Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Haziran '10

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Ne söylesek anlamsız

Ne söylesek anlamsız
 

Ne söylesek anlamsız, eksik ya da zamansız şimdi.

O şehit fidanlar, artık melek oldu, ebedi saraylarında yerlerini aldı, geride kalanlaranne baba ve kardeşlerin, evlatların eşlerin hali ise malum. Büyük bir keder denizinde çırpınarak ömür tüketecekler ve yaşar gibi görünseler de gün sayacaklar ölüme dek.

Ne söylesek eksik, anlamsız ve zamansız şimdi.

"Ben söylemiştim" demek, defalarca, "Kraldan çok kralcı olmak, AKP hükümeti gururla sunar, yurtta nefret cihanda nefret" , , vs.vs. aylar öncesinden yazılmış bloglarımdaki fikirleri hatırlatmak manasız şimdi.

Neye yarar ki.

Böyle bir haklı çıkış, kimi hoşnut edebilir ki.

"Yanıldım" demeyi, İsrail ve ABD güdümlü destekli PKK'nın giderek cesaretini artırıp hain saldırılarını artırmasını, güzel ülkemin yeniden yalnızlaştırılmasını görmemeyi ne çok isterdim.

Oysa şimdi içimden geçenleri yazmak ne kadar manasız, eksik ve zamansız.

"Ama biz de Dünya'da çok saygın önemli bir ülke olduk" masallarını, bir iki efelenmeyle ya da ekonomik şartların biraz iyileşmesiyle büyük devlet olunamayacağını,

Uluslararası politikada " iyi ülke- kötü ülke, dost- düşman" kavramlarının yerini karşılıklı ve değişebilir nitelikteki çıkar uyumluluklarının belirlediğini,

Avrupa'da 60 yıl önce birbirleriyle kanlı bıçaklı devletlerin nasıl kanka olabildiklerini, oysa, aynı ırk ve dinden Arapların nasıl çok zorlukla ve ancak yüzeysel olarak biraraya gelebildiklerini, yüzyıl önce Yemen'de trenlerle savaşa giden askerlerimizin İngiliz oyununa katılan ve bizim müslüman olduğumuzu asla önemsemeyen Yemenli Araplar tarafından, trenyollarına döşenen mayınlarla nasıl haince ve vahşice katledildiklerini ve ülkemizin "Müslümanlık" paydası altında tarihte hiçbir zaman sağlam dış destekler sağlayamadığını, hatta bu çabalarının, en son "Hamas'ın da bizi arabulucu istememesi gibi" sonuç getirmek bir yana bizi rencide ettiğini, vs. vs.

Ne söylesek boş.

Fidanlar gitti artık.

Gazze'de yaşayıp ölmemiş olsalar da, onlar için de yeri göğü inletelim hadi.

Mitingler düzeneyelim.

Cuma namazı sonrası gösterilerde bu defa da PKK lanetlensin.

Başbakan Kuzey Irak "Liderleri"ne sert konuşsun, ultimatomlar versin.

Birleşmiş Milletler'de, her uluslararası zeminde konuyu gündeme getirilsin.

Hatta Başbakanla eşi yabancı çocukların okudukları şiirler için ağladıkları gibi, şehitler için geride kalanları için ağlasın.

Üsküdar'da dikileceği söylenen "Mavi Marmara" gemisi şehitleri anıtının yanında bir de PKK tarafından haince öldürülen, asker ve sivil şehitler için anıt dikilsin.

Ne söylesek anlamsız, eksik ve zamansız şimdi.

Tapusu bizde olsa Dünyanın, onu babalarını eşlerini evlatlarını bir daha göremeyecek o keder dolu insanlara versek boş artık.

Hele o yetimler...

Defalarca defalarca babanın adı ne? ne iş yapar? denildiğinde, "Babam öldü benim" diyecekler yutkunarak.

Defalarca defalarca, o tarifsiz kederi" sünnet düğünlerini, karne sevinçlerini, babalar günlerini, düğün törenlerini, ya da sadece çok üzgün zamanlarını, babalarıyla paylaşamamanın kederini yaşayacaklar.

Kaç kez "Bizim de babamız hayatta olsaydı da şu köşede hiç kıpırdamadan sadece otursaydı sadece varlığı yanımızda olsaydı"diye o derin özlemi hissedecekler.

Nereden mi biliyorum. Boşverin.

Gidenler gitti. Gerisi boş. Gerisi anlamsız.

Not: Bundan önceki blog yazımla ilgili yorumlara cevap yazıp yayına çıkması için onayladığım halde maalesef sayfamda yayına çıkmadıklarını gördüm. Prensip olarak bütün yorumlara (birebir yazdığım aldığım bir mesaj değilse) mutlaka bir cevap yazarım. Yorumlarını sayfamda göremeyenler bu teknik sorun için kusura bakmasınlar. Vakit ayırıp yazılarımı okuyan herkese teşekkür ediyorum.

 
Toplam blog
: 148
: 384
Kayıt tarihi
: 21.09.07
 
 

Merhaba...  Üniversite mezunu Kamu İdaresinde  çalışan bir bayanım. Ankara'da iki oğlumla yaşıyorum..