Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Kasım '06

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

O adamlar...

O adamlar...
 

Her sabah karşılaşıyoruz. Daha doğrusu onlar, sabah güneşini en iyi alan o köşede çiçeklerin etrafını çeviren o küçük duvar üzerinde oturmuş oluyorlar ve ben onların yanından geçip gidiyorum. Havanın soğumaya başladığı, güneşin kendini çok çok esirgediği bugünlerde daha da birbirlerine sokularak oturuyorlar. Bazıları bir şeyler anlatıyor, bazıları onları dinliyor, bazıları ise başka bir köşede kederle sigara içiyor.

İş bekliyorlar. Ne zaman, kim onları almaya geliyor ve neye göre seçiyor bu adamları merak ediyorum. Her biri öylesine zayıf, bol sigara içen, kesik kesik öksüren ve yorgun görünüşlü adamlar. Onları tarlalarda çalışırken, inşaatlarda harç kararken, duvar örerken, tuğla taşırken düşünüyorum. Çok yorgun görünüyorlar. Çok yorgun, çok kederli ve çok umutsuz...

Sabah saat sekiz. Park yemyeşil, içinde bir kaç adam. Bankların üzerinde gazete okuyan biri, okul kaçkını bir kaç lise öğrencisi, büfenin önünde tost ve çay ikilisiyle çok meşgul başka bir adam ve bunları izleyen O Adamlar... Sokaklarda insanlar koşturup duruyorlar. İşlerine geç kalmışlar. Ben de öyle. Bir an durup, o çok hızlı adımlarıma son veriyorum. Bileklerimdeki ağrı ortaya çıkıyor. "Sakin ol, bir kez geç kalsan seni vurmazlar" diyorum. Adamlar oradalar.Yine kederli ve yine umutsuz görünüyorlar.Akıllarından geçeni okumak imkansız. Çok bilinen tahminlerin ötesine geçemiyorum. Damı akan bir ev, aç bir kaç çocuk, kederli bezgin bir kadın... Bilemiyorum başka neler geçiyor içlerinden...

Bu sefer ağır adımlarla geçiyorum yanlarından. Biri diğerine "Gelmeyecekler" diyor. Diğeri sigarasından derin bir nefes alıp "Gelirler" diyor "Her sabah geliyorlar ya" Öyle zayıflar ki, öyle kederliler ki...Söylenecek ne bir söz var, yapılacak ne bir şey...O adamlar her sabah oturuyorlar orada...Sırtlarını güneşe verip bekliyorlar...İnsanlar önlerinden geçip gidiyor hızlı adımlarla...Onlar bekliyorlar...Beklemek zor diyorum içimden...O gün seçilip seçilmeyeceğini bilmek, o gün eve ekmek götürüp götüremeyeceğini bilmek, akşamüstü yorgunluktan canı çıkmış bir vaziyette o günü kurtarmış olup olmayacağını bilmek zor...

O adamlar orada, sırtlarını güneşe vermiş bekliyorlar...Ve bizler bu insanların yanından hızlı adımlarla geçip gidiyoruz, aklımızda bankada ne kadar paramız biriktiği hesabıyla....

RESİM: Lawrence Adams

 
Toplam blog
: 408
: 1090
Kayıt tarihi
: 17.06.06
 
 

Gazetecilik okudum... Ama gazeteciliği sırf yazabilme serüvenine bir adım daha yaklaşabilmek için ok..