Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Temmuz '15

 
Kategori
Güncel
 

Neden bu kadar kaderimize razıyız?

Neden bu kadar kaderimize razıyız?
 

Dinimiz hiçbir zaman miskin miskin otur, kaderine razı ol demiyor. Tam aksine oku, kendini geliştir, çalış, ilim Çin' de bile olsa git bul diyor. Yüce peygamberimiz çalışmayıp, miskin miskin yolda oturan kimselere, selam bile vermezmiş. Ki kendileri çok yüksek bir hoşgörülü karaktere sahip olmalarına rağmen.

Bizler ise her şeyi kaderimizdir diye kabulleniyoruz.

Trafik sorunu İstanbul'da 1950'lere kadar uzanır.

Hiç unutmam Aksaray'dan taksime çıkarken, Saraçhane'de yarım saate yakın beklerdik. Nihayet Haşim İşcan(Belediye Başkanı), kendi adıyla anılan alt geçidi yaptırdı da Aksaray'dan Taksim'e rahatlıkla çıkabildik ve her gün Galatasaray'daki liseme vaktinde gidebildim. 

Peki aradan elli altmış sene geçti. İstanbul'un trafik sorunu çözüldü mü? Hayır.

Çünkü ne halk, ne yöneticiler " YETER YAHU BU İŞİ KÖKTEN ÇÖZECEĞİZ DEMEDİLER "

Trafik derdi büyüdü, büyüdü öyle bir hale geldi ki, Köprüler, Metrolar, Tüneller, Marmaray, Metrobüs gibi büyük uygulamalar trafik derdine çare olamadı.

Yine yollarda perişanız ve yine de perişan olacağız.

Memurlar bildim bileli maaşlarının yetersizliğinden şikayetçilerdir. 

O kadar!

Sadece şikayet ederler ve yöneticiler de haklısınız derler. Üç beş kuruş artış ya olur ya olmaz seneler gelir geçer.

Beyler, hanımlar, kardeşlerim, bacılarım, yahu ne oluyor, ne bu halimiz, bir çare arayalım, mücadele edelim, bu meselenin çözümü için boynumuzu koyalım, insan gibi yaşayalım, neden demezler?

Kavga döğüş demiyorum tabii ki. Demokratik yollarla dernekler kurarak, sendikalar kurarak ve aklımızı kullanarak bu büyük sorunu niye çözmeyiz.

İşte bu ay eşimin maaşına zam geldi. 27.- TL.  Yarım kilo et parası.

Bakın Yunanistan'a, ne diyor? Kemer Sıkmayız diyorlar. Avrupa2ya baş kaldırıyorlar. Bilinçliler. Refah seviyemizden ödün vermeyiz diyorlar.

Biz ne zaman diyeceğiz?

Mesele bu kadar da değil.

Devlet Hastanelerinin durumu içler acısı.

Sıralar, kuyruklar, formaliteler, bakımsız koridorlar, yetersiz yoğun bakım üniteleri, malzeme noksanlıkları vs, vs. Hem de kaç senedir AKP'nin yoğun çabalarına ve yaptıkları yatırımlara rağmen.

Çünkü işin cılkı çıkmış. Sorunlar dikiş tutmuyor.

SORUNLAR ÜST ÜST GELEREK BUGÜNLERE VARMIŞIZ.

Yahu ne oluyor diyememiş. Dememişiz.

Çok iyi hatırlıyorum.

1971 yılında mide kanaması geçiren rahmetli anneme bir devlet hastanesinde kan vermemişler ve annemi kaybedecek noktaya gelmiştik. Bizim ısrarımızla kan bulunup verilmişti.

Şimdi de, durum aynı. Bundan bir sene önce gittiğim bir devlet hastanemizin yoğun bakım katında onlarca kedi dolaşmakta idi. Hastamıza ilaçları dışarıdan temin ediyorduk. Çünkü hastanede ilaç yoktu, hatta sargı bezi bile dışarıdan alınıyordu.

60 senedir Okullarımız da aynı,

Sınıflar kalabalık.

Hocalar geçim sıkıntısında.

Eğitim kalitesi dünya standartlarının çok gerisinde.

Okullarımızda spor tesisleri yok.

Geçen gün bir programda gördüm. Samsun'dan gelen bir yarışmacı hayatında basketbol topu görmemiş, dolayısıyla basketbol hiç oynamamış

Golf dese anlarım, tenis dese anlarım da, basketbolu anlayamıyorum.

Okullara birer pota ve bir kaç top almak çok zor mudur?

Veliler uyuyor mu? Hayır uyumuyorlar. Kaderlerine razılar. Düşünmeye, yeni bir şeyler yapmaya gerek duymuyorlar. Uyumuyorlar da, yarı baygın geziyorlar.

Öyle bir uyuşmuşuz ki, afyonumuz bir türlü patlamıyor.

 
Toplam blog
: 472
: 959
Kayıt tarihi
: 26.01.10
 
 

1945 yılında Adana'da doğdum. Galatasaray Lisesi ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültes..