Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Mayıs '08

 
Kategori
Sosyoloji
 

Nickler ruhun aynasıdır !

Nickler ruhun aynasıdır !
 

Milyonlarca kullanıcı olan iletişim aracı: MSN...


Özellikle kendimden ve dostlarımdan bildiğim bir durumu aktarmak istedim, sizlere. Öncelikle şu 'nick' kelimesine açıklık getirelim. Aslında 'nick' in tam olarak karşılığı 'takma'dır. Nickname ise takma isim demektir. Ancak artık 'nick' Türkçe'ye girmiş durumdadır. MSN görüşmelerinde şöyle iletiler gözüme çarptı (kendim de kullandım).

-Nickin çok hoş.

Gördüğünüz gibi ek olarak kullanılan 'in' takısı, İngilizce bir kelimeyle birleşmiş durumda. Başlığımda da bir örnek var, aslında. 'Nickleri'. Çoğul eki 'ler' artık bir İngilizce kelimenin alt yapısına girmiş. Yoksa İngilizce bir kelime mi, Türkçe'nin alt yapısında kendine özgü bir yer edinmiş.

Makalemin asıl konusuna geçmek istiyorum. Ve makalemde ben de 'takma' kelimesi yerine 'nick' kelimesini kullanmayı tercih edeceğim. Bu bir tepki. Çünkü 'nick' kelimesine daha güzel bir karşılık bulunmalı.

Aslında aklıma bir sürü 'anında mesajlaşma' programı geliyor. Ancak ben diğer makalelerimde olduğu gibi burada da 'MSN'i örnek olarak göstereceğim.

MSN kullananlara sesleniyorum. Nick kullanmayanımız yoktur. Peki, nicklerimizi neye göre seçeriz? Bazen ünlü birinin sözünü yazarız. Bazen sevdiklerimize bir mesaj içerir, nickerimiz. Bazen bir şarkının ya da şiirin bir iki mısrasınız yazarız. Peki, nasıl seçiyoruz nicklerimizi? Aslında bu sorunun cevabını hepimiz biliyoruz. Bazen ünlü bir söz hoşumuza gider ve o sözün herkes tarafından okunması gerektiğini düşünürüz. Ancak 'bazı' durumlardan değil 'genel' durumlardan bahsediyorum, ben.

Hemen konuya gireyim. Az önce de belirttiğim gibi, cevabını hepimiz biliyoruz. Messenger'da seçtiğimiz nickler, bizim aynamızdır. İç dünyamızın aynası. Hiç üzüntülü bir anınızda 'life is life' yazdınız mı, nickinize? Ya da hiç mutlu bir anınızda 'batsın bu dünya' yazdınız mı? Hiç sanmıyorum. Ben kısa nicklerimde hem İngilizce hem Türkçe kullanırım. Listemde Amerikan ve İngiliz dostlarım da var. Peki neden sadece Türkçe yazmam. Çünkü onlarında bilmesini, anlamasını isterim. Aslında bu, bir tür 'iç güdüdür.' Sizce de öyle değil mi?

Artık Facebook dünyasında da 'nick' dönemi var. Uzun zamandır bu uygulama vardı. Ancak dostlarımda bu uygulamayı kullananlar azınlıkta, diyebilirim.

Bir roman yazarıydı sanırım, bir sözü vardı:'Roman, sokağın aynasıdır.' Şimdi de buna benzer bir sözü ben dile getirmek isterim:'Nick, ruhun aynasıdır.' Yanlış mı?

Bazen birden aklıma eser ve şiir mırıldanırım. Uydurma diyebiliriz. Ancak kafiyeli olan bu sözlerimi, nick olarak kullanmayı tercih ederim. Aslına bakarsanız, bir yazılımcının şiir yazması imkansız ve saçma olarak görülür. Çünkü bizim işimiz adı üstünde 'programlamadır.' Ve herşeyimiz programlara uygundur. Sistematik olarak yaşamımızı sürdürmeye çalışırıyoruz. Şiir yazmak için farklı duygular gerekir. Ve bu duyguyu bulmam ya da şöyle diyeyim, bu duyguyu içimizde bulundurabilmemiz, imkansızlar listesinin en başındadır. Bu yüzden ben, ünlü bir atasözünü ya da bir yazarın mısralarından alıntı yapmayı tercih ederim.

Boşnak bir atasözü vardır:'Dostu için yalan söyleyen, dostuna da yalan söyler.' Ben bu sözü biraz makyajladım ve uzun zamandır bu sözü 'nickimde' barındırıyorum:"En iyi dostu için yalan söyleyen, en iyi dostuna en iyi yalanı söyler..."

Başka bir makalemde görüşmek dileğiyle...

Saygılar, sevgiler...


 
Toplam blog
: 89
: 3439
Kayıt tarihi
: 10.11.07
 
 

Tesekkurler ..