Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Haziran '14

 
Kategori
Eğitim
 

Okullarda eğitimin niteliğine dair endişeler

Okullarda eğitimin niteliğine dair endişeler
 

Eğitim için okula gönderdiğimiz çocuklar okullarda ne derecede iyi eğitim alıyorlar sorusu üzerinde ciddiyetle düşünülmesi gerekiyor. Eğitimin çok farklı tanımlarını yapan eğitimciler eğitimle ilgili teorik birçok yönde çalışmalar yapıyorlar. Bu çalışmaları boş, gereksiz, anlamsız görmek doğru olmaz. Ancak uygulamada karşılaşılan sorunlara çözüm olacak nitelikte olduklarını söylemek de çok doğru değil.

 

Üniversite ortamında yapılan araştırmalar daha çok akademik kariyer basamaklarını adım adım tırmanmada gerekli olduğu için yapılan çalışmalar bu çerçeveden daha ileriye ne yazık ki gidemiyor. Uygulayıcı durumundaki kişilerin de eğitim araştırmaları alanında neler yapıldığına dair ilgilerinin düzeyi de oldukça düşük. Yani uygulayıcılar teorik alanda ne yapılıyor diye merak etmedikleri gibi işin teorisyenleri de uygulamada ne oluyor diye  baktıkları yok. Her iki taraf için de karşılıklı bir ilgisizlik söz konusu. Bunun elbette birçok nedenleri var denebilir. Ancak en başta gelen nedenlerden birisi her iki taraf da kendisini sırça köşkte görüyor. Diğerine muhtaç olmadığını düşünüp yok sayıyor. Aslında her iki alanın da birbirine ihtiyacı var. Her iki alanın da birbiriyle  çok yakından ilgilenmesi, ilişki kurması, etkileşimde bulunması gerekiyor.  Ancak karşılıklı enaniyet duygusu bu yaklaşmaya engel oluyor. Sonuçta zararı toplum çekiyor. Bilimsel çalışmalara dayalı olarak yapılması gereken işler ya tamamen bilimsel bir mantıkla ele alınıp teorik bir takım açıklamaların içinde kaybolup gidiyor ya da rutin bir işmiş gibi görülüp tozlu dosya raflarının arasında kayboluyor. Eğitim adına ne içler acısı bir durum.

 

Öğrenciler okullarda ne derece iyi eğitim alıyorlar sorusu büyük bir soru işaretiyle birlikte ortada hala duruyor. Öğrenci olarak okula giden çocuklar, toplumun beyin sermayesi, günlük rutin işlerin arasında kaybolup gidiyorlar. Okula başlayan bir çocuk öğretmeninin öğretmenlik becerisine  göre okuma, yazmayı, temel matematiksel işlemleri, bazı bilgileri öğrenmeye çalışıyor. Öğretmenlerin öğretmenlik becerisinin  niteliğine göre öğrenciler eğitimden belli bir oranda yararlanıyorlar. Ailelerin eğitime bakış düzeylerine göre eğitimden yararlanma düzeyi de olumlu veya  olumsuz etkileniyor. Eğitimin önemine inanan aileler okula neredeyse iş bırakmaksızın çocuklarının eğitimleri ile ilgilenirken eğitim konusunda yeterli  bilince sahip olmayan ailelerin çocukları öğretmeninin becerisiyle orantılı olarak iyi bir eğitim alabildikleri gibi öğretim yıllarını ard arda bir şekilde tamamlayıp sürecin sonunda diplomalarını alıp mezun olup gidiyorlar. Eğitime dair yeterli bilince sahip olmayan birçok ailenin çocuğu özellikle de yetersiz öğretmenlerin elinde heba olup gidiyorlar. Bir bakıma onların durumu şansa bağlı gibi görünüyor. Aslında eğitim gibi ciddi bir konuda şansa yer olmamalı. Özellikle de içinde bulunduğumuz çağda rasyonalizmin had safhaya ulaştığı, bilim ve teknolojinin, iletişim imkanlarının, etkileşimin sınırlarını zorladığı bir zamanda hala şansa dayanan bir iyi eğitim olgusunun var olmaması gerekir.  Ama yaşanan gerçekler karşısında şansa dayanan eğitim olgusu ülkemiz için bir gerçeklik. Şansınızdan çocuğunuz iyi bir öğretmene düşerse iyi bir eğitim alma ihtimali oluyor. Tersi durumda çocuğunuz öğretmenlik konusunda yeterince yetişmemiş kişilerin elinde belki  de heba olup gidiyor. 

 

Eğitim sistemi içinde bulunan  öğretmenlerin hiçbiri yetersiz değildir, öğretmenlik sıfatını taşıyan herkes en iyi şekilde görevini yerine getiriyor iddiasında da bulunulabilir. Ancak okullarda iyi bir eğitim yapıldığına dair bir kriter, bir veri bulunmamaktadır. Şu okulda iyi bir eğitim veriliyor demek tamamen kişisel bakış açısına bağlı bir durumdur. Aynı şekilde şu okulda iyi bir eğitim verilmiyor demek de kişisel bir bakış açısına bağlı olamaz mı diye düşünülebilir. Ancak eğitime dair veriler bize bu konuda güçlü deliller vermiyor.  Bu konularda elinde veri olması gereken bakanlık teşkilatı da iyi bir eğitim konusunda  herhangi bir kritere sahip değil.  Öğretmenlerin ne derece yeterli  olduklarına ilişkin ellerinde bir veri yok. Sadece her yıl birkaç bin öğretmen  ataması yapılıyor. Hangi okulda ne kadar öğretmen ihtiyacı olduğuna dair bilgilere belki yapılacak bir çalışma sonrası ulaşılabilir. Hangi yerleşim yerinde ne kadar dersliğe, sıraya, araç gerece ihtiyaç olduğuna dair de bilgiye ulaşmak mümkün olabilir. Ancak okullarda iyi  bir eğitim yapılıyor mu sorusunun cevabını verebilmek oldukça zor hatta imkansız diyebiliriz. Zira iyi bir eğitimin ne olduğuna dair bakanlığın elinde de hiçbir kriter yok diyebiliriz. Teorik anlamda belki bir takım şeyler söylenebilir. Ancak bu söylenenler teorik açıklamalardan öte gitmez.

 

Öğretmenlerin nitelikli eğitim yapıp yapmadıklarına ilişkin, hangi öğretmenin ne kadar yeterli  olduğuna ilişkin, öğretmenlerin öğretmenlik becerilerine ilişkin merkezi konumundan dolayı eğitime dair hemen her bilgiye sahip olması gereken bakanlıkta bir bilgi yok. Bu kanıya nasıl vardın denebilir. Eğitim sisteminin işleyişi, sistemi düzenleyen yazılı materyaller, dokümanlar, mevzuat, sistemin çalışmasına ilişkin hazırlanmış bilimsel veya resmi toplantılara ilişkin raporlar veya şura kararları, yıllık kalkınma planları gibi görünen kaynaklar yanında uygulamada ortaya çıkan veriler bu kanaati güçlendiriyor.

 

Öğretmen niteliklerini geliştirmeye yönelik etkin bir değerlendirmenin yapılmaması, her öğretim yılı sonunda o öğretim yılı içinde yapılanlara ilişkin hiçbir sağlıklı, sonuç alıcı değerlendirmenin yapılmaması, okulların her yıl rutin bir şekilde açılıp kapanması dışında topluma yönelik bilgilendirici, açıklayıcı, betimleyici, görüş alış verişine dayalı, ilgili herkesin katılımıyla yapılan hiçbir değerlendirmenin yapılmaması gibi hususlar da bu kanaati daha da güçlendiriyor.  

 

Okullar kendi başlarına eğitim öğretim çalışmalarını bir şekilde başlatıp bitiriyorlar. Öğretmenler notlarını kendilerince veriyor, okul yönetimleri toplantılarını, üstlerine karşı sorumluluklarını bir şekilde yerine getiriyorlar. Böylece eğitim öğretim  yılı tamamlanıp bitiyor. Öğrenciler, aileler,  eğitimle ilgili olması gereken diğer paydaşlar, toplum kesimleri ise görmezden geliniyor. Onlara kimse bir açıklama, bilgi, değerlendirme yapmaya  gerek görmüyor. Böyle bir yapıda iyi bir eğitim yapıldığı hangi verilere dayanarak söylenebilir.    

 

Soru, görüş ve önerileriniz için…

Ali Hikmet DEMİR

ahdiron4@hotmail.com

 

 
Toplam blog
: 147
: 1198
Kayıt tarihi
: 26.09.08
 
 

Öğretmen olarak başladığım meslek hayatıma yönetim ve denetim konusunda aldığım yeni eğitimler sonr..