ille de mecburiyetlerimiz olmasaydı.

         Uçurumun kenarına geldiğimizde, elimizi bırakmasaydı tutunduklarımız. Yeni tükenişler yaşamazdık,  katı gerçeklerin derinliğinde yitirmeseydik düşlerimizi. Umutlarımız saklı kalırdı o zaman yarınlara. Hayatın neresinde durduğumuzun da bir önemi olmazdı, hep yeni sevdalara açık olurdu yüreğimiz.

        Kendimizin kimsesi olma ıssızlığına sığınmadan, başkalarının yalnızlığına köprü kurmayı deneyebilseydik. Yüreğimizle aramıza duvar örerek, içimizdeki gurur tanrısına kurban etmeseydik kendimizi.

         İşte o zaman gösterirdik yaralarımızı, canımızın yandığını belli etmemek için maskelerin ardına saklanmadan. Pencereleri sımsıkı kapatıp, radyonun sesini sonuna kadar açarak avaz avaz ağlamazdık gidenlerin ardından. 

       Ama en çok da içimizdeki çocuğu öldürmeden, oyuncaklarını kırmadan büyümeyi öğrenebilseydik…

         Oysa önce naylon çorabımızı kaçırmadan giymeyi öğrendik! Sonrasında topuklu ayakkabıyla koşmasını… Çorabımız kaçmasın diye dikkat ederken, hayatı kaçırdık farkında olmadan. Ve zamansız büyüdüğümüzden olmalı, hep bir şeylerin eksikliğini duyduk…

 
Toplam blog
: 235
: 2079
Kayıt tarihi
: 26.09.07
 
 

Burada yazarken kim olduğumuzun, ne olduğumuzun bir önemi olmadığını düşünüyorum. Önemli olan yaz..