Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Ağustos '07

 
Kategori
Kültürler
 

Okur-yazarlar ve yatar-gezerler.....

Okur-yazarlar ve yatar-gezerler.....
 

Başlıktan da anlaşıldığı gibi toplumumuzda iki tip insan modeli ortaya çıktı.Fırsat buldu mu yatıp bol bol uyuyanlar ve ilk tatil fırsatını yakaladığında çevresinden kaçarcasına tatil yerlerine koşup yan gelip yatanlar.Bir de boş zamanlarını okuyarak geçirenler..Bizim ülkemizde yatar gezerler , okur yazarları mislisiyle katlıyor. Yetmiş milyona , yedi milyon aydın….!!!! Ne kadar acıklı….

Üniversite mezunu olmak da aydın olmakla eşdeğer değildir…Nice üniversite mezunu vardır ki tescilli cahilden farkı yoktur okumadığı sürece…

İşte bu ülke ne çektiyse bu diplomalı cahillerden çekti…Tüm bildiklerini kişisel çıkarları uğrunda harcadılar..Geçmişte, orman arazilerini çetelerle paylaşıp içine yasadışı trilyonluk villaları kondurup “KÖŞE” olan çift diplomalı “okumuşlar..!..”, hem de bakan olanlar çıkmadı mı?Daha onlarcasını yazmaya dilim varmıyor. Bu çapsızların kafalarını okuyunca şunlar ortaya çıkar:”EN KOLAY İCRAAT:ÜÇ MAYMUNU OYNAMAK….?””Vallahi …hiçbirşey görmedim, duymadım, işitmedim… ”yeter ki çıkarlarıma dokunma…Sonra doğruyu söyleyeni dokuz köyden kovarlar….bana ne…el için yanma nara, yak çubuğunu keyfini ara…Sen mi kurtaracaksın vatanı be Selo !!”

İşte bu vurdumduymazlar, aymazlar kitap görünce allerjik reaksiyona girerler; aydınlıktan korkarlar…

Bu tipleri 90 yıl önce fark eden Atatürk gençliğe seslenirken:”Bunların gaflet, delalet… hatta hıyanet içinde bulunabileceğini…hatta bunların kişisel çıkarlarını düşmanların siyasi emelleriyle birleştirerek milleti yoksulluğa sürükleyebileceklerini”çok net bir dille ifade ederek milletin uyanık olmasını istemiştir.Bugün O’na dil uzatan yazarların(?)…sözüm ona akademisyenlerin(?) yeterince kitap okumadıklarına tanık oluruz. Onlar dışa bağımlı uşaklardır.Tek düşündükleri şey: Entelektüel Türkiye Düşmanlarından koparacakları dövizlerdir.

Kitap fuarlarında alışveriş yapanlar gözlemlendiğinde çoğunun genç ve dar gelirli insanlar olduğu görülmüştür…Onlar ki boş zamanlarını “Yatargezer değil, okuryazar olarak geçirirler…Kitapsız bir hayatın, kör, sağır ve dilsiz olduğunu bilirler…Çokgezen Japonlar çantalarından kitabı, boyunlarından fotoğraf makinesını eksik etmezler.Uygar ulusların metrolarında seyahat edenler, kısa zaman dilimlerinde bile kitap okurlar.

Bremen Mızıkacılarının öyküleriyle ve çocuk edebiyatı eserleriyle ünlü Bremen Kenti’nin yıllık döviz kazancı ülkemizin bir yıllık turizm girdisi dövize denk olduğunu biliyor muydunuz?

Oysa ki bizim NASREDDİN HOCA , MEVLANA ve KARAGÖZÜMÜZÜ tanıtmak için bütçeden para ayrıldığını duyanınız var mıdır?”

Canım artık televizyon var kitaba kim bakar?”diye kestirip atanlarımız ya da yıllar önceki okumalarından” damağında varla yok arası bir tad kaldığı için” daha yumuşak konuşarak:”Kitap okumak mı..ahh nerede?diyenler de televizyonda kabahat bulurlar…

Kendimizi suçlamak yerine TV’yi suçlamak ne kadar da kolay…”Sevmek, birbirimize bakmak değil ;aynı yöne birlikte bakmak demektir.”

Ama şimdi çoğumuz, her akşam aynı yere birlikte bakıyoruz. Baktıkça da birbirlerini, çocuklarını, eş ve dostlarını unutuyorlar..Yaşamlarından kitabın çekilmesini televizyona bağlayanlar da aynı kaçamağa başvuruyorlar. Dev plazmalara yöneliyorlar…

Kiminin ezberlemekten okumaya zamanı kalmıyor…kiminin konuşmaktan.. hemen hepsinin de televizyon izlemekten ya da YATARGEZER olmaktan….Ama televole’ye bayılıyorlar…Diplomalar, sümen altına giriyor… Tüm yaşantıları ve eğitimleri TV’ye endeksleniyor… Bu kılıksız eğitimden nasibini çocukları da alıyor..Hele onlar bir de öğretmenliğe soyununca saygısızlık diz boyuna çıkıyor. Pazar, MİLLİYET Gazetesinde okuyorum….”Milli Eğitim Bakanlığı müsteşarı, Türkçe konulu seminerde konuşurken meslek lisesi öğretmenlerinden bazılarının sakız çiğnediklerini görünce:-Yutun o sakızları…diye bağırmış…Siz burada sakız çiğnerseniz, öğrenciniz neler yapmaz..”demiş ….Buyurun eğitimin haline bakın…Bu durum eğitimde iflasın eşiğinde olduğumuzu göstermiyor mu?

Okumayan toplumun hastane köşelerinde sürünmekten, kötü eğitim almaktan, sağlıksız beslenmekten, çarpık kentleşmekten, çirkin politikacıdan, hukuksuzluktan, yol, su ve elektriğe kavuşamamaktan ŞİKAYETE HAKKI YOKTUR…

Kitaplarla arkadaş olamayanlardır ki cehaleti davet ederler…İşte o cehalettendir ki apartman kapılarına kokmuş ayakkabılarını koyanlar, ortak yaşam kültürünü alamayanlar, güzelim parklara zarar verenler, uyuşturucu kullananlar, tiyatro oyunlarına zamanında gelmeyenler ya da sanatçı sahnedeyken sigara içenler, zamansız salonu terk edenler, oyun sırasında cep telefonunu açık bırakanlar, kapkaççılar, sahtekarlar, orman arazi mafyaları, hortumcular, din simsarları, duygu sömürücüleri …veee.. binlerce toplum asalakları türer de türer…Halbuki bunların bir tek panzehiri vardı...
O da KİTAP....

Onlar ki birazcık dürüst davranarak , ”ben okumayı sevmiyorum” deseler , hiç olmazsa içtenliklerine gölge düşürmezler.Nasıl olsa OKUMAMAK bir ayıp olmaktan çıktı..Öğrenciler okumuyor…Öğretmenler okumuyor… Yöneticiler okumuyor…Politikacı okumuyor…Okumayan eleştirmenler bile var..!!!

Şimdi, siz saygıdeğer okuyucum…Okuduğunuz için ayrıcalıklı kişisiniz… okuyan aydınlar içinde olduğunuz için mutlusunuz.Yukarıdaki olumsuzlukları yok edecek bir ışıksınız Teşekkürler…..okuyanlardan olduğunuz için…

Kitap bir güneştir.GÜNEŞ NE KADAR YÜKSELİRSE KARANLIKLAR O KADAR KÜÇÜLÜR;

YOK OLUR……

 
Toplam blog
: 1521
: 1639
Kayıt tarihi
: 23.06.07
 
 

İnsan yontmakla geçti ömr-ü baharı... Güzel ve canlı heykeller yaptı... Kimisinin içi çabuk boşal..