Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Mayıs '10

 
Kategori
Güncel
 

Ne oluyor benim ülkeme?

Vah Türkiyem vah. Bu günleri de mi görecektin? Şehitlerimizin kemikleri sızlıyordur şimdi.

Düşünün ki toplumun yaklaşık yüzde 25'ini yani dörtte birini temsil eden bir siyasi anlayışın başındaki bir kişi, hergün televizyonlara çıkıp ülkemin insanına siyasi ahlak vermeye çalışan, kendince insanlara doğruyu gösterdiğini iddia eden sözde bir lider bir takım görüntülerle suçlanıyor. Kendisi 3 gün sonra piyasaya çıkıyor ve bunun bir komplo olduğunu iddia ediyor. İstifa ediyor. Peki görüntülerin gerçek olmadığını ifade ediyor mu? Hayır...

18 milyon Türkü temsil eden bir kişi çıkıp da "ben böyle birşey yapmadım, bu görüntüler kurgudur. Bunun peşini bırakmayacağım. Hukuka saygım büyük ve ona inanıyorum. Hukuk doğruyu bulacaktır, adalet er geç yerine gelecektir" deyip de çok inandığı, her daim başvurduğu mahkemelere olayı bırakmıyor. İfade vermeye gitmiyor.

Tek yaptığı iş "mağdur" görüntüsü uyandırıp kahraman olmaya çalışmak. Çünkü biliyor ki bizim insanımız mağdurlara karşı bir sempati besler, ona eğer haklı ise destek verir. AK Parti'nin kapatılma sürecinden ne kadar karlı çıktığını ve tek başına iktidar olmayı bildiğini gördüğü için aynı metodu kullanmaya çalışıyor. Kendince haklı tabii. Ancak unuttuğu bir nokta var. Evet, bizim insanımız mağdurlara sempati besler ama eğer "haklı" ise ona destek verir.

Sayın Baykal "ben bunu yapmadım, böyle bir haltı işlemedim" demek yerine "bu bir komplodur. kaseti iktidar partisi ortaya çıkarmıştır" diyor. Bakın "uydurmadır" demiyor, "ortaya çıkarmıştır" diyor. Yani aslında böyle bir kaset var. Ama bu kaset, kişisel özgürlükler söz konusu olduğu için ortaya çıkarılmamalı!..

Yapan ve görüntüyü çeken suçlu değil, bunu ortaya çıkaran suçlu!...

Bu nasıl bir ülkedir ki, ahlaksızlık hoşgörülür oldu. O siyasi görüşe inanan birçok kişi bu ahlaksızlığı, karısını aldatma utanmazlığını hoş görüyor ve o sözde lidere sahip çıkıyor. Ölüm orucu tutuyorlar. Allah rızası için tutmadıkları bir orucu, ahlaksız bir liderin geri dönmesi için tutuyorlar.

İnsanlarımız artık CHP'nin logosunda bulunan ve Atatürk ilkelerini temsil eden okları spermlere çevirerek logoyu değiştirmişler. Playboy logosunu da CHP logosuna uygulamışlar. Varın düşünün siz artık işin vehametini.

Atatürk'ün partisinin başındaki sözde lider, Atatürk'e ve onun partisine yakışır şekilde hareket edeceğine onun anlayışına halel getirecek herşeyi yapıyor.

Bir parti düşünün. Milliyetçi geçinen. Milliyetçilik, örf, adet, gelenek, Türkçülük dendiği zaman mangalda kül bırakmayan...

Ama toplumsal çöküntüye neden olacak davranışlar, ahlaksızlıklar söz konusu olduğu zaman ortaya çıkıp da "utanmazlar. bu bizim toplumumuza, ahlaki anlayışımıza yakışıyor mu? derhal başınızı öne eğin, defolun gidin ve bir daha da Türk toplumunun karşısına çıkmayın" demesi gereken bir partinin sözde lideri sus-pus duruyor. "Aman ben bu işe karışmayayım, bu ahlaksızlık, bu sapkınlık beni ilgilendirmez" deyip köşesine çekiliyor. Evet bu sözde lider Sayın Bahçelidir.
Eee elbette televizyonlarda en çok reyting alan programlar ahlaksızlığı, sapkınlığı teşvik eden, normal ve modern bir yaşam görüntüsü veren bir profil çizerse olacağı budur. İnsanlarımız en çok bu programları sever ve izler oldular. Kim, kimi nasıl beceriyor? İş nasıl sarpa sarıyor? Bu durumdan kurtulmak için ne yapacaklar acaba? diye düşünen bir toplumdan daha iyisini de beklemek hayaldir.

Bir toplum düşünün. İstiklal Savaşınde Yunanlılarla savaşırken yüzbinlerce şelit vermiş. Kıpkırmızı kanlarıyla şanlı bayrağımıza rengini vermişler. Basketbol Federasyonumuz ne yapıyor? Bu şanlı ülkenin milli takımının başına, onlarca yıl boyunca düşman olarak bildiğimiz, gördüğümüz, bizi her fırsatta kötüleyen, Başbakanımız bakanlarıyla, işadamlarıyla Yunanistan'a gittiğinde bayrağımızı yakan bir ülkenin basketbol adamını getiriyor. Sanki Türkiye'de yerli basketbol adamı kalmadı. Hepsi yerlerde sürünüyor.

Sadece yukarıda saydığım 2 örnek bile bu ülke ve bu ülkede yaşayan 72 milyon insanın yüzlerinin kızarmasına yeter. Ama öyle şeyler oluyor ki bu yanlışlar, çok doğruymuş gibi gösteriliyor. Bunun adına modernlik deniyor. Bunun adına dostluk deniyor.

Böyle modernliğe de, böyle dostluğa da, böyle anlayışa da, böyle anlayışa destek verenlere de ....

 
Toplam blog
: 74
: 2756
Kayıt tarihi
: 09.04.07
 
 

On yıldan fazla süredir reklam ve halkla ilişkiler sektörü ile internet ortamında medya sektöründe h..