Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Mayıs '18

 
Kategori
Güncel
 

O Darağacı Ulucanların Avlusunda Duruyor, Utanç İçinde...

O Darağacı Ulucanların Avlusunda Duruyor, Utanç İçinde...
 

Türkiye, emperyalizme karşı ilk ulusal bağımsızlık savaşını kazandı.

Hem bu başarısıyla ve hem bu başarısından sonra dimdik ayakta durmasıyla dünya mazlumlarına kötü emsal oluyordu.

Zayıf düşürülmeliydi.

İkinci Dünya Savaşından sonra meydanı boş bulan ABD'nin ilk el attığı iş bu oldu.

Türkiye’nin yönetiminde söz sahibi olması gerekiyordu.

Bunun yolu basitti. Çok partili parlamenter sistem bu emperyalistin amacına ulaşması için uygun koşulları sağlıyordu.

Dayattı, Türkiye çok partili sisteme geçti.

Artık ABD’nin etkisinde bir yönetim oluşturulmasının zamanı gelmişti.

Oluşturdular...

Ve Türkiye’nin zayıf düşürülmesi için işe koyuldular.

Bir ülkeyi, bir milleti zayıf düşürmenin en basit yolu, insanları düşmanlaştırmaktan, birbirine düşürmekten geçiyordu.

Bu da basitti.

Ustaca tezgahlanacak bir kan davası on yıllar boyu bu amaca hizmet edebilirdi.

Öyle yaptılar.

Önce bir darbe tezgahladılar. Başbakanı ve iki bakanı idam ettiler.

Buna bir de misilleme gerekirdi.

1968 olayları sonrasında başlayan kaotik ortamın en romantik ve masum gençlerini seçtiler.

Bunlar öyle gençlerdi ki, Türkiye’yi yıllarca etkileyen ve sarsan kitlesel eylemlere öncülük ettiler ancak ağızlarından tek bir kötü söz duyulmadı. Kimsenin saçının teline zarar vermediler.

Toplumu ortadan bölüp düşmanlaştırma operasyonunun eşsiz kurbanları olarak seçildiler ve idam edildiler.

Sözüm ona kısasa kısastı. Başbakan ve iki bakana karşılık, onların öçlerinin alınması hesabına 3 masum ve yiğit genci idam ettiler.

Bir taşla iki kuş vurmuşlardı.

Yıllarca sürecek bir düşmanlaştırma ve kamplaştırma projesinin tohumlarını attıkları gibi, yaşamaları halinde emperyalistlerin tekerleklerine çomak sokabilecek en büyük tehlikeyi de bertaraf etmiş oldular.

O çocuklar ki, Tam Bağımsız Türkiye için Samsun’dan Ankara’ya Mustafa Kemal Yürüşüyü’ne öncülük etmişler, 6. Filoyu denize dökmüşler, liderliklerini yaptıkları öğrencileri peşlerine takarak ABD’nin niyetlerini ve hedeflerini açık etmişlerdi.

Emperyalistlerin başlarının belaları olma yolunda hızla mesafe katediyorlardı.

Yok edilmeleri gerekirdi.

Terörist dediler.

Oysa, bu çocuklar düşüncelerini ve sırlarını hiçbir şekilde gizlemiyorlardı.

Açık açık, her ortamda, ölümden dahi zerre kadar korkmadan, kalemlerini kıranların yüzlerine haykırıyorlardı.

Şunları diyorlardı özetle;

Türkiye, emperyalizme karşı ilk Kurtuluş Savaşı veren ve onu dize getiren ülkedir.

Bütün ezilen uluslara ışık tutan ve Kurtuluş Bayrağını dalgalandıran Türkiye halkı, bundan 50 yıl önce görevini yapmıştır.

Ne yazık ki, o zaman yurdumuzu terk etmek ve yenilgiyi kabullenmek zorunda kalan emperyalist ülkeler, sonradan bir avuç satılmışın menfaati uğruna tekrar yurdumuza girdiler. Ve Kurtuluş Savaşında gerçekleştiremedikleri emellerini bugün gerçekleştiriyorlar.

Ulusumuz, Amerikan emperyalizminin sömürüsü altında ezilmektedir. Kurtuluş Savaşımızda şehit düşen yüzbinlerin onurları ve cesetleri üzerinde yabancı pençesi cirit atmaktadır.

Dünyanın ve Orta-Doğu’nun en eski devletlerinden biri olan Türkiye hala kalkınamamış olup, yarı bağımlı durumdadır. Bir avuç sermaye çevresi Amerikan doları uğruna ulusumuza ihanet etmiş ve bağımsızlığımızı yabancılara ticaret konusu yapmışlardır. Yurdumuzun bağımsızlığı için giriştiğimiz bu kavgada Kurtuluş Savaşımızda şehit olanların onurlarını ve ulusumuzun kaderini korumaya kararlı olduğumuzu bildiriyoruz.

Kurtuluş Savaşımızın tüm şehitlerine selam olsun…

Bugün ezilen halkların tek ve ortak düşmanı emperyalizmdir…

Türkiye halkı Kurtuluş Savaşımızda, emperyalizme ve uşaklarına, gerekli dersi nasıl verdiyse, bu defa da onurunu çiğnetmeyecek ve bağımsızlığını elde edecektir…

Emperyalizme ve onun emrindeki uşaklara karşı verdiğimiz kutsal bağımsızlık kavgamızın şehitlerine selam olsun…

Emanetiniz olan bağımsızlık ve kurtuluş bayrağını, alnımız açık, yiğitçe dalgalandırdık, bundan sonra da dalgalandırmaya devam edeceğiz.

… biz varlığımızı hiçbir karşılık beklemeden esasen Türk halkına armağan etmiş bulunuyoruz. Ve Türk halkları ve devletin bağımsızlığına armağan etmiş bulunmaktayız. Bu sebeple ölümden çekinmiyoruz… Türkiye’de gaflet dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunanlar varsa, bunlar ancak Amerikan emperyalizmi ile iş yapan çıkarcılardır…”

Ben şunu iddia ediyorum ki hareketimiz tamamen Anayasal bir harekettir. Anayasanın başlangıç ilkesinde belirtilen Ulusun zulme karşı direnme hakkını kullandık. Bu sebeple Anayasal bir davranışta bulunduk. Yaptıklarımızın haklı olduğuna inanıyorum. Halen de bu inancı taşıyorum. Türkiye’nin bağımsızlığından başka bir şey istemedim. Ve bu sebeple Amerikan emperyalizmine ve işbirlikçilerine karşı mücadele verdik. Bundan dolayı ölümden korkmuyoruz. Onu ancak işbirlikçiler düşünsün ve ancak onlar kendi canının telaşına düşsün ve ben 24 yaşımdayken kendimi Türkiye’nin bağımsızlığına armağan etmekten onur duyuyorum. Bağımsızlık düşüncesini mezara kadar götüreceğiz.

Deniz Gezmiş, Hüseyin’in ve Yusuf’un da ölümüne savunduğu bu sözlerle karşılıyordu suçlamaları…

Söylediklerinin hepi, topu buydu.

Düşünceleri de...

Suçları da bunlardı.

Ama ne düşünüyor olurlarsa olsunlar, ne anlatmaya çalışırlarsa çalışsınlar, nafileydi. Tanrılar kurban istiyordu.

9 yaşındaydım. Annemin hıçkırıklarıyla, dövünmeleriyle uyanmıştım. Korkuyla…Radyo kulağında, yedi buçuk haberlerini dinliyordu ağlayıp dövünürken... Neden sonra sakinleşen annem söylediğinde niçin ağladığını, bilmiyordum henüz, o an beynime kazınan bu isimleri ömrümün sonuna kadar unutamayacağımı…

Ben büyüdüm, yarım asrı devirdim, onlar 24’lerinde kaldılar. “Aşk olsun size çocuklar…”

 

Kenan IŞIK

 

 

 
Toplam blog
: 432
: 2964
Kayıt tarihi
: 16.05.07
 
 

Mülkiye mezunuyum. Emekli müfettişim. Ankara'da yaşıyorum. S'oligarşi isimli kitabı yazdım. Kitap..