Ne kadar kitap o kadar köfte

Aşağıda yazacaklarımın ekmek ve köfte ile görünürde ilgisi yok. Ama ben özünde çok ilgisi olduğunu, çünkü gerçekten bu haber konusu yüzünden daha az ekmek ve köfte yediğimizi ve bu az yediklerimizi de tam da bu nedenle adil paylaşamadığımızı düşünüyorum.

21 Nisan tarihli Hürriyet gazetesinin İnternet sayfasında (yazılı baskıda da var)” Japon’ a 1 yılda 25 kitap, Türk’ e ise 10 yılda bir kitap” başlıklı haberi okuyun lütfen. Hatta bu yazıyı okumayı bırakıp önce o haberi okuyun sonra tekrar dönün. Şu kadarını buraya alayım “ ……Günde ortalama 5 saat televizyon seyreden Türk halkı kitap okumaya yılda yalnızca 6 saat zaman ayırıyor…..” Seyredilen kanalların ve o kanallarda seyredilen programlarında hangileri olduğunu ise tartışmanın dahi gereksizliğine inanıyorum.

İşte sayın okurlar benim o meşhur nitelik / nicelik takıntılarım buralardan kaynaklanıyor. Eğer niteliğimiz bu araştırmanın olumsuz tarafındaki değer olur ise Japon’ lar dünya otomotiv piyasasına hibrid aracı sunanlar oluyor, Türk CEO’ lar ise bu saatten sonra bizde marka olmak geçti fasoncu oluruz diyenler kategorisine giriyor. (O da eskiyen modeller için.) (Bu tanımlama da gerçekten Hürriyet gazetesinde 3 büyük otomotiv üreticisi CEO’ ya atfen yer almıştır.)

Ana muhalefet partimiz solun! temsilcisi tek organize kurum gibi dururken olağan kurultayı hiçbir açıdan hiç kimsede hiçbir heyecan yaratmıyor. ABD’ nin başkanlık yarışı ülkemizde ne yazık ki daha ciddi bir ilgiyle izleniyor böyle bir siyasi olayı izleyebilecek kitle tarafından. Çünkü hala ve hala CHP’ nin sorununun tüzüğünün anti demokratik olması gibi bir algılama var. Gerçekten okuduğum kadarı ile son derece anti demokratik, gizli seçimin ruhuna aykırı bir seçim mantığı.) Ama yine de asıl sorun bu değil. Sorun çok açık bir biçimde, hangi aday hangi somut konu için hangi somut öneriyi getirdi sorusunun cevabının bilinmeyişi. Katılın, katılmayın, doğru bulun bulmayın ama hangi projeyi getirdiler. Hala ve hala ben Sn. Umut Oran umut olur mu diye sorarken, Sn. Koç’ un nasıl kaç delege ile yüz yüze görüşüp kaç yıldır politika sahnesinde olduğu yazılıyor. Ama yine hala ve hala adayların somut projelerini yazanı en azından ben görmedim. Oysa tüm ABD başkan adaylarının ne dedikleri ve neden neyi demedikleri herkesçe biliniyor. O nitelik farkı yüzünden Japon’ ların Toyota’ sı, ABD’ nin NASA’ sı, var, bizim ?

Evet sayın okurlar en kötü kitap bile, hayat tarzınıza en zıt kitap bile okunmalıdır. En azından kötünün ne olduğunu veya neden sahip olduğunuz hayat tarzının en iyisi olduğunu anlatır size. Önünüzde farklı ufuklar açar. Katılmasanız dahi, katılmadığınız görüşleri, yaklaşımları öğrenirsiniz. Biraz daha zorlarsanız kendinizi daha analitik düşünmeye, neden demeye başlarsınız. Neden demeye başlarsanız, işte o zaman siz yapılanı uygulayan değil, uygulanacağı yapmaya başlayan olursunuz. O zaman siz Toyota’ yı yaparsınız, fabrikayı Japon’ lar kurup fasoncunuz olurlar. O zaman siz kurultay yaparsınız derdine ABD düşer.

Dünya üzerindeki başarıları insan sayısı çok olan ülkelerin değil, nitelikli insanları çok olan ülkelerin kazandığını unutmayalım ve o okumadığımız kitapların aslında yiyemediğimiz ekmek ve köftelerin temel nedeni olduğunu bir an bile aklımızdan çıkarmayalım.