Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Hakan Karaduman (Akdenizli)

http://blog.milliyet.com.tr/akdenizli

06 Nisan '09

 
Kategori
Blog
 

O neyi üfleyemedi ikisi de

O neyi üfleyemedi ikisi de
 

O neyi üfleyemedi ikisi de.

Aşkı anlatmaksa eğer; ikisinde de aşk yoktu, derin ihtiraslar vardı. Hatta ve hatta, bencillikler vardı. -bencilsiz ihtiras olmaz-

Sayın Ahmet Ümit ve sayın Elif Şafak. Son romanlarınızın her ikisini de, tebrik ederim-en öncelikle- emekleriniz için. Değeri ölçülemez…

-Biri dişi diliyle, diğeri erkek diliyle yazmış konuyu; perşpeşe okunmalı-

Ama,

Aması var; eleştireceğim; acımasız olacak, ama gerçeğin derisi de soyulurken acır zaten.

Her iki kitap da, başta bitmek bilmez kendi kalemlerini anlatma isteği, yapmacıklıklar, uydurmalar; hele, helesi, Şem’s in güncellenmesi. Yaratıcılıktan uzak, bildik.

Sanırım bir “Fransız edebiyatı” etkisi. Yüzyıllık yorgunluk. Sanıyorlar ki, insanlar kış günü yorganlarının içine gömülecek ve büyülü kelimelere kendilerini verecek.

Otobüste geçer dört saat, işte on, uykuda gider sekiz, kalır iki; iki, miki, tilki s.ki. İki saat… tepe tepe kullan. TV dizileri de uzun mu uzun; gitti yarısı. Kitap? Ee, hani kitap?

Yorgana dolanır kitap. Aşka gelince onca kelime yığılır, dolanır, durur.

Onca kelimeyi nereden bulursunuz? Ama aşkı anlatmaya gelince, çevresinde çevresinde gezindiğinizdir; içine girememişsiniz. –tabii bu yazıyı okurlarsa-

Romancı karışmamalı romana. Seni kahramanlar sürüklesin, diyeceğini dersin.

Ama bu zorlama, bu pazarlama? Söylediklerinizin, siz, hangisisiniz?

Fransa’nın yüz yılında kalmış çağın bittiğini kim haykıracak? Yeni bir roman anlayışı; anlatabilen her oluşu. -bir oluş anı. not: arada açıklama yapıyorum çizgi arası-

O yüzden alıp okuyun romanlarımı, eleştirin; ben de size nasıl bir roman anlayışım olduğunu anlatayım, siz de anlatınız.

Ama şimdi, oysa, Aşk: sizin çevresinde dolaştığınız.

O neyi üfleyemediniz- ikiniz de, bence-.

*

Dedikten sonra, gelelim Celal bey'e; ve tabii Levent'e. -kitaplarımdan kendisine göndermek istemiştim, o, ben alırım, sağol demişti; yazındı. Acaba okumuş mudur ikisinden birini, bilmem. sevgili Levent okudu sağolsun ikisini-

Bir barış ortamında karşılıklı tartışarak dünyayı anlamak, sizce çok mu banal bir fikirdi? Sıradan, off dedirten? Sanırım sayın Çelik de aynısını düşünmüş olacak ki, bana yazdığı yorumda yıkmış-yakmış- perdeyi eylemiş viran, hadi bana köşe hazırlayın yazacağım heman! Ee, yeter diyor; bunca amatörün arsında…

Alkış ve alkış; Celal bey yazdıklarında. -seveni, alkışlayanı çoktur-

-açıkçası bir çok yazdığını sıkıcı bulurum. Ama içleri bilgi doludur. fazla Fransız tarzı ama-

Şu köşe yazarlığına geçmeden önce sayın Çelik, bi deyverir misiniz? Sizce kopmuş insanlar arasında yeniden barışı sağlama isteği çok mu sıradandı?

not: insan giderken bir hoşça kal der.

Gelelim Levent'e.

Sen de daha alçak gönüllü olup iki satır düşmedin; daha ne diyeyim?

not: üçüncü romanımı ilk sana okutacağım, söz:)

Bu yazıyı suyun üzerine yazdığımdan olumlu birşey de beklemiyorum, bu arada.

sağlıcakla.

not: dışarıda aramayın barışı, aha, burası.

 
Toplam blog
: 470
: 551
Kayıt tarihi
: 28.08.06
 
 

Ateşten denizleri mumdan gemilerle geçmeye" benzer hayatımız. Mutlaka mavi gökyüzü görünecektir. Gid..