Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Eylül '15

 
Kategori
Siyaset
 

Ne biçim işler bunlar?

Ne biçim işler bunlar?
 

dizifragmanı.net


Sen yüzbinlerce insanı çok kutsal bir amaç için koca bir sahaya topla. Tümünün eline Türk Bayrağını ver; ondan sonra karşılarına geç ve bir parti başkanı gibi “Sizden 550 tane oy istiyorum..” de… Yani!
 
Elbette terörü lanetliyeceğiz. Çünkü bu insanlar; Anadolu insanı terörden bıkmıştır.
 
Elbette ellerimize Türk bayraklarını alıp, sokaklara çıkacağız. “Teröre lanet olsun..” diye bağıracağız.
 
Elbette o alanlarda şehitlerimizin adını bir kez daha anıp, onları kutsayacağız. 
 
Elbette hep birlikte bu ülkenin birliğini, bütünlüğünü savunacağız.
 
Ama bunun için, daha düne kadar AKP’nin Başkanlığını yapan; hala o işten vazgeçmiş gibi görünmeyen ve tarafsızlığını elinden geldiğince yok sayan bir kişinin başkanlığında yapılacak toplantının gerekli olduğu bana söylenemez ve bütün bu milyonların bunun için toplantıya geldiği söylenemez.
 
İnsanlarımız ne yazık ki  çok iyi niyetli  fakat bu kadar iyi niyetli  olduklarından dolayı yok yere sık sık kullanılıyorlar. 
 
Onlar niye Türkiye’nin dört bir yanından gelerek o alanda toplanmışlardı ; ama sonunda toplantı neden falan partinin propaganda sahası haline getirilmişti?
 
Ben kendi kendime sorup duruyorum : Ne biçim işler bunlar..? Belki ben yanlış düşünüyorum. Yok belki de bu olanlarda bir yanlışlık var. Belki de hepimizde. Ne çabuk kandırılıyoruz. Ne çabuk “Vatan, Millet, Sakarya..” derken; kendimizi “Milyonlarca Nefes, Teröre Karşı Tek Ses" mitinginde,  İstanbul Yenikapı'da buluyoruz.
 
Şimdi o kalabalıklar, Miting’den sonra : “Oh içimizi döktük.. Milyonlarca insan, PKK’ya karşı sesimizi yükselttik vede bayrağımızı yükselttik..” diyerek rahat bir nefes mi alıyor? Yoksa, “Gittik ama acaba biz bir partinin azizliğine mi uğradık..?” diye mi kendine soruyor ?
 
PKK ve onun uzantısı olan HDP insanlarımızı kandırıp, hatta yüce devlet adamlarımızın da aklına girip “Biz Barış İstiyoruz!” diye diye … seçimde  %13 oyu  toplayıp, 80 milletvekiliyle TBMM’ne elini kolunu sallayıp girdiler..
 
Ondan sonra da “Barış… Barış…” diye diye; ellerindeki “V” işaretleriyle Kürt Kadınlarını sahalara sürdüler ve herkesi kendilerine inandırmaya çalıştılar. Ama işin içinde iş vardı. Hiçbir zaman asıl amaçlarını unutmadılar. Neydi amaçları? Doğuda ve Güneydoğu’da bağımsız bir Kürt Devleti kurmak.. Bunun için çalıştılar. Ve bunun için çalışacaklar. Çünkü bu davaya inanmış insanları var.
 
Ama biliyoruz ki Kürt davası aslında Kürt Davası adına hareket eden bir avuç Silah Kaçakçısı; Esrar_Eroin Kaçakçısı; Silah Kaçakçısı insanın kapalı hedefi halindedir. Bu insanlar bağımsızlık davasını, kendi pis işleri için kullanmaktadırlar. Kullanacaklardır… Bu insanlar bu işlerden kolay kolay vazgeçmezler ve bütün insanlığı bu işlere alet ederler. Hatta, Avrupa’yı da, Amerika’yı da… Çünkü onların esrara ihtiyacı var. Gençleri nasıl genç yaşlarda içkiye alışıyorsa; esrar-eroine de alışıyor. Bu gibi maddelerin Hollanda sokaklarında serbest satıldığını artık biliyoruz. Bu işler için dünyada çok büyük paralar dönüyor. Bunu herkes biliyor.
 
Bu arada genç yaşlarda bütün dünyada bu maddelerden garibanlar ölüp gidiyorlar: Whitney Houston; kızı Kristina Brown; Brian Jones; Jimi Hendrix; Janis Joplin vs… Sayısız sanatçı, insan evladı… Ölüp gidiyorlar.
 
Peki, bu maddeleri kim getiriyor uzak doğudan.. Bu işin simsarları; aracıları; tüccarları kimler?Asıl mal, altın-kesit üzerinden Afganistan-İran üzeriden Anadolu’ya , oradan Hollanda’ya kadar nasıl aktarılıyor; onun karşılığı olan para nasıl silah olarak geri dönüyor?
 
Çünkü bu bölgelerin insanını silaha alıştırdılar. Herkes belki bir tabancayla başladı işe ama ondan sonra “Koleşkof” denen makineli tüfekler; ağır uzaktan vuran tüfekler parayı verene satılmaya başladı. Silahlar hiçbir zaman durduğu yerde durmaz…
 
Ondan sonra Arap ülkeleri karışmaya başladı… Karıştı… Daha da karıştı… Daha da karıştı.. Irak; Suriye … Derken bir çok Arap ülkesi bu işlerin, kaosun ve terörün merkezi oldu ve kutsal amaçlar adı altında artık millet öylesine bölündü ki, kimin kimi vurduğu belli olmaz oldu. Bu işlerin merkezinde görünen Esat.. artık küçüldü, önemsizleşti.
 
Bizde de yüzlerce, binlerce insanımız öldü… Askerimiz, polisimiz şehit oldu.. Niye? Bu bölgede biriktirilmiş silah ve cephane uğruna. Bir bakıma herkesi kandırdılar. Kanmayanlar kanmadı; hep söyledi; söyledik ama… Bir süre sessiz geçsin; “Hele şu seçimler sessiz bitsin..” diye sayısız tavizler verildi. Sustuk. .. Susturulduk… Askeri… Polisi… Tümümüz…
 
Şimdi bize deniliyor ki; “Çıkın sahalara , bağırın… PKK’yı lanetleyin… Terörü lanetleyin..” diye bağırtıyorlar… Bağırıyoruz… Elbette bağıracağız.
 
Lanet olsun Terör… Lanet olsun PKK… diyeceğiz. 
 
Ama başımızda kimler olacak…?
 
Hangi Parti adına bağıracağız.?
 
Arkamızda kimlerin olduğunu bileceğiz?
 
Bizi daha çok bağırtırlar…
 
Biz de çok bağırırız… Ne olacak sanki…
 
Yürümekle, bağırmakla sahalar mı aşınır; boğazlar mı?
 
Ama şöyle biraz durup düşünelim. Yahu bizi toplayan kimdi? Bağırtanlar kimler? Ve “550 Milletvekili isterim..” diyenler kimler…
 
Haydi hayırlısı … Bakalım haftaya nerede toplanıyoruz… Yine hep birlikte bağıracağız:
 
“Kahrolsun PKK… Çok yaşa Birliğimiz, Bütünlüğümüz… Çok yaşa Türk Milleti..!”
 
Tamam bağıracağız da şu 550 milletvekilini hangi parti adına istediler bizden? Onu anlayamadım. Ben biraz gabiyim galiba…  Bunu biraz daha açıklayan olursa, belki anlarım??
 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..