Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Temmuz '09

 
Kategori
Siyaset
 

Nehirler tersine akıyor

Nehirler tersine akıyor
 

Bu ülkede birçok şey tersinden okunuyor…

Olmadık yerlerde olmadık kişiler oturuyor.

Olmaması gereken şeyler, oluruna bırakılmış; sessizce, sinsice akıp gidiyor.

Bu ülkede nehirlerin çoğunluğu tersine akıyor.

Örneğin, 10 Kasım’da Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önünde saygı(!) duruşu yapanların, O’nun en önemli ilkesi olan laikliğe “karşı eylemlerin odağı” durumunda olduğu Anayasa Mahkemesi kararı ile sabit [olabiliyor…]

Ergenekon soruşturması ile zindanlara tıkılan aydınlar, bu ülkedeki derin devlet uygulamaları ile uzun yıllardır mücadele veren insanlar [olabiliyor…]…

Bu ülkenin “millet” meclisinde kanunları yapma yetkisini elinde bulunduran kişilerin önemli bir bölümü, çeşitli adi suçlardan soruşturma altında ve milletvekili dokunulmazlığının kalkanına sığınmış gününü gün etmekle meşgul [olabiliyor…] Yani, kanunları yapma yetkisine sahip olan kişiler, kanunlara aykırı davranışları yüzünden haklarında açılmış olan ceza dosyalarını sumen altında tutabiliyorlar.

Teröre karşı en çetin mücadeleyi vermiş olan general düzeyindeki saygın komutanlar, terör örgütü kurma suçlaması ile zindanlarda ömürlerini törpüleyebiliyorlar…

Evet, 2008 yılının Türkiye’si, alt alta sıralamaya çalıştığımız bu terslikler kargaşası içinde kurbağalama bir durumda yüzmektedir.

Bu tersine gidişi düzlüğe çıkartacak ve nehirleri tekrar kendi mecralarında, denizlere doğru akıtacak olan güç, halkın bilinci ve örgütlü mücadelesidir.

Halkın yükselen bilinci, toplumun siyasal ve sosyal örgütlenmesi sonucunu doğuracaktır.

Örgütlenme, siyasal bilinci daha da yükseltecektir…

Katlanarak hızlanacak olan bu gelişme süreci, ülkemizin emperyalizmin boyunduruğundan ikinci kez kurtuluşu neticesini getirecektir.

Ya da bu güzelim ülke, başına musallat edilen terslikleri düzeltemeyecek ve içine düşürülmüş olduğu karmaşanın altında kalacaktır…

Bu çelişki, bir varlık yokluk keskinliğindedir.

İnce ayrıntılar, ikinci derece zıtlıklar, sözünü ettiğimiz bu keskinliğin gölgesinde kalmış, görünmez hale gelmiştir. Türkiye’nin temel meselesi, emperyalizme karşı topyekûn verilecek bir mücadelenin sonucuna bağlanmıştır.

Sözünü ettiğimiz bu çarpıklık, ancak halkın ülkesine fiilen sahip çıkması ile düzeltilebilecek bir nitelik taşımaktadır.

Bilinçlenilecek ve örgütlenilecektir.

Örgütlenilecek ve bilinçlenilecektir.

Bir ülkenin kurtuluşu, emek, cesaret, yürek ve bilinç gerektirir…

Türkiye 1919’larda bu niteliklere sahipti…

Bugünün koşullarında da sahip olduğumuz kudret, damarlarımızdaki kanda, dimağlarımızdaki bilinçte ve yüreklerimizdeki güçte [fazlası ile]… mevcuttur!..

Sorun bu nitelikleri seferber edebilmekte, milletin enerjisini kurtuluşa doğru yönlendirebilmektedir.

www.soruyusormak.com

 
Toplam blog
: 913
: 485
Kayıt tarihi
: 30.01.09
 
 

1942 yılının Şubat ayında Bursa'da (Mehmet Kemalettin'den olma, Emine İffet'ten doğma olarak) dün..