Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Kasım '13

 
Kategori
Deneme
 

Ne çıkarsa bahtınıza

Ne çıkarsa bahtınıza
 

Yaşadığımız süreçte edindiğimiz her bilgiyi bir araya getirmek, tıpkı bir yapbozun binlerce parçası gibi toplamak işe yarar mı? Her bir tecrübe parçasını birleştirdiğimizde, yapbozu tamamlayarak büyük resme ulaşmak ve kendi hayatımızın anlamını keşfetmek mümkün müdür? Herhalde değildir. Fakat yine de uğraşmak, küçük resimlere ulaşmak eğlenceli oluyor. Amaç yaşam pratiği yapmak ve her şeyi biraz daha kolaylaştırmak.

Mutlu olmak için en fazla denediğim yöntemlerden birisi, hayatı bir oyun gibi algılamak.

Bu oyunda ustalık ve şans faktörleri eşit. Hayalleri olabildiğince yüksek, fakat beklentileri o oranda düşük tutmak en önemli kural. Çelişkili gibi görünse de, gerçekten çok işe yarıyor. Hayaller süreklilik kazandıkça, gerçek mutlulukları da kendisine çekiyor. Umut değil ama… Umut beklenti demek çünkü! Pandora’nın kutusundan çıkan o sözcüğün bütün kötülüklerin anası olarak anılması beni hep etkilemiştir. Arzu ettiğimiz her şey için öncelikle hayal kurmak, arkasından gereken mücadeleyi vermek ve karşılığında hayatın bize sunduklarıyla yetinmek zorundayız. Hırs yapmak ve çabalamak iyi de, mantıkla birlikte götürebilirsek ne ala! Süreç uzadıkça düş kırıklıkları beraberinde öfkeyi, umutsuzluğu da getiriyor. Sonrasını düşünmek bile kötü. Beklentilerden arınmadığımız sürece mutsuzluklar da kaçınılmaz oluyor.

Oysa sabırlı olmak yaşamın temel kuralı. Hayallerimizi zamanla sınırlandırmayalım. Bırakalım sürprizler kendiliğinden gelsin ve bize sadece sevinmek kalsın. Umut etmek, ya da bekleyişler insanın enerjisini öylesine tüketiyor ki, o sürprizlere sevinmeye bile mecalimiz kalmıyor.

Tavla gibi bir şans oyununda yaşadığımız iki saatlik şanssız bir süreci ertesi güne taşır mıyız? Hayır, normalde taşımayız. İşte yaşamdaki diğer şanssız saatlere de aynı uygulamayı yapabilmeliyiz. Şans faktörü böyle bir şey. Her daim iyi gitmesi mümkün olmadığı gibi, hep kötü de gitmez. Çok eskilerde kalan ve unutulup giden bir film şarkısı var hafızamda;

“Yarın başka bir gündür,

Ne olacak bilinmez…”

Olasılıklar evreninde yaşamak aslında büyük bir keyif. Matematikten biraz anlayan her insan bu keyfi keşfedebilir. Hayal kurmak için sonsuz sayıda seçeneğimiz var. Sonrası mı? Umut etmeden bekleyeceksiniz. Artık ne çıkarsa bahtınıza!   

Hayal kurmayı beceremiyor musunuz? Pardon; muhtemelen hayatı fazla ciddiye alıyorsunuz, ya da kendinizi gidişata fazla kaptırmışsınız demektir. Schopenhauer insan kalabalıklarının kendi dertleri içinde boğuşmasını, mikroskoptaki lamel üzerinde incelenen küçük canlıların -bakteriler- kaynaşmasına benzetmiş. Birkaç yıl sonra asla hatırlamayacağımız ayrıntılara takılıp, hayatımızı mahvediyoruz. Düşünsenize, ölümden öte yol yok ve zaten hepimiz er veya geç ölüp gideceğiz. Hayalsiz bir yaşam, tuzsuz bir yemek gibi! Neye sahip olursanız olun hep bir eksiklik hissedersiniz.

Tıpkı diğer şans oyunları gibi, hayatı da kuralına göre oynamak şart. Bu bol olasılıklı oyunda her yeni gün, yeni seçeneklerle dolu. Eziyet çekmek yerine keyif almalıyız.

Herkese bol şans…

    

  

 
Toplam blog
: 27
: 1563
Kayıt tarihi
: 22.09.13
 
 

Ege Üniversitesi mezunu. Emekli öğretmen. Yayımlanmış romanları ve deneme kitapları var. ..