Öğretmen kimin şamar oğlanı olacak?!

Neler değişmedi ki zamanın çarkları arasında… Ve nice değişmeye direnenler ezilmedi mi değişimin dişlileri arasında… Eskiler “silah icad oldu, mertlik bozuldu” derler… Yine de samimi ilişkiler vardı yıllar yılı, mertlikten yoksun olsa da insanlık… Bir yandan kolaylaşıyor hayat, fakat kolayın kıymeti ne kadar ki…

Bilmem ki, yarın evlatlarımız derler mi; “Eskiler, ‘bilgisayar icad oldu, ilişkiler bozuldu’ derler” diye… Fakat kalpli çiçekli renkli kağıtlarda yazılmış, ara sıra öpüp koklayacakları ve göz yaşlarıyla ıslanmış mektupları olmayacak, sevgiliden gelen… Yarin kaleminden çıkmamış da olsa, herkesin kullanabileceği hazır yazı sitilleriyle, hazır resimlerle ve hazır fon müzikleriyle desteklenmiş elektronik postaları bile olmayacak belki de, birkaç kelime hazır sevgi sözcüğü içeren.. görüntülü sanal iletişimler kuruldu kurulalı… Neyse canım, varlıklarındaki lezzetini bilmeyerek kaybettiklerinin hüznünü yaşamayacaklar nasıl olsa…

Gerçekler yalan, doğrular yanlış oluveriyor hızlıca… Paradigmalar da nasibini alıyor değişimden, aynı yere baktığımızda gördüklerimiz değişiyor… Sınıflar özeli gibi algılanırdı öğretmenin… Bir kez sınıfa girdi mi öğretmen, kimse müdahale edemezdi o sınıfa… Okul yöneticileri, müfettişler bile öğretmenin izniyle girerdi sınıfa… Derste olup bitenler öğretmenle öğrencileri arasında kalırdı… İlk kez kontrolsüzce sınıflara sokulan kameralı telefonlarla ortaya döküldü, öğretmenle öğrencileri arasındakiler… Şimdilerde kameralar giriyor sınıflara ve görüntüleri izleyen herkes… Elli kişi almayan sınıflar, yüzlercesini daha konuk ediyor derslere…

Evet MEB, sınıflara kamera koyuyor. Böylece öğretmenler daha bir özenle anlatacak derslerini!... Öyle ya, pek bir meraklı oldu hemcinslerimiz birbirini gözetlemeye; biz her şeyi görmezken, her birimizi gören ve gözetleyen olduğunu unuttuk unutalı… 2007-2008 eğitim öğretim yılında pilot olarak belirlenen bir ilimizde ilköğretim derslerinin kameraya çekilmesi planlanıyor. Okulun tercihine göre görüntüler kurumun internet adresinden de yayımlanabilecek…

Böylece görüntüyü alan öğrenci, akşam evinde daha etkili bir tekrar yapabilecek. Ve tabii derse devam edemeyen öğrenciler, katılamadıkları dersi çok daha kolay telafi edebilecek. Belki de, cazibesi azalacak devamlılıkta hassas davranmanın… Öğretmenler de branş arkadaşlarının hatta farklı okullardaki meslektaşlarının derslerini de izleyebilecek ve böylece birbirlerini geliştirmiş olacaklar.

Tabii veliler de izleyebilecek, hatta öğretmenlerin performansını takip etmek isteyenler de!... “Hoca, sen benim çocuğa yan bakmışsın, dün akşam görüntülerde izledim” muhabbetleri hatta tartışmaları başlar mı velilerle öğretmenler arasında bilinmez! “Benim çocuğa da dik bakmışsın”, “Sen kimsin yahu dün derste benim çocuğu azarlamışsın, ne olmuş arkadaşının saçını çekmişse…”, “Bak hocam filanca okulun öğretmeni nasıl da ders anlatıyor” e “hocam sağ olun benim çocuk anlamadığını söyleyince tekrar etmişsiniz” diyenler de çıkabilir tabii, tek tük… Ya da öğrencisine verilen/verilmeyen söz hakkının çetelesini tutup ertesi gün öğretmenin karşısına dikilen de…

Velhasıl, pilot uygulama ne zaman yere iner de, kamera bütün sınıflara girer bilinmez. Hayırlı uğurlu olsun, ne diyelim. İnşallah bu gelişmeyi toplum olarak olumlu yönleri ile ele alır ve katkıları üzerinden değerlendiririz. Fakat nedense birden aklıma, sayın Başbakanımızın, milletvekili dokunulmazlıklarının neden kaldırılmadığı sorulduğundaki cevabı aklıma geliverdi; “Türkiye”de birçok kişi, bürokrat ve kurum personelinin dokunulmazlığı var. Evet herkesin dokunulmazlığı kalkacaksa, top yekun milletvekillerininkini de kaldıralım. Fakat bu şartlarda milletvekillerinin dokunulmazlığını kaldırdığımızda, milletvekili kimin/kimlerin şamar oğlanı olacaktır…(*)”

Sahi öğretmen kimin şamar oğlanı olacak…
_________
(*) Seçimden önce bir tv kanalında izediğim söylemin aklımda kalmış halidir.

www.sinancagiran.com