Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Mart '09

 
Kategori
Öykü
 

Olabilir mi??

Olabilir mi??
 

Nikâh memurunun sesi salonda yankılanıyordu. Konuklar nefeslerini tutmuş, o büyülü anı bozmaktan korkar gibi yerlerinde eğreti duruyorlardı. Reyhan gözleriyle anne ve babasını aradı. Gözleriyle buluşup onlardan güç almak istiyordu, son bir kez daha emin olmak, gönül rahatlığıyla yoluna devam etmek…

''Siz Reyhan Özen, Ali Kara ile evlenmeyi kabul ediyor musunuz?''

''Evet.''

''Siz Ali Kara, Reyhan Özen ile evlenmeyi kabul ediyor musunuz?''

''Evet.''

Konukların alkışlarıyla nikâh memurunun sesi kesildi. Herkes gülücük saçıyordu etrafa. Mutluluk gözlerden, dudaklardan dışarı çıkmak için fırsat kolluyordu ve bulduğu hiçbir fırsatı da kaçırmıyordu.

Ali çok mutluydu. Sevdiği kadın onun karısıydı artık. Evet, karısı… Kulağına ne kadar hoş geliyordu. Bütün hayallerinde, umutlarında, her şeyinde Reyhan’ı vardı. Peşinde koştuğu günleri anımsadı. Az çektirmemişti Ali’ye. Yüzüne sıcak bir gülümseme yayıldı düşününce. Aşk vardı bu gülümseyişte. Bitmeyecek tükenmeyecek sonsuz bir aşk… Sevdiği kadının gözlerine baktı. Aşk tütüyordu gözlerinde. Alnına olmazsa olmaz buseyi kondurdu.

Düğünden önce planlamışlardı. Öncelikle konuklarla yemek yenilecek daha sonra gençler eğlenmeye gideceklerdi. Yemekler yenildi. Herkes eğlendi, güldü. Genç çiftin mutlulukları paylaşıldı; artsın, çoğalsın, perçinlensin diye… Mutsuz olanlar da kendilerine pay çıkardılar. Belki bulaşır diye…

Ali arkadaşlarına otelde kalacaklarını söylemişti göreceği muameleden kurtulmak için. Bir hafta sonra arkadaşlarıyla buluştuklarında, nasıl kandırıldıklarını, konuşup konuşup güldüler.

''Sevgilim yer yoksa biraz uzağa park et. Yürürüz ne olacak sanki.''

''Zaten yapılabilecek bir şey yok, öyle yapacağız mecburen.''

Arabalarından indiler, birbirlerine sarıldılar, yine çok mutluydular.

Bir adamın kendilerine çarpmasıyla irkildiler. Ali bir şey diyecek oldu ama Reyhan Ali’yi susturdu. Bela olsun istemiyordu, kendilerini üzsün. Bu saatte sarhoştur, dedi bırak hiç bulaşma.

Tekrar yollarına yöneldiklerinde ise asıl tehlikeyle burun buruna geldiler.

''Cüzdanını ver çabuk. Sen de çantanı. Hadi çabuk ol!!!'' diyordu elinde silah olan bir adam. Kimdi bu adam gecenin bir yarısı? Onların mutluluk fotoğraflarında bu adamın yeri yoktu, biraz sonra yaşayacaklarının da…

''Tamam.'' dedi Ali. ''Yeter ki bize zarar verme!''

Reyhan Ali’nin arkasındaydı. Çok korkuyordu ama sadece kendisi için değil silahın karşısında savunmasız kalan sevdiği için. Birden saçları çekildi Reyhan’ın. Hızla yere düştü. Düştüğünde gördüğü yüz az önce onlara çarpan adamın yüzüydü. Demek sıradan bir olay değildi. Ali, Reyhan’ının kollarının belinden ayrıldığını 2-3 saniye sonra fark edebildi. Ne yapacağını bilemiyordu. Beyninden binlerce düşünce geçiyor ama hiçbirini uygulayamıyordu. Olduğu yerde kas katı kesilmiş adeta kanı donmuştu. Bakıyor ama görmüyordu. Gözündeki sis perdesi karısının saçlarından sürüklendiğini algılayabildiğinde kalktı ancak.

İşte o an kasları hareket edebildi. İleri atıldı.

''Dur, kımıldama.'' diye bağırıyordu arkasındaki ses. ''Sana bırak onu.'' dedim. Ali adamı yakalamış, bütün gücüyle vuruyordu. Reyhan olduğu yerde kalmış olan biteni anlamaya çalışıyordu. Başında inanılmaz bir ağrı vardı, ağzında ise kan kokusu. Çocukken düşüp dudağını patlattığında duymuştu bu kokuyu, bir de diş çektirdiğinde. Keşke çocuk kalsaydık diye geçirdi içinden. Olanlar, yaşananlar çok acıydı. Ve sebepsiz…

Ali arkasındaki sesi duymuyordu. Kendini kaybetmişti. Sonra ıssız ve karanlık sokakta bir silah patladı. Her şey durdu. Ay, yıldızlar, dünya ve zaman…

Ali yatakta sıçrayarak uyandı. Sırtında büyük bir acı vardı. “Çok şükür rüyaymış.” dedi. Karısına sarılmak için kolunu uzattığında sadece boşluğa dokundu, güzel karısının huzur veren sıcak tenine değil. O an gözlerini dehşetle açtı ve:

''Aman Allah’ım!!'' dedi.

 
Toplam blog
: 24
: 572
Kayıt tarihi
: 13.01.09
 
 

Çiçeği burnunda bir öğretmendim geçen sene. Ama öğrenciler o çiçeği koparıp parça parça ettiler sonr..